Sevgili okurlarımın izniyle bugün tek konu üzerinde değil, birkaç konu üzerinde duracağım! Yani bugün daldan dala konacağım:
Şöyle ki; ilgilenenlerin bilecekleri gibi, günümüzde ve ülkemizde 1 Amerikan Doları 33 TL civarında, 1 Avrupa Euro’su ise 35 TL’nin üzerinde seyrediyor… Yani bir Amerikalı Türkiye’ye cebine bin Dolarak katıp geldiği, bir Avrupalı da bir Euro katarak geldiği takdirde herhangi bir şeyi bizden 33 ya da 35 kat daha ucuza alıyor ya da biz Ülkemiz de herhangi bir şeyi Amerikalılardan 33, Avrupalılardan 35 kat daha fazla para ödeyerek alabiliyor, sahip olabiliyoruz! Ki bu durum Dolar ya da Euro ile alışveriş yapan veya bu paralarla iş yapan zengin vatandaşlar içinde aynı tabii!
Kısacası ister yerli olsun ister yabancı, Dolar ya da Euro üzerinden iş veya alışveriş yapan ve 1 Doları veya Eurosu olan bir kişi bu paralardan birine sahip olmayan kişiye göre 33-35 kat daha rahat yaşıyor demektir!
Daha da kısası ve açıkçası, İster yerli olsun ister yabancı, Dolarlı ve Aurolu turistler için Ülkemiz diğerlerine göre 33-35 kat daha ucuz, Ülkemizden Amerika ve Avrupa ülkelerine gidenler-gitmek durumunda olanlar için ise 33-35 kat daha pahalı…’ diyor; bizim paramızın değerinin de Dolar ve Auro seviyesini, hattâ tüm gâvurların para değerlerini geçmesini diliyor, şimdide güncel bir başka konuya daha geçmek istiyorum:
Teknolojinin bugünkü kadar gelişmediği veya yaygınlaşmadığı devirlerde insanlar kurbanlık hayvanlarını evlerinin veya bahçelerinin uygun gördükleri yerlerinde kesiyorlardı. Dolayısıyla da bazen çevre kirliliğine, hattâ insan sağlığının bozulmasına neden olabiliyorlardı… Ancak son yıllarda bu yasaklandı ve iyi de oldu… O nedenledir ki, vatandaşlar şimdi artık kurbanlarını uygun yerlerde veya et kombinalarında veya mekânı uygun olan kasaplara kestiriyorlar… Hal böyle olunca da herhangi bir çevre kirliliğine neden olmuyorlar… Amma velâkin, bayram günlerini tatil günlerine, bazı yerleri de piknik alanlarına çeviren vatandaşlardan bazıları ya hiç kurban kesmiyorlar ya da kestikleri kurbanlarının etlerini piknik alanlarına taşıyarak oralarda ve mangal yakarak tatillerine tatil katıyorlar… Bu durum kişilerin kendi bilecekleri bir şey ama insanlar keşke kirlettikleri noktaları temizleyerek gitseler iyi olur… Ve ben kendim gidip görmedim ama gören arkadaşlar ‘kurban bayramı tatili bitti ama ören yerlerindeki veya kamuya açık piknik alanlarındaki atıklar, çöpler ve bilhassa plastik kaplar ile naylon poşetler henüz bitmedi-temizlenmedi-temizlenemedi…’ şeklinde konuşarak tepkilerini ortaya koyuyorlar!
Uzmanlar ve yetkililerin anlatmaktan dillerinde tüy bitti ama anız yakmalar bir türlü bitmedi maalesef… Çünkü, işin uzmanı olan kişiler anız yakmanın toprağa büyük zarar verdiğini, yetkililer de anız yangınlarının bazen orman ve bina yangınlarına neden olabildiğini, bunun da kişilere, çevreye ve kamuya büyük maddî mânevî zararlar verdiğini söylüyorlar! Fakat bazı insanlar bu huylarından bir türlü vaz geçmiyorlar! Dolayısıyla da hem maddi hem de mânevî sorumluluk altına giriyorlar… (Sorumsuz kişilere verilen cezalar caydırıcı olmalı!)
Bizim dinimize îmanımıza göre hiçbir canlıyı ki, bu canlı en zararlı bir hayvan veya herhangi bir haşere bile olsa yakarak öldürmek yoktur… Çünkü yakarak öldürmek büyük günahtır ve yakıp yakmama yetkisi sadece Allah’ın (c.c) elinde olan bir şeydir!
Ve herhangi bir ihmal veya unutkanlık ya da dalgınlık, yani istemeden bir yangına sebebiyet vermek ayrı bir konu… Ancak, bilerek isteyerek veya herhangi bir kasta mahsus, meselâ arazi kazanmak için anız yakmak, dolayısıyla da orman arazilerinden birkaç metre yer kazanmak için çıkarılan yangınlar büyük orman ve ev yangınlarına neden olduğu gibi, o arazide yaşayan hayvanlar, karıncalar ve benzer canlıları diri diri diri yakmak demektir! Bu da bizim dinimize göre büyük günahtır… O nedenle, hangi nedenle olursa olsun anız yakan kişiler yaptıkları küçük bir hatanın arazilerini çoraklaştırdığı gibi, binlerce canlının da diri diri yakılmasına neden oluyorlar demektir! Ve bu durumun sorumluları bu vebalin altında kalırlar!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
CANI YANAN SABRETSİN. CAN YAKAN, CANININ
YANACAĞI GÜNÜ BEKLESİN…
Hz. Muhammed (sav)
HER İŞİN GİZLİ ŞÂHİDİ VİCDANDIR!..
Hz. Ömer (r.a)
ÖLÜM SENİN PEŞİNDE İKEN, SEN NEYİN
PEŞİNDESİN EY İNSAN!...
Hz. Ali (r.a)
TOPRAK GİBİ SESSİZ OLDUĞUM AN BİLKİ; ŞİMŞEK
GİBİ GÖKTE GÜRLÜYOR FERYADIM…
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (r. aleyh)
DÜN TECRÜBEDİR ÖĞREN. YARIN TAHMİNDİR
PLANLA, BUGÜN FIRSATTIR KULLAN! Anonim
İNSANIN ALNINA YAZILI NASİBİ VARSA
ESİRİ OLDUĞU BİR VAKTİ DE VARDIR.
HER DUA NASİBİNE, HER NASİP VAKTİNE
ESİRDİR… Anonim
SEN GÖNLÜNÜ FERAT TUT..! NE MUTSUZ EDİP
GÜLEN, NE DE ALDIĞI AHLARI ÖDEMEDEN
ÖLEN KİŞİ YOKTUR BU DÜRYA DA… Kaptan-Yusuf Özer
ÜZÜLME! BUGÜN GÖZYAŞLARINI UMURSAMAYANI
YARIN ALLAH TEBESSÜMLERİNE MUHTAÇ EDECEKTİR!
Sabri Mağriyor
GÜNEŞİ İSTİYORSAN, GÖLGEDEN ÇIK!
Konfüçyüs
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)