Ülkemiz de yıllardır genel ve yerel seçimler gerçekleştirilir ve her seçim öncesi anketler yapılır! Ancak bir iki istisnası hâriç tamamı anketi anket gibi değil, taraftarı olduğu kişi veya partinin ya da grubun lehine olacak veya öyle gösterecek şekilde yaparlar… Hattâ kendi yaptıkları doğru ya da yanlış anketlerin sonuçlarını bile oynayarak-değiştirerek verirler… Ayrıca bazı anket şirketleri sipariş üzere kamuoyu araştırması yaparlar ve gerçek dışı anket sonuçlarını ilgili kişi, parti, kurum veya kuruluşlara verirler! O nedenle, anketlerin ihtiyâri ve etik kuralları dışında mecburî ve yasal kuralları da olmalı… Yani, her önüne gelen anket şirketi kuramamalı, bir şekilde kurmuşsa bile konulmuş olan ahlâkî ve yasal kurallara uyup uymadığı denetlenmeli veya kontrol edilmeli… Meselâ anket şirketlerinin araştırma veya yoklama şekilleri ve isâbet oranları araştırılmalı! Sonuçları da kamuoyu ile paylaşılmalı! Çünkü hiçbir yasası ya da genel ahlâkı olmayan ve sorumluluğu da bulunmayan, olsa bile bunlara uymayan anket şirketleri ve sırf parktayım çalışarak para kazanmaktan başka bir bilgi ve becerileri ya da tecrübeleri olmayan anketörler parti yöneticilerini de, tıpkı 14 Mayıs Seçmenleri öncesinde olduğu gibi seçmenleri kandırıyorlar, yanlış yönlendiriyorlar, dolayısıyla da muhataplarını büyük bir maddî mânevî zarara uğratıyorlar! O nedenle ben, ‘anket şirketlerinin >varsa< etik ve yasal kuralları yeniden gözden geçirilmeli, yetersiz ise ki, öyle olduğu anlaşılıyor, derhal takviye edilmeli!’ diyor, sözü simdi de seçmene küfreden küfürbazlara, küfür ehline getirmek istiyorum:
KÜFÜR ‘’TEK MİLLET” OLDUĞU GİBİ
KÜFÜRBAZLAR DA “TEK MİLLETTİR!’
Futbol ve benzer müsabakalarda hakemlere, oyunculara, antrenörlere veya teknik direktörlere temiz bir ağza anılamayacak ve hiçbir ahlâka uymayacak şekilde ve kokuşmuş bir ağızla, çirkef bir dille küfreden kişileri görür, duyar hem üzülür hem de çok kızardık! Ama onların küfürleri az sayıda kişiye yönelik ve anlık olduğu, hem de kayıtlara da geçmediği için çabuk unuturduk!.. Ancak, küfürlü sosyal medyaları üzerinden ve hiç utanmadan sıkılmadan ve kimseden çekinmeden küfürlerini herkesle paylaşan, dolayısıyla da küfürlerini kayıtlara geçiren, yani kendi siyasi partisine veya liderine oy vermeyen milyonlarca depremzedeye ağza alınmayacak şekilde küfreden küfürbazları görünce güya spor müsabakası küfürbazlarına rahmet okuyasım geldi maalesef! Çünkü futbol ya da herhangi bir sporun hocası, oyuncusu, hakemi vesairesi olmak hem tercihe bağlı bir şeydir, hem de bunların sayıları az veya sınırlıdır… Ancak depremzede veya herhangi bir felâketzede olmak isteğe isteğe bağlı bir şey ve sayıları az olmadığı gibi, o küfürbazların da bir gün deprem veya herhangi bir âfetzede olmama, âfete uğramama gibi bir garantileri yoktur! Ki, diğerleri varsa da, 6 şubat 2023’te meydana gelen ve koca bir bölgeyi yerle bir eden Güney Doğu Anadolu depreminde birçok konutun sahibi, hattâ konut milyarderi ile fakir kiracıları aynı duruma düştü ve bir tas çorba alabilmek için aynı kuyruğa girdi! O nedenle ben kimsenin böyle bir şeyin zedesi olmasını istemem ama depremzedelere, depremler de canlarını-cananlarını, mallarını mülklerini kaybeden milyonlarca kişiye ‘seçim tercihleri nedeniyle’ küfreden kişilerin de aynı akibete uğramalarını, yani depremzede olmalarını dileyeceğim ama bunu yapamıyorum! Çünkü onların ‘az da olsa’, hattâ bir tanesi bile olsa bu yaptıklarından utanma, nâdim olma, pişmanlık duyma, Mevlâdan af, muhataplarından, hattâ asil ve necip milletimizin tamamından özür dileme erdemi gösterme ihtimali ile birlikte onların yaptıklarını onaylamayan ve belki de ve genelde bizim kadar kızan-kınayan analarını babalarını ve diğer yakınlarını, hiçbir şeyleri olmasa bile masum yavrularının düşünüyorum… Ayrıca bizim dînimiz de küfür yetkisi hiç olmadığı, beddua yetkisi de çok sınırlı olduğu gibi, mer’i yasalarımızda da, şer’i yasalarımızda da cezaların şahsîliği esastır..!’ diyorum ve şimdi de 14 Mayıs seçimlerinin sonuçlarını değerlendirmek istiyorum:
SEÇMEN İKTİDARI UYARDI, MUHALEFETE AYAR VERDİ!
14 Mayıs Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde Milletimiz iktidar partisini ve ittifak ortaklarını icraatları, yaptıkları ya da yapacakları konusunda, söz ve davranışları hususunda daha dikkâtli ve rikkâtli davranmaları yönünde uyardı! Millet İttifâkının ortaklarını ise tutulması imkânsız vaatlerde bulunmama, teröristlerden, onların örgütlerinden ve terör yanlılarından; dâhilî ve hâricî Türk ve Türkiye, ezelî ve ebedî İslâm düşmanlarından medet ummama, artı millî ve dînî konularda azami hassasiyeti gösterme gibi konularda ayar verdi!’ diyorum ve sözü şimdi de 14 Mayısın Cumhurbaşkanı adayları olan Muharrem İnce ve Sinan Oğan ile 28 Mayısın Cumhurbaşkanı adayları Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu’na getirerek bugünkü yazımı noktalamak istiyorum:
MUHARREM İNCE ADAYLIKTAN ÇEKİLİRKEN YANLIŞ
SEÇMENİNİ SERBEST BIRAKARAK DA DOĞRU YAPTI
SİNAN OĞAN DA ‘SEÇMENİNİ’ SERBEST BIRAKMALI
YANİ, OĞAN’DA ‘TIPKI İNCE GİBİ DAVRANMALI!’ VE
TERCİH KONUSUNDA KİMSEYİ YÖNLENDİRMEMELİ!
Velhâsıl-ı kelâm; 14 Mayıs seçimlerine iddialı bir şekilde hazırlanan, ancak asılsız astarsız ama uygunsuz korsan video yayınları ve benzer nedenlerden dolayı (seçime ramak kala) adaylıktan çekildiğini açıklayan Muharrem İnce adaylıktan çekilerek ne kadar yanlış yaptı ise, kendisini seven sayan seçmenlerini serbest bırakarak de en doğru kararı verdi…
OĞAN’IN ‘’OYLARININ TAMAMI’ KENDİSİNİ SEVEN
YA DA SAYANLARIN DEĞİL, BİR KISMI İTTİFAKLARA
KIZAN VEYA İSTEMEYEN SEÇMENLERİN OYUDUR!!
O NEDENLE; SİNAN OĞAN DA “TIPKI’ MUHARREM
İNCE GİBİ SEÇMENLERİNİ SERBEST BIRAKMALIDIR!
Hülâsâ-i netice; anket şirketlerine bir çeki düzen verilmeli, başta iktidar partisi ve ittifak ortakları olmak üzere tüm ittifaklar ve partiler, parti yöneticileri, milletvekilleri ve adayları, ((Belediye Başkanları ve muhtemel adayları, İl Genel ve Belediye Meclisi üye ve muhtemel adayları da tabii)) 14 Mayıs seçimlerinin sonuçlarını iyi okumalı; seçmenlere küfreden küfürbazlara da hak ettikleri cezalar verilmeli!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
HERŞEY NEYE LÂYIKSA ONA DÖNÜŞÜR(!)
Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
İYİLER KAYBETMEZ AMA KAYBEDİLİR..!
Peyami Safa
BÜYÜK ŞEYLER KÜÇÜK ŞEYLERİN BİR ARAYA GELMESİDİR
Van Gogh
BİR KALBİ KIRDIKTAN SONRA GELEN ÖZÜR, DOYDUKTAN
SONRA SOFRAYA GELEN TUZ GİBİDİR. İHTİYAÇ KALMAZ!
Pablo Neruda
KALBİNDE SEVGİYİ KORU. ONSUZ BİR HAYAT, ÇİÇEKLER
ÖLDÜĞÜ ZAMAN GÜNEŞSİZ BİR BAHÇE GİBİDİR!
Voltaire
KAFANI ASLANIN AĞZINA SOKARSAN, BİR GÜN ONU
ISIRIRSA ŞİKÂYET EDEMEZSİN..!
Agatha Christie
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)