Benim bugünkü konum, son günlerde yerden dolaman biter gibi bitmeleri bir yana darphane gibi para basmakla ve kara para aklamakla gündeme gelen güzellik salonları olacak… O nedenle ben tamamen yabancısı olduğum bu salonları sahte âlim Google sordum ve Google bu salonları ‘kadınlar ve erkekler için spa, saç bakımı, cilt bakımı, kozmetik tedavilerle uğraşan bir kurumdur. Ayrıca bu iş türündeki diğer versiyonlar arasında kuaför ve spa bulunmaktadır…’ diyor… Ben de ‘şimdiye kadar her meslek grubu içinde yanlış yapan kişi veya kişiler çıktığı-çıkabildiği gibi, bundan sonra da çıkacaktır…’diyorum. O nedenle daha yazımın başında ‘birkaç güzellik salonu işletmecisinin ya da sahibinin yaptığı yanlışlar bütün güzellik salonlarına şâmil edilemez-edilmemesi gerekir. Yani son günlerde adları kara para aklamak ve dolandırıcılık yapmak gibi olumsuzluklar nedeniyle gündeme gelen ve manşetlerden düşmeyen salonlar veya fenomenler yüzünden tüm güzellik salonlarının kötülenemeyeceğini hatırlatıyor; işlerini iyi, adı üzerinde güzel yapan tüm güzellik salonlarını onlardan ayırıyor, düzgün çalışanları tenzih ediyor, bol kazançlar diliyor, sözü şimdide basın yayın organlarının manşetlerinden düşmeyen, çünkü karanlık işler yaptığı iddia olunan güzellik salonlarına getirmek istiyorum. Ancak buna geçmeden önce bir hatırlatmada bulunmak istiyorum:
Şöyle ki; şahsen ben hayatımda hiçbir güzellik salonunun içine girmediğim gibi, önlerinden bile geçmedim, geçti isem bile görmediğim ya da dikkat etmedim, dolayısıyla bu salonları fark etmediğim… O nedenle ben sözü son günlerin ‘sözde’ Güzellik Salonlarına, ‘güya’ bahis oyuncularına, kısaca vurgunlarıyla ünlenen ve herkesçe bilinen kişilere getireceğim:
Diğerleri varsa da bunlardan en çok dikkati çekenleri Dilan-Engin Polat, Özlem-Tayyar Öz, Şule (Şulemsi)-Yasin Kayatürk, Banu Parlak! Ve her ne hikmetse bunların en önemli ve en dikkâti çekici özellikleri ticari hayatlarına güzellik salonu açarak başlamış olmaları ve buralardan servetlerine servet katmış olmaları…
Mesela, Dilan Polat’ın işini nasıl büyütüp geliştirdiği, hattâ servetini adeta bir balon gibi şişirdiği herkesin mâlûmu. Ki, savcılık bu ailenin 16 villası, 28 dairesi, 1 helikopteri, 173 iş yeri ve 1 yatı; Aymira Koçaklı’nın 95 güzellik salonu olduğu, ayda 22 daire ve 12 otomobil aldığını iddia ettiği gibi; Dilan-Engin Polat çiftinin mal varlıklarının ise henüz hesaplanamadığını, yani o kadar çok bir mala mülke sahip olduğunu ve bahse konu fenomenlerden Bahar Candan’ın bir tek fan sitesinden günde 1 milyon lira gibi büyük bir para kazandığını, gelir ettiğini iddia ediyor! Ayrıca bu kadar para, mal mülk ve servet içinde yüzen fenomenlerin veya sözde güzellik salonu sahiplerin maliyeye bu servetlerin onda biri kadar bile bildirimde bulunmadıkları, dolayısıyla da gelir vergisi ödemedikleri de öne sürülüyor…
Her neyse; Tik Tok ve benzer paylaşımlardan milyonları götürenlerin sayıları oldukça kalabalık… Ancak ben bu fenomenlerden haklarında savcılık iddiaları bulunan birkaçını köşeme aldım ve ona göre yorum yapmaya çalıştım… Dileğim odur ki bütün bu ihbarlar asılsız, iddialar olumsuz çıksın ve adları geçen insanlar bu davalardan aklanarak, beraat ederek çıksın… Ancak, ihbarların sahiplerini bilmiyorum ama iddiaların sahibi koskoca T. C Devletinin saygı değer savcıları, yargılayıcıları da yine T. C’nin saygı değer hakimleri ve güvenilir mahkemeleri olduğunu bildiğim için bu konuda fazla bir ümit taşıdığımı söyleyemiyorum!
Velhâsıl-ı kelâm; benim, helâlinden ve yasal yollardan para kazanan hiçbir zengine bir diyeceğim olmadığı gibi, onların kazançlarının daha da artmasını, hattâ zenginliklerine zenginlik katmalarını cânı gönülden dilerim… Çünkü, benin inancıma göre ‘helâl ve meşrû yollardan zengin olan’ Müslüman fakir Müslümandan hayırlıdır!’ Amma velâkin, güzellik salonu adı altında açtıkları işyerlerinin müşterilerini güzelleştirmek yerine soyup soğana çevirenlere de ‘aldığınız sattığınız haram, yediğiniz içtiğiniz zehir zıkkım olsun!’ diyorum.
Hülâsâ-i netice; dolandırılacak, kandırılacak, çarpılacak insanlar olduğu sürece (ki bunlar her devirde ve her yerde olmuştur, bundan sonra da olacaktır) dolandıranlar, kandıranlar ve çarpanlar da mutlaka olacaktır… Ancak öğrendiğim kadarıyla bunların tamamına yakınını okumuş yazmış, hattâ yüksek tahsil yapmış kişilerden oluşması akla ziyan bir şey olsa gerek… Fakat, günümüz de adına ‘internet’ ve ‘akıllı telefon’ denilen dijital imkanlar öyle yaygınlaştı, öyle gelişti ki, bugün dağdaki çoban bile bu imkânlardan yararlanıyor… O nedenle ben dolandırılanlara üzüldüğümü, dolandıranları ise kızdığımı ifade ediyor, herkese saygılar sunuyorum.
GÜNÜMÜZ DE İNSANLARIN BİRÇOĞU ‘’KOLAYDAN
VE GEREĞİNDEN FAZLA’ PARA KAZANMAK İSTİYOR
BU ARZUDA ONLARIN BATMASINA NEDEN OLUYOR
TERLEMEDEN EKMEK, HIRLAMADAN ÖLMEK YOK
SAYIN BAYLAR BAYANLAR VE DOLANDIRILANLAR!
Taceddin AKBAŞ
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)