Yaşı müsait olan ve sosyal hayatla da az çok ilgilenen herkesin bileceği veya hatırlayacağı gibi, yeniye gelene kadar 1 Mayıs tarihi yaklaştıkça birçok ülke de olduğu gibi, cennet misâli ülkemizde de tansiyonlar yükselir, kutlayıcılara karşı gardlar alınırdı. Yani, eskiden 1 Mayıs tarihinde asıl adı “İşçi Bayramı” veya “Emek ve Dayanışma Bayramı” ya da “Bahar Bayramı” olmasına rağmen, bu bayram büyük bir kavga veya kargaşa ya da tartışma gününe dönüş-dönüştürülür; dolayısıyla da bayram bayram olmaktan çıkarılırdı! Çünkü o gün meydanlar âdetâ savaş alanına dönüştürülür, bazı işlek sokak ve caddeler araç, hattâ yaya trafiğine kapatılır ve kutlamalar esnasında da insanlar yaralanır, hattâ öldürülenler olurdu! Şükürler olsun ki, son yıllarda aklıselim galip geldi ve 1 Mayıs tarihi gerçek bir işçi, emek ve dayanışma ya da işçi bayramı gibi kutlanmaya başladı...
Demem o ki; Dünya genelindeki işçilerin günlük çalışma süresinin düşürülmesi için verdiği mücadeleden doğan 1 Mayıs, Dünyanın birçok ülkesinde ve bir asırdan fazla bir süredir ‘Emek ve İşçi Bayramı’ bayram gibi kutlanıyor… Ki, bu bayram ilk kez Osmanlı’da ve Selanik’teki tütün, pamuk ve liman işçilerince kutlanmış; İstanbul’daki ilk kutlama ise 1912 yılında yapılmış ve son birkaç yılı hâriç iyi güzel bir şekilde kutlanmış…
Yine yaşı müsait olanların bilecekleri ya da hatırlayacakları gibi, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Ülkemizdeki ilk kitlesel kutlaması 1976 yılında ve sol tandanslı bir sendika olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından başlamış-başlatılmış; Ve vatandaşlar bu adı bayram olmasına rağmen, maksadı ideolojik dayatma veya politik görüşleri kabul ettirme bayramına dönüştürülen olumsuzlukları, kavgaları gürültüleri televizyon haberlerinden üzülerek izledikleri veya radyolardan dinledikleri gibi; 1977 ya da 1978 yılında Taksim Meydanı’nda düzenlenen adı bayram, uygulaması ise katliam olan o mâlûm günü unutmak mümkün değil! Çünkü, o sözde bayram 37 kişinin ölümüne bir o kadar kişinin de yaralanmasına neden olarak tarihe geçmiş bir (güyâ) bayram idi! Yani aslında ‘’Bahar Bayramı’’ olmasına rağmen, adı sonradan ‘’İşçi ya da Emekçi veya Emek Dayanışma Günü” gibi isimlerle değiştirilen 1 Mayıs tarihi önceleri adına uygun bir şekilde kutlanırken, sonraları tam bir siyasi ya da ideolojik şov vesilesi yapılmış, hattâ sol ideolojiye hizmet ettirilmeye çalışılmış, dolayısıyla da 1 mayıslar bir araç olmaktan çıkarılarak amaç haline getirilmişti! Oysa bir bayramın değil 37 kişinin, herhangi bir şeyin veya bir kişinin ölümüne yaralanmasına bile neden olması ya da öldürülmesine sebebiyet vermesi, o bayramı bayram olmaktan çıkarır ‘katliam bayramı’ yapar! Çünkü bizim îman ve inançlarımıza göre, bir insanı ‘suçsuz yere’ öldürmek bütün bir insanlığı öldürmekle, bir kişinin yaralanmasına neden olmak da bütün bir insanlığın yaralanmasıyla; bir kişinin maddî mânevi ölümden veya yaralamaktan kurtarılmasına vesile olmak ise bütün bir insanlığın kurtarılmasıyla eş değer görülür-sayılır!
Bayramlar adı üzerine dostlukların kurulduğu, kardeşliklerin geliştirildiği, pekiştirildiği ve insanların birbiriyle kaynaştırıldığı, dargınların barıştığı-barıştırıldığı günler olması gerekirken, tam tersi bir duruma getirmek veya buna vesîle olmak o bayramı değersizleştirdiği gibi, kutlayıcıları da mutsuz eder..! O nedenle, son yıllarda amacına uygun bir şekilde kutlanmakta olan ve adı üzerine bir bayram olan bu bayram da tek kişinin dahî burnu kanamazken; Taksim’de ısrar etmenin iyi niyetle veya asıl amaca hizmet etmekle izahı mümkün olmadığı gibi; Hükümetin Taksim’i yasaklamasındaki mantığı veya ortaya koyduğu mazereti de inandırıcı bulunmuyor…
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; dünya genelindekiler ayrı, bizim ülkemizin ve milletimizin 2 dînî bayramı ve birçok millî ya da ulusal bayramı var ve bu bayramlar bir şekilde kutlanır… Amma ve lâkin, kazalar hâriç hiçbirinde olumsuzluk yaşanmadığı gibi, tam tersine dostluklar kurulur veya pekiştirilir ve gülünür eğlenilir, çalınır söylenir ve oynanır; Dolayısıyla da bayramlar ruhuna ve yöreye uygun şekilde kutlanırdı… O nedenle ben, başta CHP olmak üzere sol görüşe sahip olan partilerin, STK’ların ve işçi sendikalarının, bugün kutlanacak olan İşçi Bayramı’nın Taksim inatlarını, Hükümetin de Taksim’e bu Bayrama kapatma nedenini inandırıcı bir şekilde izah etmeliler. Dolayısıyla da halkımızı tatmin etmeliler…’ diyor; işçilerin veya çalışanların emek bayramlarını, halkımızın da bahar bayramlarını yürekten kutluyor; herkese iyi güzel bayram dileklerimle birlikte ‘lâyık’ saygılar sunuyorum.
BİR YERE GİRMEDEN ÖNCE ORADAN NASIL
ÇIKACAĞINIZI DÜŞÜNÜN! Sâdi
HEDEFİ OLMAYAN GEMİYE HİÇBİR RÜZGÂR
YARDIM ETMEZ…
İYİ DÜŞÜN, PİŞMAN OLACAĞIN ŞEYİ YAPMA
AMA YAPTIĞIN İŞTEN DE ASLA PİŞMAN OLMA!
ÜZÜLMEK, YARININ SIKINTISINDAN BİR ŞEY
EKSİLTMEZ, SADECE BUGÜNÜN GÜCÜNÜ TÜKETİR!
TEHLİKE İLE KARŞILAŞMAYAN KİŞİ, CESÂRET NEDİR
BİLEMEZ… Özlü sözlerden seçmeler
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)