Abdurrahman Taş

Abdurrahman Taş’ın anlarken anmak (Vefatının yıl dönümünde yeğeni yazdı)

Abdurrahman Taş, vefatının birinci yılında sevgiyle anılıyor. Eşsiz hatıraları ve insanlara dokunan hayatıyla unutulmaz bir iz bırakan Taş'ın hikayesi, ailesinin anlatımıyla yeniden canlanıyor. #AbdurrahmanTaş #Vefat #Anma #Bucak

Abdurrahman Taş

Abdurrahman Taş’ın Anlarken Anmak [Vefatının yıl dönümünde yeğeni yazdı]

Amcam Abdurrahman Taş’ın vefatının üzerinden yaklaşık (26.11.2023) bir yıl geçti. Vefatının ardından taziye günlerinde Isparta’da eczacı olan abisiyle konuşurken, taziye evinin her gün dolup taşmasını, insanların onun yasına ne kadar içten eşlik ettiklerini müşahede ettiğimiz için, “Bunlar normal şeyler değil. Unutulmaması için kaleme almak lazım. Bunları yaz” demesi üzerine, “Abdurahman Taş’ı Anarken Anlamak” isminde bir yazı kaleme almıştım. “Abdurrahman Taş’ı anarken anlamak” başlıklı bu yazı 29/11/2023 tarihinde, yani vefatından üç gün sonra yayımlanmıştı [https://www.nnchaber.com/abdurrahman-tas-i-anarken-anlamak]. Abisinin onun hatıralarının yazıya geçirilmesi ve herkesin okuması için Bucak’ta çok bilinen NNC Haber’de yayımlanması için gösterdiği çabadan ve tamamen kardeşinden bahseden bu yazı için “O yazı büyük ses getirdi” demesinden, Abdurrahman Taş’ın abisinin de sevgisini, saygısını ve hayranlığını kazanmış, “yaşça küçük kametçe büyük bir kardeş” olduğunu anladım.

Vefatına sebep olan kalp krizini geçirmesinin ardından Isparta Şehir Hastanesinde yoğun bakıma alınmış, bir süre yoğun bakımda kalmıştı. Babamla amcamın durumu hakkında günlük konuşuyor, onu ziyaret etmemin mümkün olup olmadığını soruyordum. Kendisinin ve yine Isparta’da oturan büyük kardeşinin dahi onunla görüşemediğini iletmesi üzerine, ziyarete gidememiştim. 16 Kasm 2023 tarihinde yoğun bakımdan servise alındığını öğrenir öğrenmez hastaneye giderek kendisini ziyaret ettim. Odaya girdiğim anda solgun, yorgun ve kıvranmış haldeki vaziyeti, yaklaşık bir saat süren ziyaretimiz sonunda canlı, dik ve hareketli, gülümseyen bir hale dönüştü. Sonraki günlerde yanından hiç ayrılmayan küçük ve büyük kardeşi için babama “Kardeşlik ne kadar önemli bir şeymiş. Siz ziyarete geldiğinizde moralim düzeliyor” dediğini, vefatından sonra duymuştum. Normalde hasta kimselere ziyaretçilerin zor gelmesine rağmen kardeşlerini, evlatlarını ve yeğenini görmenin kendisini mutlu ettiğini, ne kadar samimi ve içten bir “akraba” olduğunu, bir kez daha anladım.

Servis odasında çeşitli konular üzerinde muhavere ediyor, farklı hususlara değiniyorduk. Kendisini yormak istemesek de konuşmanın onu ne kadar rahatlattığını ve psikolojisine iyi geldiğini görünce, kesmek de istemedim. Bir ara kullandığı bir cümleden “torunların evlatların biz sağ ve sağlıklı iken yanımıza gelip gitmesi değil; gelseler de gelmeseler de onların sağlıklı, sıhhatli olmaları önemliymiş” demek istediğini ve kendisi hastanede hasta yatağında yatarken dahi evlatlarını ve torunlarını düşündüğünü, “evlatlarının ve torunlarının rahatını kendi rahatından önde tutan fedakar bir ebeveyn olduğunu” anladım. Benden dua istediğinde hiçbir zaman sadece kendisi için dua istemeyen, her zaman kendisiyle beraber ailesini ve çocuklarının ailelerini duaya dahil etmemi isteyen, kendi keyfi için değil, “ailesinin iyiliği için yaşayan birisi” olduğunu hatırladım.

Konuşurken “işte hayat bu” diyordu. Oldukça bitkin olmasına ve ciddi bir rahatsızlık yaşamasına rağmen, kendisinde ne ölüm korkusu ne de hastalıktan şikayet görüyorum. “Vademiz bu kadarmış” diyor. Bu rahatsızlığının onu kabre götüreceğini kabullenmiş ve hissetmiş olduğunu; bundan da üzüntü ve teessür duymadığını gözlemliyorum. Ölümü o kadar göze almış ve kabullenmiş konuşuyor, cümlelerinin arasından bunu ima eden o kadar fazla kelime dökülüyor ki yaşama hevesi verme adına “Amca sen yine de öyle düşünme. Sen iyileşmeye bak. Vademiz doldu mu dolmadı mı onu bilemeyiz” diyorum. Biraz ümitleniyor, çehresi değişiyor. Büyük amcam, kendisine hastanede konuştukları sırada “Abi, hiç boşuna kendini yorma, bu sefer sıramı sana vermem” dediğini iletiyor. Günler beni değil, onu haklı çıkarıyor. O’nun “ölüme dost olan” ahiret adamlarından bir adam” olduğunu anlıyorum.

Konuşmamız arasında “Öğrencilerini yorma, her şey herkes olacağına varır. Sen şöyle yaptın böyle oldu, böyle yapmadın, şöyle oldu diye bir şey yoktur. Onları sıkma.” diyor. Hasta ölüm döşeğindeyken bile başkalarını düşündüğünü, hele ki eğitmenliğinin ve öğrencilerin hayrını gözetmenin iliklerine kadar işlediğini fark ediyorum. Ben küçükken bana söylediği “Emmim sakın namazlarını bırakma!” nasihatinin yanında “öğrencilerini sıkma!” nasihati gönlüme yerleşiveriyor. Yanından ayrılırken “Aferin emmim” diyor, beni tebrik ediyor. Kendisi bitkinken bile insanların moralini yükseltmeyi ve onları takdir etmeyi önceleyen, “samimiyetinin derecelerinde yükselmiş kişi” olduğunu anlıyorum.

Yoğun bakımda iken kendisini kardeşlerinin, evlatlarının ve diğer yeğenlerinin peyderpey ziyaret ettiğini biliyorum. Herkes farklı bir hikâyeye ve hatıraya sahip. Bir yeğeni onu görmek için yanına gittiğinde, “Senin bugün geleceğini biliyordum.” dediğini iletiyor. Sanırım manidar bir rüyada ziyaret edeceğini görmüş. “Hastalığın velayet sebebi olduğunu, kendisinin de bu zümreye dahil olduğunu” anlıyorum

Gerek ben ziyaret ettiğimde ümit vermeme, gerekse kardeşleri ve evlatlarının bunu telkin etmesine rağmen, hastaneden çıkması mümkün olmuyor. Hastalandığı dakikadan vefatına kadar, ne abisi ne de küçük kardeşi bir an olsun hastaneden ayrılmıyor. Her gün durumu ile ilgili bilgi almak için hastaneye geliyorlar. “Kardeşleri tarafından ne kadar kabullenildiğini” anlıyorum.

Abisi ile görüştüğümüzde vefatını anlatıyor. Doktoru telefonla arıyor ve amcamın iyileştiğini, tekrardan servise çıkarılacağını iletiyor. Küçük kardeşiyle birlikte hastaneye kendisini serviste karşılamak üzere hazırlanıp çıkmak için sözleşmişlerken, bir süre sonra tekrar arayan doktor “Hastamız fenalaştı, tekrar yoğun bakıma alıyoruz, acil gelin” diyor. Yoğun bakımdan servise çıkarılırken asansörde fenalaştığını, tekrardan kalp krizi geçirerek kalbinin durduğunu öğreniyoruz. Kendisinin hastanelerden ne kadar çekindiğini, gitmemek için direndiğini, hastane odalarında kalmanın kendisine zul geldiğini, hatta bu nedenle hastanelere mutat kontrollere dahi gitmediğini biliyorum. Sanki asansörde çıkarken bu işin sürüncemede kalacağını, bir yoğun bakım bir servis bir ev bir hastane devam edeceğini hissetmiş, “Ben bunlarla uğraşmak istemiyorum” demiş, hayata zorlayarak tutunmayı tercih etmemiş, selametli bir vefatı hastalıklı bir hayata yeğlemiş gibi duruyor. Yeri ve zamanı geldiğinde, ölümü yaşama soğukkanlılıkla tercih edebilecek bir “Peygamberî duruşa sahip olduğunu” anlıyorum.

Vefat haberi, önce servise çıkıp iyileştiğini duydukları için Bucak’tan Isparta’ya gelmekte olan kızı, damadı ve eşine veriliyor. Abisi bu haberi ben veremeyeceğim dediği için telefonu küçük kardeşi olan babama veriyor, “Babanı kaybettik” sözünü o iletiyor. Torunuyla konuştuğumda oğlu vefat haberini aldığında babasının yere çöktüğünü, eliyle yerleri döverek ağladığını söylüyor. Küçük kızı Isparta’dan evin önüne gelen cenaze arabasına tutunarak ağlıyor. Küçük torunlarının da gözleri yaşlı olduğunu görüyorum. Abdurrahman Taş’ın tüm aile fertleri tarafından istisnasız kabul gördüğünü, “bir ata olarak yerinin doldurulamaz” olduğunu anlıyorum.

Isparta’dan Bucak’a cenaze nakil aracının gelmesini, evinin önünde bekliyoruz. Haber gelmediği için torunuyla biraz yürüyelim diye karar almış, eve doğru tekrar dönerken Antalya’da yaşayan eczacı yeğeninin koşarak aracına bindiğini görüyorum. Torununa “koş, cenaze aracı gelmiş demek ki” diyorum. Bucak Sarılar Mezarlığında arabayı karşılıyor, eczacı yeğeni, torunu, Sabri Uçan ve mezarlık görevlileri ile birlikte tabuttan morga kendisini koyuyoruz. Arkadan eşi, kızı, damadı ve küçük torunu geliyor. Eşi uzun süre, belki ölmemiştir, belki kalkar, belki kalbi tekrar çalışır diye definde acele edilmemesini salık veriyor. Kendisi nefes alırken, onun yanında bulunmamasını hayal dahi edemiyor. Hanımıyla ne kadar kopmaz bir bağ kurduğunu ve ayrılmaz etle tırnak olduklarını, “hayırlı bir eş” olduğunu anlıyorum.

Cenaze namazının ardından tabutu kabrine getiriyoruz. Bedenini kabre indirmeye iki damadı ve oğlu iniyor. Damatlarının taziye boyunca gerek taziye çadırındaki sobaların yakılması gerekse gelenlerin ağırlanması ve ikramlarda bulunulmasında en önde olduklarını ve oradan bir an dahi ayrılmadıklarını gözlemliyorum. Abdurrahman Taş’ın sadece evlatlarının değil, damatlarının da hayatlarına derinden dokunan, “kayından öte öz peder olduğunu” anlıyorum.

Taziye günlerinde torunuyla birlikte zaman zaman kabrine de uğruyoruz. Farklı gün ve saatlerde gitmemize rağmen hepsinde evlatlarından birisinin eşleriyle birlikte kabrin başında bulunduğunu görüyoruz. Fatiha ve sureleri okuyup dua edip ayrılıyoruz. Öğretmen kızı, facebook’tan bir ay sonra yaptığı paylaşımında “babacığım kapıdan yine gülerek giriverecekmiş gibi” diyor. Küçük kızının sürekli sosyal medyadan babasıyla ilgili paylaşımlar yaptığını görüyorum. “Kendisinin ölünce hemen unutulan değil, unutulamayan bir kişi” olduğunu anlıyorum.

Torunu dedesiyle ilgili de bir anekdot paylaşıyor. Amcamın dünürü cenazeye yetişememiş, sonradan ziyaret için uğradığında, defnedildiği Çavuşlar mezarlığını da tam bilmediği için “acaba nerede kabri”, diye düşündüğünde mezarlığın ortasında bulunan gerçekten de benim de defin gününden önce görmediğim, oldukça dik olan Çavuşlar mezarlığının ortasına kadar çıkan çimentodan dökülmüş merdiven basamaklarını görünce “Abdurrahman iş bitiren ve vizyoner biriydi, kesin bu merdiven onun kabrine de çıkıyordur” diyerek; amcamın vefatından bir süre önce, defnedildiği kabrin hemen bitişiğinde mefdun bulunan ve Mardin Mazıdağı’nda şehit düşen, 7/7/2020 ve 77 numaralı Bucak Belediye Meclis kararıyla “isminin yaşatılması için İlçemiz sınırları içinde bulunan 1255 Sokağa verilmesi komisyonumuzca oy birliği ile uygun bulunmuştur [https://bucak.bel.tr/dokuman/duyuru-ilan/Sehit-Jandarma-Cavus-Omer-TAS-Isminin-verilmesi-29329.docx]” denilerek yad edilen amcasının oğlu Şehit Jandarma Çavuş Ömer Taş’ın kabrine kolayca çıkılması adına yaptırılmasında emeği olduğu merdivenlerden çıkarak kabrini tek seferde buluvermiş. Torunu bunu anlatırken, gerçekten de merdivenlerin babaannemin kabrinin önünden “Taşçılar Aile Mezarlığına” bağlandığını görüyorum. Onu tanıyanlarca “aklının sadece hayatına değil, ölümünden sonrasına bile dokunabildiğine” dair inancın varlığını idrak ediyorum.

Küçük kardeşi olan babamla taziyenin son günü kabrine gidiyoruz. Kabrine doğru yaklaşırken hürmetli bir şekilde “Selamun aleyküm Reis” diyor. Yaşarken de öldüğünde de “ailedeki konumunun ne kadar hakiki olduğunu” anlıyorum.

Vefatının ardından adının verildiği “Bucak Abdurrahman Taş Rehberlik Araştırma Merkezi”ne, kurum müdürünün “Abdurrahman Taş köşesi” yapmak istediği ve “biyografi” talep ettiğine dair kızıyla görüşüyoruz. O’nu tanıyanların övgü odaklı sözlerini, facebook üzerindeki paylaşımlarını aktarıyor. Bucak’taki yardımsever ve hayırsever konumuna şaşırıyoruz. İnsanların birbirinden uzaklaştığı bu çağda, insanlarla nasıl bu kadar iç içe kalıp ömrünün tamamında onlara “iyilik edinmeyi ve iyi geçinmeyi şiar edindiğini” görüyorum.

Ayrıca daha nice yardımseverlik, hoşgörü, karşısındakini önceleme anlatılarından O’nun en büyük özelliğinin insanlara tahammül etme ve onlara katlanma olduğunu, bunun ayrılmaz bir üstün karakteri, alamet-i farikası olduğunu fark ediyorum. Zaman zaman söylediği, “Mezar taşıma, insanları idare edeceğim derken kendini idare edemedi, gitti” yazın dediğini hatırlıyor, insanları idare etmede, onlarla iyi geçinmede, birisi için diğerini kırmamada bir usta olduğuna kanaat getiriyorum. Onun “Müminler kardeştir” hitabına tam mazhar olarak daima insanların yardımına koşan, “Peygamber ahlakıyla ahlaklanmış iyi bir Müslüman” olduğunu anlıyorum.

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 7
    ALKIŞ
  • 3
    ÜZÜLDÜM
  • 2
    BEĞENDİM
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

Abdurrahman Taş Diğer Yazıları

28
KASIM

2024

Abdurrahman Taş’ın anlarken anmak (Vefatının yıl dönümünde yeğeni yazdı)

Abdurrahman Taş, vefatının birinci yılında sevgiyle anılıyor. Eşsiz hatıraları ve insanlara dokunan hayatıyla unutulmaz bir iz bırakan Taş'ın hikayesi, ailesinin anlatımıyla yeniden canlanıyor. #AbdurrahmanTaş #Vefat #Anma #Bucak Devamı

23
KASIM

2024

Eğitimde İz Bırakan Abdurrahman Taş’a Vefa

Eğitimci Abdurrahman Taş, öğretmenlik kariyerinde öğrencilerine ışık tutmuş, Türk kültürüne bağlılığı ve idealist kişiliğiyle iz bırakmıştır. Onu rahmetle anıyoruz. Devamı

17
KASIM

2023

Fakir çocuklarımız

Abdurrahman Taş'ın 'Fakir çocuklarımız' adlı köşe yazısı Devamı

08
KASIM

2023

Mühendis 20 bine razı, kaynakçı 50 bine değil!...

Abdurrahman Taş'ın 'Mühendis 20 bine razı, kaynakçı 50 bine değil!...' adlı köşe yazısı Devamı

28
AĞUSTOS

2023

KAYI KÖYÜ 17.İNCİR ŞENLİĞİ

Abdurrahman Taş'ın 'KAYI KÖYÜ 17.İNCİR ŞENLİĞİ' adlı köşe yazısı Devamı

21
TEMMUZ

2023

İlçemize RAM açılıyor

Abdurrahman Taş'ın 'İlçemize RAM açılıyor' adlı köşe yazısı Devamı

11
TEMMUZ

2023

Yaz Kur'an Kurslarına büyük rağbet!...

Abdurrahman Taş'ın 'Yaz Kur'an Kurslarına büyük rağbet!...' adlı köşe yazısı Devamı

21
HAZİRAN

2023

Bayramlar Bayram ola

Abdurrahman Taş'ın 'Bayramlar Bayram ola' adlı köşe yazısı Devamı

27
ARALIK

2021

M. Akif Ersoy'u Anarken

Abdurrahman Taş'ın "M. Akif Ersoy'u Anarken" adlı köşe yazısı. Devamı

İlgili Haberler

Bucak, Ağlasun ve Çeltikçi'ye hitap edecek! Merkezin adı 'Abdurrahman Taş' olacak
Bölgesel

Bucak, Ağlasun ve Çeltikçi'ye hitap edecek! Merkezin adı 'Abdurrahman Taş' olacak

Burdur'un Bucak ilçesinde Abdurrahman Taş Rehberlik ve Araştırma Merkezi kuruluyor. Merkez, Ağlasun, Çeltikçi ve Bucak ilçelerine hizmet verecek. Eğitime önemli katkı sağlayacak merkez, bölgenin ihtiyaçlarını karşılayacak.

Abdurrahman Taş'ı anarken anlamak
Bölgesel

Abdurrahman Taş'ı anarken anlamak

Bucak halkının sevgisini kazanan, öğrencilere ve ihtiyaç sahiplerine yardım eden Abdurrahman Taş, Bucak'ta toprağa verildi. Yeğeninden duygulandıran yazı...

Bucak'ta emekli öğretmen Abdurrahman Taş, son yolculuğuna uğurlandı
Bölgesel

Bucak'ta emekli öğretmen Abdurrahman Taş, son yolculuğuna uğurlandı

Burdur'un Bucak ilçesinde birçok öğrencinin hayatına dokunan emekli öğretmen Abdurrahman Taş, son yolculuğuna uğurlandı.

Abdurrahman Taş Yazdı: “Başkan Emrullah Ünal’ın 6 Aylık Karnesi”
Yerel Yönetim

Abdurrahman Taş Yazdı: “Başkan Emrullah Ünal’ın 6 Aylık Karnesi”

Karne notu verme herhalde öğretmenlikten gelme bir alışkanlık olsa gerek. Aynı zamanda Emrullah ÜNAL’ı orta 1’den itibaren 7 yıl öğretmenliğini yapmam, ailesi, siyaseti ve işi itibariyle çok iyi tanımam beni bu notu vermeye yönlendirdi.

Abdurrahman Taş Yazdı: EĞİTİM VE ÖĞRETİMDEN  BEKLENTİLERİMİZ!
Bölgesel

Abdurrahman Taş Yazdı: EĞİTİM VE ÖĞRETİMDEN BEKLENTİLERİMİZ!

EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE N BEKLENTİLERİMİZ! Kıymetli okuyucularım. İki seneye yakın hem mahalli ve hem de ulusal basındaki yazılarıma ara vermiştim.

Abdurrahman Taş Yazdı: “Belediye Başkan Adaylarımıza Öneriler”
Yerel Yönetim

Abdurrahman Taş Yazdı: “Belediye Başkan Adaylarımıza Öneriler”

30 Mart Mahalli seçimler gittikçe önem kazanıyor. Eğer Türkiye 17-25 Aralık darbe kırılmasına ve kaset savaşına uğramasa idi bu seçimler önemsenmeyecekti bile. Seçimler yaklaşırken gündemdeki siyasi ve ekonomik konulardan belediyeciliğe dönelim