İlgilenenlerin bilecekleri gibi, geçtiğimiz yıl 180 bin 954 evli çift boşanmış ve boşanmaların yüzde 37,7’lik bölümü evliliğin ilk 5 ayında gerçekleşmiş… Yani bîkârlar 5 ay önce büyük bir özenle, seçerek, olabildiğince severek sayarak ve büyük ölçüde de güvenerek evlendikleri, dolayısıyla da iltifatlar yağdırdıkları eşlerini 5 ay sonra sevmemeye, hattâ nefret etmeye başlamış olmalılar ki, nikâh akitlerini bozmuşlar!
Daha doğrusu dînî nikâhlı olup olmadıkları belli olmayan ve ‘imam nikâlı’ olarak dillendirilenler ve boşananlar-ayrılanlar hâriç; resmen evli olan çiftler, bazen zorunlu nedenlerden, bazen de sudan bahanelerden dolayı, Cenab-ı Hakk’ın ‘en sevmediği helâl ya da mubah’ olarak gördüğü boşanma işlemini gerçekleştirmişler!
Bu konuların en yakın takipçisi veya ilgilisi, hattâ tek yetkilisi olan Adalet Bakanlığı da, gerçekleştirdiği bir sempozyum da aile hukuku konusunu yeniden masaya yatırmış ve başta boşanma olmak üzere, nafaka ve tazminat dâvalarını yeniden ele almış.
Sempozyum hakkında bilgi veren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, düzenledikleri sempozyumun aile hukuku konusunu yeniden masaya yatırdıklarını belitmiş ve o sempozyum da başta nafaka konusu olmak üzere tüm mağduriyetleri görüştüklerini söylemişti. Bakan Tunç, “Adalet Bakanlığı olarak daha öncede bizim bu konuda hazırlıklarımız, taslak çalışmalarımız olmuştu. Tüm bunları bir raya getirilip tekrar değerlendirdik ki; MHP’in de bu konuda kamuoyuyla paylaştığı 100 maddelik bir önerisi vardı. Tüm bunlar tartışıldı. Uzlaşmaya yönelik tutumları görüştük…” demişti.
Bakanlığın o taslağı nedir ne değildir veya ne âlemdedir bilmiyorum ama boşanmaların genelde sudan bahanelerle, özelde de özel veya haklı bahanelerle devam ettiğini ve böyle giderse devam de edeceğini üzülerek tahmin edebiliyorum!
Nedenine, niçinine gelince, onu da kendimce ve şu şekilde izah edebilirim:
Şöyle ki; birçok bakanlığın gerçekleştirdiği çalıştay türü çalışmalar formaliteden öteye geçmediği gibi; Adalet Bakanlığının gerçekleştirdiği o sempozyum da tartıştığı konular konusunda da bir mesafe kat edildiğini görmüyor, duymuyor ve bilmiyorum. Ancak, birinci paragrafımda da belirttiğim gibi, geçtiğimiz yıl Ülkemiz de 200 bine yakın evli çift boşanmış ve boşanmaların 3’te biri evliliğin ilk 5 ayında gerçekleşmiş. Yani, eşler birbirlerinden 5 ay gibi kısa bir sürede nefret etmiş ya da kırılmış dökülmüş, dolaysıyla da boşanmalar gerçekleşmiş… O nedenle ben boşanma nedenlerinden bazılarını siz sevgili okurlarıma hatırlatmak, daha sonra da kendi görüş ve düşüncelerime geçmek istiyorum:
Eşler arası aldatma, birbirlerini aşağılama, küçük düşürme, başkalarıyla kıyaslama, hırsızlık yapma, sadakatsizlikle, iktidarsızlıkla suçlama, cinsel yetersizliği açıklama, doğal ve helâl olmayan yollarla cinsel ilişki kurma, hattâ eşinden sıkıldığını beyan etme, baskıcı davranma, eş doğum yapanken ilgilenmeme, evi sık terk etme, eve icra getirme, borçları ödememe, istenmeyen kişilerle arkadaşlık etme, evlilik dışı çocuk yapma, eşinin ailesiyle kendi ailesini kıyaslama ve bunu sık sık yapma, eşinden yapamayacağı şeyleri isteme, zorlama ve kendisinden alma gücü olmayan şeyleri isteme, eşi resmî makamlara ve konu komşu ve 3. kişilere şikâyet etme ve diğerleri…
Her neyse, bugünkü güncel ve güncel olduğu kadar sık sık görülen boşanma davalarını bir hikâye ile özetlemek istiyorum:
Kocasından bir şekilde boşanmak isteyen bir kadın, kocasından kendisini boşaması için bir arkadaşına gider ve kendisinden şöyle bir tavsiye alır: ‘Bugünkü yemeğine olabildiğince fazla tuzlu yap! Kocan o sebeple seni döver veya söver…’ der. Kadın arkadaşının dediğini aynen uygular ama kocası o yemeği yer ve kızmadığı gibi tam tersine karısına teşekkür eder! Kadın ertesi günde yemeğe hiç tuz koymaz, adam da bu sefer karısına ‘eline sağlık hanım! Dünkü yemek biraz tuzluydu, bu günkü yemeğine hiç tuz koymayarak dünkü tuzlu yemeğin telâfisini yapmışsın…’ diyerek yine teşekkür eder! Birinci ve ikinci uygulamadan bir netice alamayan kadın durumu tekrar o arkadaşına giderek anlatır ve o arkadaşı da O’na, ‘Kocanın, eviniz de çok sevdiği veya kullandığı özel bir eşyası varsa, bu sefer de onu onur kır…” der! Arkadaşından aldığı 3. Tavsiyeyi de aynen uygulayan kadın, kocasının tuvalette kullandığı su ibriğini kırar… Akşam eve gelen ve yıllardır kullandığı tuvalet kabının kırıldığını gören adam karısını yanına çağırarak teşekkür etmediği gibi tam tersine çok öfkelenir ve “İşte seni şimdi boşayacağım-boşadım! Çünkü sen benim’ avret mahallimi’ bir başka ibriğe-kaba daha göstereceksin!’ der ve karısını oracıkta boşar!
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; maddî ya da mânevî bir sebepten dolayı ve eşinin herhangi bir hastalığını bile bile evlilik yapmış olan eşlerin durumları ayrı... Ama taraflardan birinin evlendikten sonra herhangi bir hastalığına yakalanması ve buna benzer nedenler boşanma sebebi olmamalı! Ancak, eskiden var olan ya da sonradan oluşan bir akıl hastalığı boşanma nedeni sayılmalı! Yani eşlerden birinin (evlendikten sonra) herhangi bir hastalığa yakalanmasıyla akıl sağlığının bozulmasıyla kıyaslanmamalı ve akıl sağlığı bozuk olan ya da sonradan bozulan eşlerden birinin boşanması hem kolay olmalı hem de kısa sürmeli. Çünkü neslin devamı düşünülmeli ve evli çiftlerin mutlulukları unutulmamalı!
Ayrıca, boşanan eşlerin tazminatları yıllarca değil, mâkul bir süre sonra sona ermeli!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
ÖNEMLİ BİR NEDEN (ZARÛRET) OLMAKSIZIN
KOCASINDAN BOŞANMAK İSTEYEN KADINA
CENNET KOKUSU HARAM OLUR!.. KADINI
KOCASINA KARŞI KIŞKIRTAN BİZDEN DEĞİLDİR!..
MÛ’MİN, MÛ’MİN OLAN HANIMINA KARŞI KÖTÜ
DUYGULAR BESLEMESİN; ÇÜNKÜ ONUN BAZI
HUYLARINDAN HOŞLANMASA DA DİĞER
HUYLARINDAN HOŞLANABİLİR!! 3 ayrı Hadis
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)