İnsanoğlu öyle garip hâle geldi ki, kimse kimseyi ve hiçbir şeyi beğenmiyor…. Yani halk tabiriyle insanlar ‘ağızlarıyla kuş tutsalar’ yine beğenilmiyor ve bir insan diğer bir insanı kırk gün sırtında taşıyacak ve bir anlığına indirip dinlenecek olsa o kişiden daha kötüsü olmuyor! Siyâsi partiler arasındaki zıtlaşmalar hizipleşmeler ve çekişmeler ise almış başını gidiyor. Ancak saygın politikacılardan biri olan ve yıllardır CHP’de siyaset yapan Süleyman Erman ki, geçtiğimiz yıl yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde Partisinden milletvekili adayı, 31 Mart 2024 de yapılacak olan Belediye Başkanlığı Seçimlerinde de aday adayı olan Süleyman Erman, siyasette ezber bozan bir tespitin ve açıklamanın altına imza atmış…. Erman sosyal medya hesabından yaptığı açıklama da “Dün ilk defa yeni Devlet Hastanemize gittim. Tüm birimleriyle faaliyete geçmiş ve hizmet vermeye başlamış. Elbette eksiklikleri olacaktır. Uygulamaya geçtikçe eksiklikleri de düzeltilecektir. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Burdur her şeyin en iyisini, en güzelini hak ediyor. İç çekişmelerden kurtulup sen yaptın ben yaptım kavgasından uzak, birlikte daha fazla ve daha güzel hizmetleri İlimize ve halkımıza sunmak hepimizin ortak görevi olmalıdır…” demiş (*)
Yeni Devlet Hastanemize ben de gittim gördüm ve beğendim. Ancak, Atatürk Mahallesi ve Zeynel Abidin Caddesi üzerindeki Hastanemizin ana giriş caddesinin başında var mı bilmiyorum ama halı saha girişinde herhangi bir levha olmadığı gibi, Hastanenin girişinde bir şema olmaması da benim dikkatimi çekti… Erman’ın dediği gibi, bu ve gibi noksanlıklar zaman içinde giderilecektir… Ve benim gördüğüm noksanlıkları büyük bir ihtimalle Süleyman Erman da görmüş olmalı. Ancak bunları politika malzemesi yapmak yerine Hastanenin yapımında emeği geçenlere teşekkür ederek asil bir duruş sergilemiş ve gerçekçi bir yazı kaleme almış... Ben de ‘her şeyimizi olduğu gibi yeni Hastanemize sahip çıkalım ve bizim hastanemiz olduğunu unutmayalım’ derim ve ben ‘benim olmasa bile, güzele ‘güzel’ der, hakkını teslim ederim ve hastanemizin hepimizin olduğunu vurgulamak isterim!
Mâlûm olduğu üzere bu ara başlık bana değil, Bediüzzaman Hazretlerine ait. Yine herkesin mâlûmu olduğu üzere günümüzde insanlar ve bilhassa siyasetçiler hemen her şeyde bir kusur arıyor ve bulduğu büyüklü küçüklü kusurları büyüterek rakiplerini yıpratmak istiyor… Hal böyle olunca da halkın kendilerine olan güveni sarsıyorlar… Oysa siyasetçiler ‘arada bir de olsa’ Süleyman Erman gibi yapsalar iyi güzel şeyleri görseler, duysalar, dolayısıyla da takdir etseler hem inanırlıklarını, hem de saygınlıklarını artırırlar… Amma velâkin birçok siyasetçi bunu yapmıyor-yapamıyor maalesef.
Güzele bakmak, yani güzel olan şeyleri Yaratıcıyı düşünerek bakmak sevap olduğu gibi, güzel bakmak da sevaptır… O nedenle ben Süleyman Erman’ı bu ön yargılı ya da politikaya mahsus olmayan, yani gerçekçi paylaşımından, güzel bakışından ve hakkaniyetli yorumundan dolayı kutluyor ve kim ilimiz ve ülkemiz için hayırlı-yararlı bir iş yaparsa ona teşekkür ediyorum. Ve her hayırlı işi ve yapıyı kendiminmiş gibi görüyorum. Şimdi de güncel bir başka konuya daha geçmek istiyorum:
Evlerimizin ve işyerlerimizin baş köşesine, sağ sedirini kurulan ve davetsiz misafirleri durumunda olan televizyonlar da yayınlanan sözde aile dizi filmleri, aileleri cep telefonları ve internet siteleri gençleri ve çocukları ifsat ediyor bu ifsatlar da bazen aile facialarına bile neden oluyor! Ancak kimse bu duruma bir ‘dur’ demiyor-diyemiyor…
Benim de arada bir gündeme getirdiğim gibi, Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Danışma Kurulu Başkanı Hamdi Sürücü de tv dizileri hakkında yaptığı açıklamada, “Bizler insanların iyi olması için çalışmalıyız. Ancak ‘aile dizisi’ dedikleri dizilerde ne kadar aile ne kadar edep var? Televizyon kanallarında ahlâksızlığın ve edepsizliğin zirve yaptığı diziler yayınlanıyor. Bu dizilerle aileler batırılıyor…” demiş.
Ben de ÖĞ-DER Başkanına aynen katılıyor, etkili ve yetkilileri bu gidişe bir ‘dur’ demelerini diliyor, saygılar sunuyorum.
Onlar Rablerinin rızasını elde etmek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak Verdiklerinden Allah (c.c) yolunda gizli açık harcayan, kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte dünya hayatının güzel sonu (Cennet) sadece onlarındır. (Râ’d, 13/22)
Rahman’a kulluk edin ve aranızda selamı yayın…
Bir kötülüğü elinize düzeltmeye çalışın, elinizle düzeltemiyorsanız dilinizle düzeltmeye çalışın. Buna da gücünüz yetmiyorsa buğuz edin… Bu da imanın en zayıf derecesidir. (2 Hadis)
Allah’ım! (c.c) Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır (Dua)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)