Taceddin Akbaş

Adli yıl hayırlı uğurlu tüm kararlarımız adil olsun

Taceddin Akbaş'ın 'Adli yıl hayırlı uğurlu tüm kararlarımız adil olsun' adlı köşe yazısı...

Taceddin Akbaş

ADLÎ YIL HAYIRLI UĞURLU TÜM KARARLARIMIZ ÂDİL OLSUN

İlgilenenlerin veya ilgililerin bilecekleri gibi, Ülkemiz de 2024-2025 Adlî Yılı geçtiğimiz pazartesi günü açıldı. O nedenle ben bu yılın başta İlimizde görev yapan hâkim, savcı, avukat ve adliye çalışanları olmak üzere tüm yargı mensuplarına ve çalışanlarına hayırlı uğurlu olmasını; hâkim ve savcıların alacakları ve mahkemelerin verecekleri kararların tamamının isâbetli ve hakkâniyetli olmasını diliyorum… Ayrıca duruşma ve soruşturmalarda, elden geldiğince mahremiyet kurullarına uyulmasının gereği üzerinde durmak istiyorum ve bunu da vaktiyle bir mahkeme de yapılan bir duruşmadan veya yargılamadan örnek vererek yapmak istiyorum:

Sürekli okurlarımın hatırlayacakları gibi, aşağıda iktibas edeceğim bir yargılama metodunu veya usulünü daha önce de yazdım. Ancak mahremiyet kurullarının askıya alındığı gününüz Türkiye’sin de bu durumun mahkemelerimize de yansıyabileceğini düşündüğüm, bazen de bunun yaşandığını gördüğüm ve duyduğum için aynı hikâyeyi bugün bir kez daha yazacağım, dolayısıyla da ilgililerin dikkâtlerini çekmeye çalışacağım:

Osmanlıca ve mükemmel bir eser olan Nevâdir-i Süheyli’de geçen hikâye şöyle:

Sarayının penceresinden çevreyi seyretmekte olan Hükümdarın gözüne karşıdaki bir evin hanımı takılır ve himayesindekilere ‘’Şu karşıdaki ev ve hanım kimin?’’ diye sorar. Onlar da ‘’Hizmetçiniz Firuz’un efendim” derler. Ve Hükümdar, gözüne kestirdiği o kadını elde edebilmek için bir tuzak hazırlar ve Firuz’u yanına çağırarak eline bir senet tutuşturup “Bu senedi al, falan köye git, borçluyu bul ve senedi tahsil etmeden gelme!” der. Masum Firuz da Hükümdarın emrini yerine getirmek için hazırlığını yapar ve yola koyulur. Ancak biraz gittikten sonra evde unuttuğu senedi almak üzere geri döner. Firuz’u evinden uzaklaştırdığını düşünen Hükümdar, Firuz’un evinin kapısını çalar ve kapı daha açılır açılmaz evin sağ sedirine oturma ukâlâlığı yapar! Evin Hanımı da ‘’Kim bu münasebetsiz misâfir? Ki, izin almadan evin sağ sedirine oturma cesaretinde bulunuyor?” diye sorar! Ve Hükümdar kendinden emin bir şekilde “Ben Kocan Firuz’un efendisiyim. Yani Hükümdarım’’ şeklinde karşılık verir. Evin hanımı da oldukça sert bir üslupla “Efendiler hizmetçilerinin sofralarına göz dikmezler, onun yokluğunu fırsat bilerek nâmus düşmanlığına yönelmezler. Şunu iyi bilin ki, bir feryadımla tüm mahalle buraya toplanır, senin nasibine de linç edilmek düşer!” der. Hükümdar da bu sert tavır ve konuşma karşısında şaşırırken, Firuz’un unuttuğu senedi almak üzere eve dönmekte olduğunu anlayınca, evin arka kapısından kaçmaktan başka çare bulamaz. Amma velâkin kendisine kurulan tuzağı fark eden Firuz, ilk tepkisini ortaya koyar ve Hanımına “Eşyalarını topla, Babanın evine git. Çünkü bana bu evi yıkmak düşüyor artık” der. Kocasını hayret ve üzüntü içinde dinleyen Kadın şaşkın bir şekilde “Sen evi yıkacaksın da ben nerede kalacağım?’’ der. Kocası ise şu mânîdar cevabı verir:

“Senin için artık herhangi bir kaygı kalmadı. Çünkü Hükümdar sana sarayında çok güzel odalar ayıracak ve imkânlar verecektir. Yani sen bundan sonra çok daha iyi güzel yerlerde yaşayacaksın…” der. Ve kadın kocasına daha fazla direnemeyerek baba evine gider. Fakat olayın iç yüzünü kardeşine anlatamaz. O nedenle kardeşi de Firuz’a giderek kardeşini baba evine göndermesinin nedenini niçinini sorar. Firuz da olayın iç yüzünü açıklayamayınca durumu Hükümdarın sarayında bulunan kadıya taşımak zorunda kalır. Ve mahkeme ne karar verirse ona göre hareket etmeyi düşünür. Olayın iç yüzünü bilmeyen kadının kardeşi de durumu kadı efendiye şöyle bir misalle anlatır:

“Ben bu adama, çiçekli, fidanlı ve yemyeşil bir bahçe emânet etmiştim. Bu adam da şimdi çiçeklerini koparıp yeşilliğini yok ettikten sonra harap ettiği bahçeyi bana geri vermek istiyor…” der. Tam da sözün burasında araya giren Firuz, “Hayır. Ben bahçeyi harap etmedim…” der. Kadı da ‘’O zaman bahçeyi niçin iade ediyorsun?’’ deyince de Firuz, “Efendim, ben bir ânı gördüm ki, bahçeme bir aslan girmiş ve gezinmiş. Düşündüm ki, bahçeme giren bu aslanla ben bir daha karşılaşacağım. Ben onu öldürmek isterken o kuvvetli olduğu için beni parçalayacak. Sonuç böyle tatsız olacaktır. İyisi mi, öyle kötü bir muameleye maruz kalmaktansa bahçeyi sahibine iade edeyim dedim’’ derken Hükümdar devreye girer ve “Firuz-Firuz! Beni iyi dinle! Bahçene âdi bir aslanın girdiği doğrudur. Ancak zarar verdiği veya bundan sonra zarar vereceği doğru değildir. Ki, öylesine temiz ve asil bir bahçen var ki, değil vahşi bir aslanın girmesi, kuduz bir köpek bile girse zarar veremez. Bundan emin ol ve bahçene sahip çık! Çünkü bahçen çok temiz. Temiz ve asillerin hakkı da terk edilmek değil sahip çıkılmak olmalıdır. Bunu da asla unutma!” der. Hükümdarın bu konuşmasını pürdikkat dinleyen Firuz da bir rahatlama olur ve “Evet asiller ve doğrular terk edilmemeli, sahip çıkılmalı. O nedenle ben de mülküme sahip çıkıyor, iade etmekten vaz geçiyorum…” der.

Ve böylece en mahrem ve fitneye çok müsait olan bir mahkeme ilginç teşbih ve güzel temsillerle doğru sonuca ulaşır. Çünkü kimse bahçeden ve aslandan başka başka mânâlar çıkaramaz…

Bendeniz de ‘Adliye Teşkilâtlarımızın veya yargılama metotlarımızın tamamı da aynıdır herhalde. Ki, Başsavcılığını Osman Kara gibi bir Beyefendi’nin yaptığı Burdur Adliyesinde görevli hâkim ve savcılar da mahkemeler de yaptıkları yargılamalar esnasında mahremiyet kuralları hususunda gerekli hassasiyeti gösterdiklerine veya göstereceklerine inanıyorum. Ancak, davacı veya davalıların ya da tanıkların aynı hassasiyeti göstermediklerini görüyor, duyuyor ve yinelenmemesini diliyorum. Ve bu konu da son olarak ‘bu yılın da bundan sonraki Adli Yılların da Yargı ve Adliye mensuplarına hayırlı uğurlu olmasını; adliyelik olan suçsuz vatandaşlara kolay geldiği, suçlulara ise hak ettikleri cezaların verildiği bir yıl olmasını diliyor, herkese ‘âdil’ saygılar sunuyorum.

ADÂLET GÜZELDİR. FAKAT DEVLET BÜYÜKLERİNDE

OLURSA DAHA GÜZELDİR!.. Hz. Muhammed (sav)

BİR ASRIN ÎCAPLARINA VE MİLLETİN HAKÎKÎ

İHTİYAÇLARINA GÖRE KANUN YAPMALIYIZ! Atatürk

AHLÂKÎ NİZAM, ADÂLET SAYESİNDE KURULABİLİR

VE HİÇBİR ŞEY ONSUZ DEVAM EDEMEZ. Lacordaire

NE YAPARSAN YAP, ADÂLETİN TERAZİSİNDEN ŞAŞMA

ÇÜNKÜ, HERZAMAN KAZANAN SEN OLURSUN. Anonim

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

Taceddin Akbaş Diğer Yazıları

16
KASIM

2024

Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu

Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı

26
EKİM

2024

Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum

Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı

25
EKİM

2024

Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor

Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı

24
EKİM

2024

Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!

Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı

23
EKİM

2024

BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş

Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı

22
EKİM

2024

Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!

Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı

21
EKİM

2024

Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!

Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı

20
EKİM

2024

Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!

Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı

19
EKİM

2024

İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!

Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı

17
EKİM

2024

Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!

Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı

İlgili Haberler

Burdur'da yeni adli yılı açılışı! Vali Türker Öksüz törene katıldı
Bölgesel

Burdur'da yeni adli yılı açılışı! Vali Türker Öksüz törene katıldı

Burdur Valisi Dr. Türker Öksüz, 2024-2025 Adli Yılı açılış törenine katılarak adliye mensuplarına başarılar diledi. Törene milletvekilleri, belediye başkanı ve adliye personeli de katıldı.

 Antalya'da 2024-2025 adli yılı başladı
Yaşam

Antalya'da 2024-2025 adli yılı başladı

Antalya Adliyesi'nde yapılan 2024-2025 Adli Yılı Açılış Töreni'nde konuşan Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanı Oğuzhan Yaşar, “Adalete güven endeksini daha da yukarılara taşımak en büyük amacımızdır” dedi. Detaylar haberimizde..

Yargıtay üyeleri adli yıl açılışı dolayısıyla Anıtkabir'e gittiler
Yaşam

Yargıtay üyeleri adli yıl açılışı dolayısıyla Anıtkabir'e gittiler

Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez başkanlığındaki heyet, 2023-2024 adli yıl açılışı dolayısıyla Anıtkabir'i ziyaret etti. Detaylar haberimizde..

Burdur'da adli yıl açılışı: Vali Öksüz'den kutlama
Bölgesel

Burdur'da adli yıl açılışı: Vali Öksüz'den kutlama

Burdur Valisi Türker Öksüz, adli yıl açılışı töreninde tüm adliye mensuplarına yeni adli yılın hayırlı olmasını diledi.

Burdur'da Adli Yıl açılışı yapıldı
Bölgesel

Burdur'da Adli Yıl açılışı yapıldı

Burdur'da Adli Yıl açılışı, Burdur Adalet Sarayında düzenlenen törenle yapıldı. İşte detaylar...

Başkan Uysal 'Masa kurmak marifet değil, sistem kurmak marifet
Bölgesel

Başkan Uysal 'Masa kurmak marifet değil, sistem kurmak marifet

Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, belediyenin halkla ilişkiler ve yönetişim sistemi Turunç Masa’nın 10’uncu yaş kutlamasında, 200’e yakın belediyeye sistemi verdiklerini belirterek “Masa kurmak marifet değil, sistem kurmak marifet” dedi.