Sâdece ilgilenenlerin bilecekleri ve değerlendirecekleri gibi, genelde dünya da, özelde de Türkiye’de 11 Kasım tarihleri ‘Yalnızlar Günü” ve aynı zamanda “Ağaçlandırma Günü’’, 12 Kasım tarihi de “Afet Eğitim Hazırlık Günü” olarak kutlanıyor… O nedenle ben dinsiz-imansız bir zaman ve mekân olmayacağını-olamayacağını bildiğim ya da düşündüğüm için, haddim olmasa da ve birçok şeyi olduğu gibi bu günleri de Dînimiz İslâm’ın emri, yasakları ya da bakışı veya görüşü ile değerlendirmek ve bugün buna da “Ağaçlandırma Günü” ile başlamak istiyorum:
BİZ, “KIYÂMETİN KOPACAĞINI... BİLSENİZ.. BİLE
ELİNİZDE BULUNAN BİR FİDANI DİKİNİZ!” DİYEN
BİR ‘PEYGAMBER ALEYHİSSELÂM’IN ÜMMETİYİZ
VE “ORMANLARIMDAN BİR DAL KESEN KİŞİNİN’’
BAŞINI KESERİM DİYEN FATİH SULTAN MEHMED
HAN GİBİ ‘BÜYÜK BİR PADİŞAH’IN…” TEBAASIYIZ
Bu ve bu gibi nedenlerden dolayı “Ben gerçek veya samimi bir Müslüman’ım ve Hz. Muhammed (sav)’in ümmetiyim…” diyen, artı Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerini seven sayan herkes bir ağaç dostudur veya öyle olmalıdır. Dolayısıyla da o insan hem ağaç yetiştirmelidir, hem de mevcut ağaçları korumalıdır…’ diyor, sözü şimdi de “Yalnızlar Günü”ne getirmek istiyorum:
İNSAN YALNIZLIĞINI EN ÇOK YANINDAYMIŞ
GİBİ DAVRANANLARDAN ÖĞRENİR-ANLAR!
İnanmış bir insan kendisini hiçbir zaman ve hiç bir şekilde yalnız hissetmez! Çünkü İslâm inancına bağlı olan insanlar, en yalnız kaldığı mekân ve zamanlarda bile bir Allah (c.c) ve sevgili Peygamberi ile birlikte tamı tamına 8 meleği olduğunu düşünür ve buna şek ve şüphesiz inanırlar! Ve bu meleklerin 4’ü gündüz, 4’ü de gece vazife yaparlar. Bu 4 melekten ikisi Hafaza Meleği, 2’si Kirâmen Katibindir. Ve Hafaza Melekleri insanı korumakla vazifeli, Kiramen Kâtibin ise insanın işlediği günâh ve sevapları yazdığını ‘kendi isimleri gibi’ bilirler! Dolayısıyla da hiçbir şekil, hal ve zaman da kendilerini yalnız hissetmezler elhamdülillah! Ancak inanan insanlar yinede ve başta ana babaları, çoluk çocukları ve kardeşleri olmak üzere en yakın akrabalarını ve komşularını yalnız bırakmazlar! Ama inanmamış, yani gayrimüslim insanlar, toplum içinde veya en kalabalık topluluklar arasında dahî kendilerini yalnız-yapayalnız hissettikleri gibi; birçok akraba, eş dost ve konu komşularını ‘en gerekli zamanlarında, kendilerine en çok ihtiyaç oldukları zaman ve mekânlarda dahî’ yapayalnız bırakırlar!
GELELİM ÂFET EĞİTİM HAZIRLIK KONUSUNA
Cennet misâli ülkemizin büyük bir bölümü deprem fay hattı üzerinde oturuyor ve sık sık meydana gelen depremler ile birlikte diğer afetler veya sûnî felâketler ve kazalar belâlar ile sarsılıyor, yanıyor kavruluyor maalesef! Ve hemen herkesin bileceği gibi, ister tabii olsun ister sûnî, yani insan ihmâli nedeniyle ülkemiz de meydana gelen tüm afet veya felaketlere ilk müdahaleyi Sivil Savunma Teşkilâtının az sayıda ama donanımlı ve fedâkâr elemanları ile birlikte Kızılay ve benzer kuruluşların görevlileri yaparlar ve mağdurlara ellerinden geldiği ölçüde yardımcı olurlar ve oluyorlar… Ancak şu anda Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na bağlı “Afet ve Acil Durum Başkanlığı” adı altında bir kurum veya kuruluş var ve kurum ya da kuruluşun tüm il ve ilçelerde de müdürlükleri, buralarda da resmi, uzman ve donanımlı görevlileri ve çok sayıda gönüllü ve fedakârca çalışan elamanları var. Ve yine hemen herkesin bildiği gibi bu görevliler başta deprem nedeniyle yıkılan binaların altında kalan kişilerin birçoğunu canhıraş bir şekilde çalışıp çabalamış ve sağ salim olarak ‘göçük altından’ çıkarmışlardır, bundan sonra da aynı şeyi yapacaklardır inşaAllah!
HER ŞEYE RAĞMEN, GENELDE ÜLKEMİZDE, ÖZELDE DE
İLİMİZ DE ‘AFET ODAKLI’ BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM ŞART
Gün “Afet Eğitim Hazırlık Günü” olur ve ülkemizin büyük bir bölümü 1. Ya da 2. Derecede bir deprem kuşağı veya fay hattı üzerinde oturur, ayrıca hızlı, belki de plansız projesiz bir şekilde şehirleşme olurda, ‘afet eğitim hazırlık eğitimi’ ile birlikte ‘Kentsel Dönüşüm’den bahsetmemek olmaz…
DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNALAR ÖLDÜRÜR!
Bu ara başlık bana değil, deprem ve inşaat veya yapı uzmanlarına ait! O nedenle ben de bu sözden hareketle bazı değerlendirmeler de bulunmak istiyorum:
Şöyle ki; hemen herkesin bildiği, birçok kişinin yaşadığı deprem âfeti (muhafazanAllah) her an kapımızı çalabilir ve binalarımız ve bilhassa dayanıksız veya eski yapılarımız başımıza göçebilir..! Ve Türkiye genelini bilmiyorum ama İlimiz genelindeki binaların veya yapıların birçoğu (bizim ev dâhil) son kullanma tarihini ‘çoktan’ doldurmuş durumda! Ki, uzmanlar 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara Depreminden hemen sonra, yani 2000 yılında çıkarılan yapı denetim sisteminden önce yapılan binaların tamamına yakınının büyük bir risk altında olduğun belirtiyorlar! Ve ben de ‘60 yıldır Burdur merkezde yaşayan bir kişi olarak’ başta Gazi Caddemiz, Adliye Caddemiz, Kışla Caddemiz, İsmet İnönü Bulvarı ve Oluklaraltı üzerinde yapılan binaların birçoğu 2000 yılından çok çok önce yapılmış ve miatlarını çoktan doldurmuş binalar olduğunu görüyor, duyuyor ve biliyorum!
O nedenle, İlimizde (devlet-millet işbirliği ile) geniş kapsamlı ve tez elden bir Kentsel Dönüşüme gidilmeli… Dolayısıyla da muhtemel bir deprem esnasında birçok insanın göçük altında kalarak can vermesinin veya yaralanmasının önüne geçilmeli!’ diyor, herkese ‘bol ağaçlı’, ‘sıfır âfetli’ ve ‘gerçek dostlu’ saygılar sunuyorum.
LÜZUMSUZ ŞEYLERİN PEŞİNE KOŞAN, LÜZUMLU ŞEYLERİ KAÇIRIR
Hz. Ali (r.a)
AY DOĞMUYORSA, GÜNEŞ YÜZÜNE VURMUYORSA,
KABAHATİ NE PENCERENDE, NE GÜNEŞTE, NE DE
AYDA ARA! GÖZLERİNDEKİ PERDEYİ ARALA!
Hz. Mevlânâ (r.aleyh)
İYİ BİR AĞACA SARILAN MEYVESİZ VE GÖLGESİZ KALMAZ!
YALNIZLIK DİŞ AĞRISI GİBİ, DURUR DURUR GECE VURUR!
Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)