Hepimizin bildiği gibi, bu yılki ramazan bayramı tatili hem kısa sürdü, hem de soğuk ve yağışlı günlere tevafuk etti… Hal böyle olunca, insanlar (haklı olarak) fazla seyahat de, yüz yüze bayram kutlaması da yapamadılar. Ancak kurban bayramı tatili hem uzun sürdü, hem de havalar seyâhate elverişliydi. O nedenle insanların bir kısmı sırf tatil, bir kısmı da hem tatil, hem de sıla-i rahim yapmak için evlerinden yerlerinden ayrıldılar. Şükürler olsun ki, bizim Ankara’da okuyan ve bu yıl kimya mühendisi olarak mezun olan biricik torunumuz da, İstanbul’daki ve Gebze’deki birbirinden değerli evlâtlarımız ve torunlarımız da Burdur’daki hâne-i saadetimize kadar gelerek bizlerin gönüllerini ve dualarını aldılar. İzin süreleri dolunca da İlimizden ayrılıp evlerine yerlerine döndüler… Burdur’daki evlât ve torunlarımızla zaten her gün beraberiz elhamdülillah!
Sadede geliyor ve asıl konuma girmek istiyorum:
ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞININ VERİLERİNE.. GÖRE
9 GÜNLÜK BAYRAM TATİLİNDE 35 BİN KİŞİ SEYAHAT ETMİŞ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkâdir Uraloğlu’nun verdiği bilgilere göre, 9 günlük kurban bayram tatili süresince, 10 milyonu hava yolu, 25 milyonu da demiryolu olmak üzere toplam 35 bin kişi seyahat etmiş. Ve bu ramaklara 15 milyon kadar kişinin de özel araçlarıyla seyahat ettiğini düşünerek ekleme yaparsak; 9 günlük bir bayram tatilinde 50 bin kişi seyahat etmiş, tatil yapmış ve bayram kutlamış demektir…
Kurbanlık hayvanların getirileri ayrı, bu seyahatler de iç piyasanın hareketlenmesine, dolayısıyla da esnaf ve sanatkârın alışverişine önemli ölçüde katkı sağlamıştır herhalde. Ayrıca bu seyahatler sırf gezi veya sadece tatil maksatlı değil de, sıla-i rahim maksatlı ve uygulamalı ise, yani insanlar bayram da bayramın ruhuna uygun bir şekilde eşi dostu, uzak yakın akrabayı ziyaret etme, hal hatır sonra, dolayısıyla da gönül ve dua alma imkânı buldular ise, bu bayram tatili maksadına ulaşmış demektir. Değilse, 9 günlük tatil seyahatten veya geziden ibârettir!
KENAR MAHALLELERDE ve ‘ÇIKMAZ’ SOKAKLARDA BİLE
OTOLARDAN YAYALARA “YÜRÜYECEK” YOL KALMIYOR!
Ve KİMSE CEP TELEFONLARINI ELİNDEN DÜŞÜRMÜYOR
Öğretmeninin isteği üzerine fakir bir aile tablosu çizen öğrencisi, “Öyle bir fakir aile ki öğretmenim! Ailenin hizmetçisi fakir, aşçısı fakir, çocuklarının dadısı veya bakıcısı fakir. Şoförü veya kâhyası ya da seyisi ve bahçivanı da fakir. Yani ailenin bütün çalışanları fakir!’’ demiş.
O öğrenci zengin bir ailenin çocuğu olmalı ki, her aileyi kendi ailesi gibi sanıyor ve öğretmenine çok az aile de bulunan bir zengin aile tablosu çiziyor!
Bendeniz de tıpkı o ilkokul öğrencisi gibi, evde iken ailelerin birçoğunu bizim aile gibi kalender sanıyor, çok fakir olmasalar da orta halli birer aile gibi düşünüyorum. Ancak, sabah namazı için evden camiye çıktığım ve adımımı kapıdan dışarı attığım anda da, akşam veya yatsı namazı çıkışında ve câmiden eve dönerken bu fikrim değişiyor. Çünkü bizim gariban mahallenin veya orta halli, ya da dar gelirli ailelerin bile kapılarının önünde mutlaka bir araçlarının.. olduğunu ve bu insanların Burdur ortamında yaya olarak ve rahatlıkla gidip gelebilecekleri iş yerlerine bile araçlarıyla gidip geldiklerini görüyorum. Ki, bu gün Burdur Merkez’de çalışanların birçoğunun işyerinde herhangi bir oto parkı olmadığı gibi, olan oto parklarda da, ana caddelerde de, ara sokaklarda da, hattâ çıkmaz sokaklarda bile park yeri bulmak kolay olmuyor… O nedenle sürücüler araçlarını kaldırımlara, park ve bahçelere boş buldukları yerlere park etmek durumunda kalıyorlar. Hal böyle olunca, yayalar otoyollarda yürümek, çocuklar da araç kenarlarında oynamak zorunda kalıyorlar. Bu da bazen kazalara neden olabiliyor!
BESMELE, HAMDELE, SELVELE VE KANAAT
OLMAYINCA ‘BET BEREKETTE’ KALMIYOR!!
Demem o ki, günümüzde 2-3 kişi bir araya geldiğinde hayat papalılığından ve geçim darlığından başka bir şey konuşmuyor ama kimse yaya yürümüyor, yavan yemiyor, yamalı giymiyor ve en pahalı cep telefonlarını elinden düşürmüyor. Hal böyle olunca d insanların birçoğu anayı babayı, nineyi dedeyi, uzak yakın akrabayı ve konu komşuyu hiç görmüyor, aramıyor, sormuyor, hattâ çoğu zaman bunların isimlerini bile unutuyor! Dolayısıyla da sıla-i rahim yapmıyor. Ama kaça veya neye mal olursa olsun dünyalık ve geçici sevgilileriyle veya günlük ya da süreli arkadaşlarıyla saatlerce görüşmeden ve yiyip içmeden edemiyor…
ŞÜKÜR..; NÎMETİ ARTIRIR, ŞÜKÜRSÜZLÜK
İSE BET’İ BEREKETİ… ORTADAN KALDIRIR!
VE İNSANOĞLUNUN ‘’BİR VÂDİ’’ DOLUSU
ALTINI OLSA! 2. VÂDİDEN DE HİSSE İSTER
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; istisnalar hariç, câmi cemaati dâhil, insanlar devamlı enflâsyonun, akaryakıtın, elektriğin suyun, doğalgazın, döviz ve altın fiyatlarının yüksekliğinden, hayat papalılığından, dolayısıyla da geçim darlığından yakınıyorlar ama lüks yaşantılarından da taviz vermiyorlar. Gerisi neyse ne amma, kendilerini sanal âlemin ve fânî dünyanın debdebesine kaptıran insanlar besmeleyi, hamdeleyi ve salveleyi ya hiç bilmiyorlar ya da unutuyorlar! Hal böyle olunca da bazıları kendisi yerine kaderini, bazıları anasını babasını veya ninesini dedesini, bazıları amirini memurunu, bazıları ise devletini milletini suçluyorlar… Bu da ‘betsiz bereketsiz, tatminsiz olan ve her şeyi ya devletten, ya belediyeden ya da başkalarından bekleyen, dolayısıyla da mutsuz ve huzursuz bir toplum oluşmasına neden oluyor!’
Bu ve bu gibi nedenlerden dolayı ben bugünkü yazımı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), “İnsanoğlunun bir vâdi dolusu altını olsa, 2. vâdiden de hissesini ister!’ ve “Yiyin için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!” şeklindeki iki Hadis-i Şerifi ile noktalamak istiyor, herkese ‘besmeleli, hamdeleli, salveleli ve şükürlü’ günler dileklerimle birlikte saygılar sunuyorum.
HAYAT TASARRUF EDİLMEZ; YA SARF EDİLİR YA DA İSRAF!
İsmet Özel
TASARRUF ETMEZSEN BU GÜNÜNDEN, TÜMETMİŞ OLURSUN YARININDAN
Anonim
HARCADIKTAN SONRA KALANI BİRİKTİRMEYİN. BİRİKİMİ KENARA AYIRDIKTAN SONRA KALANI HARCAYIN!
Warren Buffett
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)