Az çok ilgilenenlerin bilecekleri gibi, bu yılki günübirlik ve sembolik günlerden biri olan ‘Babalar Günü’, mübârek ‘Kurban Bayramı’ ile çakışıyor! Yani bu yılki ‘Kurban Bayramı’nın birinci günü aynı zamanda 16 Haziran Pazar gününe tevâfuk ettiği gibi, ‘Babalar Günü’ne de isâbet ediyor… O nedenle ben daha yazımın başında babaların günlerini kutluyor, mû’minlerin Kurban Bayramlarını tebrik ediyor, şimdi de biri dînî olan, diğeri ulusal ve uluslararası olan ve Ülkemizde de gelenek hâline getirilen iki gün hakkındaki görüş ve düşüncelerime geçmek istiyorum:
Hikmetinden sual olunmayacak olan, olmaması gereken Yüce Yaratıcı herkese babalık nasip etmiyor! Nasip ettiği bazı babalar da babalık yapmıyor! Yani bazı babalar babalıklarını bilmedikleri ve evlatlarına karşı maddî mânevî yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gibi, bazı evlatlar da babalarına karşı olan sorumluluklarını ya bilmiyor ya da unutuyorlar maalesef… O nedenle ben, bazı konularda olduğu gibi, baba-evlât ilişkileri hakkında da kendi ilişkilerimizden örnek vermek, dolayısıyla da konumu daha çok müşahhaslaştırmak, beni veya bizi yakından tanımayan okurlarıma tanıtmak ve konu hakkındaki tezimi güçlendirmek istiyorum:
Şöyle ki; Cenab-ı Hakk bize kız evlâdı vermedi ama, biri ikiz 3 tane nur topu gibi erkek evlât verdi elhamdülillah… Ve ben bunu övünmek için değil, nimete şükretmek için köşeme naklediyor ve evlatlarımızın 3’ü de evlatlık vazifelerini ziyadesiyle yerine getirdiklerini ifade etmek istiyorum… O nedenle biz evlâtlarımıza gece gündüz dua ediyor ve her duamıza kendileri ile birlikte eşlerini ve evlâtlarını da dâhil ediyoruz tabii. Çünkü, onların mutluluğu bizim mutluluğumuz, mutsuzlukları da (ki, Cenab-ı Hakk hiçbirine elem keder, maddî mânevî sıkıntı vermesin) bizim mutsuzluğumuz olur! Ayrıca yemin edebilir, dostlara veya dost olmayanlara ilân edebilirim ki, ben 14 kişiden oluşan çekirdek ailemizin her biri için (hiç düşünmeden, hattâ gözümü kırpmadan) canımı verebileceğimi söyleyebilirim…
Her neyse, bu kadar özellemeden, güzellemeden ve mukaddimeden sonra sözü şimdi de yılda bir gün hatırlanan, bir çiçek ve benzer şeylerle güya günleri kutlanan, 364 gün ise unutulan-unutturulan, hal ve hatırları bile sorulmayan babalara ve bunlar için ihdas edilmiş olan ‘Babalar Günü’ne ve aynı güne tevafuk eden ve biricik evlâdını Allah (c.c) yolunda kurban etmeyi tereddütsüz göze alan babaya (Hz. İbrahim’e) ‘bu bir Allah emri ise düşünmeden ve hiç vakit geçirmeden Allah’ın emrini yerine getir baba! Yani ‘beni Allah için kurban et!’ diyen bir evlâda (Hz. İsmail’e) getirmek istiyorum:
Şöyle ki, mâlum olduğu üzere bu yılki mübârek Kurban Bayramı ile sembolik ‘Babalar Günü’ aynı güne isâbet ediyor… Ve bugün İslâm Âlemi mübarek Kurban Bayramı’nı, artı ‘Babalar Günü’nü kutlarken, ister müslim olsun ister gayrimüslim insanların bir kısmı da sadece ‘Babalar Günü’nü-babalarının günlerini kutlayacak… Ki, yılda bir gün bile olsun babasını arayıp sormayan evlatlar için bu bir günün kıymeti harbiyesi olabilir! Ama ister yaşıyor olsun ister ölmüş olan babasını ve anasını bizim gibi günde en az vakit anan ve dua yapan insanlar için bugünün fazla bir anlamı, çok bir değeri olmaz-olamaz…
Kısacası; dünya da ve bir tarafta sırf Allah’ın emri ise ki, öyle! Hiç tereddüt etmeden ve vakit kaybetmeden görevini yap, yani beni kurban et baba!’ diyebilecek kadar bir Allah teslimiyetçisi, baba sevgilisi ve saygılısı evlat var! Diğer tarafta da babasını yılda bir(kaç) gün onura eden ve onu da sembolik bir şekilde yapan evlatlar var!
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; rahmeti Rahman’a kovuşmuş tüm babalarımız nur içinde yatsınlar, yaşayan babalarımız da Cenab-ı Hakk’ın lütfu keremiyle sağlıklı, sıhhatli ve hayırlı uğurlu uzun ömürler yaşasınlar… Ve Allah (c.c), yılda iki kere kapımızı çalan dînî bayramlardan biri olan bu yılki Kurban Bayramımızı da, bundan sonraki bayramlarımızı da mübârek eylesin; artı bizleri gerçek bayramlarda ve başta Peygamberimiz (sav) olmak üzere tüm sevdiklerimizle buluşturup görüştürsün inşaAllah!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
BİZ İNSANA, ANNE BABASINA EN GÜZEL
BİR BİÇİMDE DAVRANMASIINI EMRETTİK
Ankebut Sûresi, âyet 8
ALLAH’A (c.c) KULLUK EDİN VE O’NA HİÇBİR
ŞEYİ ORTAK KOŞMAYIN! ANNE BABAYA VE
AKRABAYA, YETİMLERE, YOKSULLARA YAKIN
KOMŞUYA, UZAK KOMŞUYA, YAKIN ARKADAŞA
YOLCUYA VE ELLERİNİZİN ALTINDA BULUNAN
(KÖLE, CÂRİYE, HİZMETÇİ VE BENZERLERİNE)
İYİ DAVRANIN! ALLAH KENDİNİ BEĞENEN VE
DAİMA BÖBÜRLENİP DURAN KİMSEYİ SEVMEZ
Nisâ Sûresi, âyet 36
HİÇBİR EVLÂT BABASININ HAKKINI ‘TAM OLARAK’
ÖDEYEMEZ. ANCAK BABASI BİRİNİN KÖLESİ OLUR DA
O DA ONU SATIN ALIP ÂZAT ETMİŞ OLURSA BELKİ!..
Ve ‘BABANIN EVLÂDINA EN BÜYÜK MÎRÂSI GÜZEL
AHLÂKTIR!’ Hadis-i Şerif
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)