BİR İŞİN İÇİNE ÜÇ ‘’SA’DAN BİRİ GİRERSE O İŞTE MUHAKKAK BİR BİT YENİĞİ OLUR!
Yaşı müsait olanların hatırlayacakları gibi, 28 Şubat 1998 tarihinde gerçekleştirilen Pismodern(!) Darbe’nin sonunda Refah Partisi (RP)’nin kasasında bulunan 896 milyar TL’nin geldiği yer resmen belgelendiği halde, ‘sahte belgelerle’ harcanmış gibi gösterildiği iddia olunarak Partinin o dönemki Genel Başkanı, doğruluk dürüstlük timsâli ve Millî Görüşün millî Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan yargılanmış ve adaletsiz, mesnetsiz ve dayanaksız bir şekilde yapılan yargılama sonunda kendisine 2 yıl 4 ay; 68 ilin başkanına veya yöneticisine de 12 ilâ 14’er ay arasında hapis cezaları verilmişti! Ki, bendeniz 12 Eylül 1980 Askerî Darbesine kadar Erbakan Hocamın Partisi olan Millî Selâmet Partisi (MSP)’nin tam 4 yıl Gençlik Kolları Başkanlığını yapmıştım ama o darbeden sonra kurulan Refah Partisi’ne üye olmadığım gibi, bugüne kadar hiçbir siyasi partiye de üye olmadım ve bundan sonra da olmayı düşünmüyorum… Ancak, aktif gazeteci olmam hasebiyle, genelde tüm partilerle, özelde de Erbakan Hocamın resmî ya da gayri resmî Başkanlığını yaptığı tüm partilerle irtibat kurdum ve görüş alışverişinde bulundum… Ve mâlûm medya kuruluşlarının, ‘’RP’nin Kayıp Trilyon Davası…” diyerek manşetlerden hiç düşürmedikleri, dolayısıyla da Erbakan Hocamın kendisini, yol arkadaşlarını ve Partilerini itibarsızlaştırdıkları dönemi çok iyi hatırlıyor, hiç unutmuyor ve üzülerek anıyorum!
Erbakan Hocamın kendisine, partilerine veya partililerine atılan İftiraların nedenini, niçinini ve nasılını ya da sebebini şöyle izah edebilirim:
Yine yaşı müsait olan ve memleket meseleleriyle az çok ilgilenen hemen herkesin rahatlıkla hatırlayacağı gibi, Anayasa Mahkemesi (AYM) Erbakan Hocamın ve arkadaşlarının kurduğu tüm partileri kapattığı gibi, Partinin tüm paralarına, taşınır ve taşınmaz eşya veya mal varlıklarına el koyma kararı verdiğini ve o günlerde yine böyle bir olumsuzluk bekleyen RP’nin yöneticileri; kendi analarının ak sütü gibi helâl yollardan temin ettikleri paralarına ve kendilerinin resmi belgeli paralarıyla satın aldıkları demirbaş eşyalarına el konulmaması ve biraz da panik yaptıkları için Parti’ye ait olan paraları ‘bir şekilde’ harcanmış gibi gösterdiklerini ‘adım Taceddin gibi biliyor ve daha dün gibi’ hatırlıyorum… Sözü şimdi de CHP Genel Merkezinde görüntüye takılan ve âdetâ ikiz kuleler gibi görüntüler veren TL’ler, Dolar ve Euro’lar konusuna getirmek istiyorum! Ancak CHP Genel Merkezinde olduğu iddia olunan o paralara gelmeden önce, >3 SA<şeklindeki yazımın başlığını açarak yapmak istiyorum:
Birinci ‘sa’nın açılımı kasa, ikinci ‘sa’nın açılımı masa, üçüncü ‘sa’nın açılımı ise nisâ! Ve herkesin mâlumu olduğu üzere ‘kasa’ demek para, ‘masa’ demek makam mevki, ‘nisâ’ da kadın demektir… Ve bir erkeğin bu üç ‘sa’dan birine karşı zaafı varsa orada bir bit yeniği olur. Hele bunlardan 2’si ya da 3’ü varsa o erkek ‘dünyalık’ emellerine ulaşabilmek için her şeyi yapabilir veya her şeyi göze alabilir! Ki, bir zamanlar, Türk Cumhuriyetlerinde görev yapan bir Müftünün “Yaşım 70 ve bir ilin Müftüsüyüm. Bana Kârun’un hazinesini emanet etseler bir kuruşuna dokunmam. Beni bir ekmek fırınının içine kapatsalar ve günlerce aç bıraksalar bir dilim ekmek çalmam. Ama beni bir kadınla baş başa bırakacak olurlarsa onun garantisini veremem…” dediğini hatırlıyorum! Yani insanların nefis taşıdıklarına vurgu yapmak istiyorum:
Sözü şimdi de CHP Genel Merkezinde sayılırken görüntülenen yığın yığın paralara getirmek istiyorum. Ancak buna getirmeden önce bir parantez açarak sevgili okurlarıma ‘bir şeyin şûyunun vukuundan daha beter olduğunu’, ancak ‘Berâet-i zimmetin asıl-esas”, yani ‘kişi suçu ispat edilirse suçlu, borcu ispat edilirse borçlu’ olduğunu ya da ‘kişi suçu ispat edilene kadar suçsuz veya masum!’dur ilkesini sevgili okurlarıma hatırlatmak istiyorum:
Yine herkesin görüp izlediği gibi CHP Genel Merkezindeki bir ‘MASANIN’ üzerini yığın yığın TL, Euro ve Dolar’la dolduran şahısların kim, o paraların miktarını, kimin kime getirdiğini veya kimin kime ve niçin verileceği bilmiyorum… Ki, bunu birkaç CHP yöneticisinden başkasının bileceğini de sanmıyorum… Ancak, ‘iki kişinin bildiği bir şeyin sır olmaktan çıktığını ya da çıkacağını’ da biliyorum! Amma velâkin o paralar hakkındaki rivâyetlerin muhtelif, söylenenlerin de mide bulandırıcı veya kafa karıştırıcı olduğunu düşünüyorum! Ve Erbakan Hocamın partili üyelerinin bağış ya da aidatlarıyla oluşan paraları ‘parti yöneticilerinin zimmetlerine geçirdiği’ suçlamasıyla Partisini kapatan, kendisini ve dava arkadaşlarını hapseden ve halkın gözünden gönlünden düşüren tüm etkili ve yetkililerin; CHP Merkezindeki bu meçhul ve meşhur para alışverişi hakkında ne yapacaklarını hemen herkes gibi ben de merak ediyorum! Ve bu konuda son olarak “Görelim savcı veya hâkimler neyler, neylerse güzel eylerler!’’ diyor, herkese ‘âdil’ saygılar sunuyorum.
ŞÜPHELİ ŞEYLERİ BIRAK, ŞÜPHE VERMEYEN
ŞEYLERE YÖNEL! ZÎRA DOĞRULUK GÖNÜLE
HUZUR, YALAN İSE KUŞKU VE HUZURSUZLUK
VERİR! Hz. Muhammed (sav)
GÜVEN YÜRÜTÜR, ŞÜPHE ÇÜRÜTÜR! Hâfız
AŞK MESÂFE YÜZÜNDEN ÖLMEZ, ŞÜPHE
YÜZÜNDEN ÖLÜR..! Elif Şafak
DALINDAN ŞÜPHE ETTİĞİN AĞACIN
GÖLGESİNDE SOLUKLANMA!.. Paulo Coelho
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)