Köylü, kasabalı ve kenar mahalleli analar pek bilmese veya bilseler bile kutlayamasalar bile, Dünya genelinde ve ülkemiz özelinde mayıs ayının 2. Haftası ‘’Anneler Günü” olarak kutlanıyor ve bu yılki ‘’Anneler Günü’’ de 12 Mayıs Pazar gününe isabet ediyor… Ve kim ne kadar bu günü kutladı veya kutlayacak onu ben bilmiyorum, ama bahsime konu anaların bu günden haberlerinin dahî olmadığını, olsa bile kutlamadıklarını ya da kutlayamayacaklarını görüyor, duyuyor ve biliyorum... O nedenle ben daha yazımın başında bu günü kutlayamayan, ayrıca kendisinin gününü kutlayacak, elini öpecek, daha da önemlisi kendisine sağlığında ve vefatında dua edecek bir evlâdı ve torunu ya da herhangi bir yakını, eşi dostu olmayan tüm annelerin veya anaların günlerini kutluyor; yaşayanların tamamına sağlık sıhhat ve afiyetler, vefat etmiş olanlarına ise ganî ganî rahmetler diliyorum… Sözü şimdi de bir çok değerimizin olduğu gibi, anne ve babalarımızın değerini de bilmiyor ve ömür boyu kutlanması gereken annelerin günlerini yılda bir günle sınırlayan evlatlara, kural ve kaidelere getirmek istiyorum:
Annelerinden babalarından... uzak mekan veya noktalar da ikâmet eden veya işi gücü dolayısıyla annesini babasını seyrek gören, ancak her fırsatta annesinin elini öpmek ve duasını almak isteyen evlatların; nâfileler veya ekstralar hariç, 5 vakit namaz kılmaları hâlinde, ister vefat etmiş olsun, ister yaşıyor olsun, anne ve babalarının günde en az 20, yılda da yine en az 7 bin 300 kere günlerini kutladıklarını; yani 5 vakit namaz kılan Müslüman evlâtların.., genelde namazları esnasında, özelde de tahiyyata oturduklarında, hem anaları babaları.., hem de kendileri için dua ettiklerini, affedilmeleri için Yaradanlarına yalvarış yakarışta bulunduklarını-bulunmuş olduklarını söyleyebilirim… Ve yılda bir gün hatırlanan ve sembolik bir şekilde kutlanan ‘’Anneler Günü’’ bırakın 5 vakti, günde bir vakit namaz kılan birinin namaz esnasında anne babasına.. yaptığı bir dua, yılda bir gün hatırlanan-anılan ve sembolik, hattâ göstermelik bir şekilde kutlanan günlerle bile kıyaslanamaz…
Kayıtlara göre veya bilindiği kadarıyla insanının yüzde 98-99’u Müslüman olan bir ülke de doğma ve yaşama bahtiyarlığına sahip olan asil ve necip Milletimize yüksek seciyeler katan, millî ve mânevî değerlerimiz içinde anneye verilen değer veya önem, dünyalık hiçbir şeyle izah edilemez! Yani annelerimiz bizim sebeb-i vücutlarımız, besin kaynaklarımız, aşçı ve bulaşıkçılarımız, dadılarımız, bakıcılarımız, temizlikçilerimiz, hizmetçilerimiz, ilk öğretmen ve eğitmenlerimiz, sevgi ve şefkat sembollerimiz, kısaca annelerimiz bizim her şemizdir! Çünkü Cenab-ı Hakk Cennetini annelerinin ayakları altına sermiştir ki, bazı şairler bunu;
Şeklindeki beyitlerle özetlemişler…
Bendeniz de ‘biz evlatlar hangi yaşta, hangi makam ve mevkide olursak olalım analarımızın- babalarımızın, nine ve dedelerimizin de tabii yanlarında hep çocuk, hattâ bebek muamelesi görürüz!’ Ancak biz kendimizi günlük meşgale ve hayatın yoğunluğuna kaptırıp bazen onları unutur veya ihmal ederiz… Amma velâkin başımız sıkıştığı veya başımıza herhangi bir kaza, belâ geldiğinde, canımız biraz sıkıldığında ve acılı anlarımızda, hattâ ayağımıza küçük bir taş takılıp düştüğümüz de bile ‘ANAMMM..!’ diyerek nida ya da feryat ederiz! Ve analarımız bizim gibi kendilerini yılda bir gün değil; bizim sağlığımız sıhhatimiz, rahat ve huzurumuz, geçmişimiz geleceğimiz, eş, iş ve çoluk çocuklarımızla geçimimiz, can ve mal güvenliğimiz için günde en az vakit dua eder ve Yaradan’a niyaz da bulunurlar… O nedenle ‘biz de onların ellerini günde 5 kez öpemesek bile dua edelim, dualarını alalım, sağlıklı sıhhatli uzun ömürler dileyelim!’ derim…
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsası; içinden bir türlü çıkamadığım ‘anneler veya analar günü’ hakkındaki yazımı, öğrenciliğim veya köyümden ayrı kaldığım bir zaman diliminde ve hatıra defterime yazdığım, ancak uzun zamandır bulamadığım, dolayısıyla da bir kısmını unuttuğum şiirimin bir bölümü ile noktalamak istiyor, herkese ‘analı/babalı ve sayısız’ saygılar sunuyorum.
ANAM BENİM, ANAM BENİM,
HASRETİYLE YANAN BENİM,
ACIKTIĞINDA ACIKAN,
SUSADIĞINDA SUSAYAN,
GÜLDÜĞÜNDE GÜLEN
VE AĞLADIĞINDA AĞLAYAN BENİM…
++++++++++++++++++++++++++++++
‘ANA’ DEYİP DE GEÇİLMEZ,
ELİYLE NE VERSE İÇİLMEZ?
CANDAN GEÇİLİR, ANADAN GEÇİLMEZ,
ANADAN BABA, BABADAN ANA SEÇİLMEZ!
VE ANAYA DA BABAYA DA KEFEN BİÇİLMEZ…
++++++++++++++++++++++++++++++++++++
DALGIN DALGIN BAKARDIN BANA
NE KADAR DA YAKINDIN CANA,
ÇOK HAKKIN GEÇTİ BANA,
HELÂL ET ÖDEYİM (İNŞAALLAH) ANA!
Taceddin AKBAŞ
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)