Bugünkü yazımın başlığı ben mücrime değil, 4 büyük halifeden biri ve ikincisi olan Hz. Ömer (r. a)’e ait ve bu uyarı benim nefsimi de neslimi de ilgilendirdiği için ve bugün günlerden de Cuma olduğu ve Cuma cemaatinin de camileri doldurduğu için bugüne aldım ki; Cuma namazı kılan ve secde yapan mû’minler diğer vakitler için de câmiye gelsinler, cemaatle namaz kılsınlar, dolayısıyla da hem namaz şahitlerini hem de secde sayılarını artırsınlar, bu vesileyle de Cennet kapılarını aralasınlar!
Gerçi, biz inananların veya mû’minlerin gitmek istedikleri Cennet farklıdır ama; ister Müslüman olsun ister olmasın, hattâ putperest ya da ateşperest veya ateist olan insanlar bile kendi kafalarında kurguladıkları ya da gözlerinde canlandırdıkları bir cennete gitmek isterler… Amma velâkin, Bediüzzaman Hazretleri de ‘’Cehennem lüzumsuz değil, cennet ucuz değil’’ der… Yani, Cennete gitmeyi veya girmeyi hak etmenin bir takım yolları var ve bu yollardan ön önemli olanı, hattâ başında geleni de namaz kılmak-secde yapmaktır!’ der. Ki, Hz. Ömer (r.a) Cennete girebilmek için bir insanın günde ‘asgari’ 5 defa ve ortalama 40 rekât namaz kılması, dolayısıyla da 80 kez secde etmesi ve secdelerde en az 3’er defa ‘sübhane Rabbiyel âlâ’, yani (Yüce olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır…) demesi ve Yaratan’ın büyüklüğünü, yüceliğini ve azametini kabul etmesi, emir ve yasaklarına boyun eğmesi, dua etmesi gerektiği gibi; secde hâlinde olan bir insanın Yaradan’ına en yakın olduğu bir zaman dilimi olduğunu bilmesi gerekir!
O nedenle, ben bilmeyen ya da unutan sevgili okurlarıma önce secdenin açıklamasını, sonra da şeklinin bir tarifini yapmak, sonra da önemi üzerinde durmak istiyorum:
Secde Arapça kökenli sözlük de itaat ve tevazu içinde eğilmek, boyun eğmek yere kapanmak, el ayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere koymaya verilen isimdir. Secdenin İslâm Dîni terimi; namaz da alnı, burnu, el ayalarını, dizleri ve ayak parmaklarını yere koymaya verilen isimdir ve bunlar namazın farzlarındandır…
Bakara Sûresi’nin 34. Ayet-i Kerimesinde Cenab-ı Hakk “Meleklere ‘Âdem’e secde edin’ dediğinde İblis dışındakiler derhal secdeye kapandı. İblis ise direnerek bundan kaçındı, kibirlendi ve kâfirlerden oldu…” Â’raf Sûresinin 12. Âyet-i Kerimesinde “Ey İblis! Emrettiğim zaman seni secde etmekten alıkoyan nedir? Sordu. İblis de ‘Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten Onu ise çamurdan yarattın’ dedi” buyururken; Âl-i İmrân Sûresinin 43. Ayeti Kerîmesinde, “Meryem! Rabbine gönülden secde et, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte sen de rükû et”; yine Âl-i İmrân Suresi’nin 113. Âyet-i Kerîmesinde “Bununla birlikte ehli kitabın hepsi aynı değildir, içlerinde îman edip doğruluktan şaşmayan istikâmet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde kıyam da durur, Allah’ın (c.c) âyetlerini okuyarak secdeye kapanırlar…” Nisâ Suresinin 154. Ayeti Kerîmesinde, “Verdikleri sözlerinde durmaları için dağı üzerlerine kaldırmış ve ‘Şehrin kapısından secde ederek, emirlerine boyun eğerek girin’ demiştik…”; Râd Suresi’nin 15.Ayeti Kerimesinde “Göklerde ve yerde her kim ve ne varsa, isteyerek veya zorunlu olarak, hem kendileri hem gölgeleri sabah akşam yalnızca Allah’a zikrederler” Hicr Suresinin 29. Ayeti Kerimesinde “Yaratılışını tamamlayıp onu insan olarak düzenlediğim ve içine kendi ruhumdan üflediğim zaman, ona secde ederek yerlere kapanın” buyuruyor.
Her neyse; Kur’an-ı Kerim de 14 yerde secde ayeti olduğu gibi, Cenab-ı Hakk’ın ‘Bana secde edin’ şeklinde birçok ayet-i kerîmesi var! Hal böyle olunca secdenin ehemmiyeti kelimelerle ifâde olunamaz! Yani kelimelerin, secdenin sınırsız ehemmiyetini anlatmaya kelimeler kifâyet etmediği ya da edemeyeceği gibi, ben bunu hiç ifade edemem! O nedenle, ben sadece Hz. Ömer (r.a)’nin buyurduğu gibi ‘Bizleri secdeye götür(e)meyecek kadar zayıf olan ya da hiç olmayan îmânımız, girmesi o kadar da kolay olmayan Cennete nasıl götürecek?’ diye endişe ederim!
Velhasıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; asgarî ücretle ki, âzamî ücretle de olabilir, bir insan çalıştığı bir kurum, kuruluş veya herhangi bir işyerine günde en az 8 saatini ayırırken ve canhıraş bir şekilde çalışırken; kendisini Yaratan ve dünyayı-dünya nimetlerini emrine âmâde kılan Yüce Rabbine günde bir(kaç) saatini ayırmaması, ibâdet ve taatte bulunmaması en hafif tabirle vefasızlık, sevgisizlik ve saygısızlık olur! Ve bunun bedeli de ağır olur!’ diyor, herkese ‘secdeli’ saygılar sunuyorum.
ÇOK SECDE ETMEYE BAK! ZÎRA SENİN İÇİN
YAPTIĞIN HER SECDE KARŞILIĞINDA ALLAH
(C.C) SENİ BİR DERECE YÜKSELTİR VE BİR
HATANI SİLER… KUL SECDE VE İBÂDETLE
YÜCELİR… NEFSE EN AĞIR GELEN ŞEY SECDE
ETMEKTİR. ŞEYTAN DA SECDE EMRİNE KARŞI
ÇIKTIĞI İÇİN EBEDİYYEN LÂNETLENİP
CENNETTEN KOVULMUŞTUR..!
Secde hakkındaki Hadislerden bazıları
CAMİYE GEL CAMİYE
EZAN İLE GELMEZSEN; SALÂ İLE GELİRSİN!
DİK GELMEZSEN; YATAY GELİRSİN.
ELBİSE İLE GELMEZSEN; KEFEN İLE GELİRSİN!
CANLI GELMEZSEN; ÖLÜ GELİRSİN!
ANLA ARTIK! MUTLAKA GELİRSİN.
GEL CAMİYE, CANLI GEL!
YOKSA MEVTÂ GELİRSİN!
Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)