"Savaşmak, üzerinize farz kılındı.
Gerçi o size hoş gelmez. Fakat, olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız. Ama hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki, bir şeyi seversiniz, fakat hakkınızda o bir şerdir.
Siz bilemezsiniz, Allah bilir."
Savaşı, aklı başında hiç kimse istemez. Çünkü savaş, sayısız acılara, maliyetlere, zorluklara, korkulara sebebiyet verir. Özellikle de çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engelliler ve de herkes, çok büyük acılar çeker.
Ama şartlar oluştuğu zaman savaşmak, mü'minlere farz kılınmıştır. Din-i Mübinin, Vatanın, namus ve haysiyetin korunması için özellikle tabi ki.
İnsanlar bazen çok arzu ettikleri konu da dua ederler. Rabbimiz bu duayı, hemen kabul edebilir, zamana yayabilir veya hiç kabul etmeyebilir. Hatta kulun başına, ettiği duayla yakından uzaktan hiç alakası olmayan, olumlu veya olumsuz bir hal gelebilir.
Bazen hiç istenmemesine rağmen, başa gelmemesi için çokça dua edilen bir hal, kişinin başına gelebilir. Hani beklenmedik veya tahmin edilemeyen kazalar - belalar var ya.
Bazı insanlar gayri meşru yöntemlerle çok para kazanabilirler. Hatta belirli bir süre başlarına bir olumsuzluk da gelmeyebilir. Adalete yakayı kaptırmadığı sürece kul haklarının üzerinde "sirkede kurt yaşar gib" yaşayabilir.
Ama Rabbimizin "zerre-i miskal hayır ve şer, mizan terazisine çıkacak" emrini kulak arkası etme imkanımız ve ihtimalimiz asla olmamalıdır.
Bir kişi düşünelim, sınavı biraz çetin geçiyor. Başına gelmedik olumsuzluk kalmamış. Önceleri sabır ve tahammül gösterdi, ama bir süre sonra sabrı tükendi. Allaha siteme başladı, sirkedeki kurtlar gibi yaşayanları örnek göstererek kendisine haksızlık yapıldığına hükmetti.
Eyvah, sınavı kaybetti.
Belki sabır, şükür ve tahammüle devam etseydi, gelecek günleri çok parlak olacaktı. Olmasa bile Allahın sevgili kulu olacak, bizim bilmediğimiz, Rab'bimizin çok iyi bildiği bir zamanda mutlaka mükafatlandırılacaktı.
Bir de her istediğimiz olacak diye bir kaide yok. Acaba,
- İstemeye yüzümüz var mı?
- Usulünce istemesini becerebildik mi?
- İstediğimiz Allah katında makul ve makbul mü?
Şunu beynimize çok iyi çakmamız lazım:
Bizler kul olarak bilemeyiz, bilen Rab'bimizdir.
O, her şeye kadirdir. Ol deyince oluverir.
Elbette biz kullar Rabbimize çok dua edeceğiz.
Makul - mantıklı taleplerimizi usulünce belirteceğiz. Çünkü, "benden isteyin ve beni çokça anın" diyor.
Ancak, gelen veya gelecek olan sonuçlar, her ne olursa olsun, tarafımızdan samimiyetle ve saygıyla karşılanmalıdır. İşin içine, gurur, kibir ve nefislerimiz asla sokulmamalıdır.
Çünkü, hayırlısı neyse biz bilemeyiz,
Ancak O bilir.
MEVLA'MIZ NEYLERSE GÜZEL EYLER.
O, KULLARINA ASLA ZULMETMEZ.
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yüce'sine emanet olalım.
4 Mayıs 2021. Saat: 13.00. ANTALYA
Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'İş kazası diye bir şey vardır' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'ın 'Eğer et yemeyeceksek...!!!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Eğer inanıyorsak, çelik gibi bir iman sahibiysek' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Suleyman Coşkuner'in 'Günlük yaşantımıza dikkat' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Kaliteli insan olmak kolay değildir' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'İslam tebliğ nasıl olmalıdır?' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Çocuk eğitiminde hata analizi' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Süleyman Coşkuner'in 'Cep Telefonlarımız ve bizler' adlı köşe yazısı Devamı
Yorumlar (0)