Daha yazımın başında, ben her mesleğin edinilmesinin de, icrasının zor olduğunu, ancak bazı mesleklerin, mesela hekimlik, hakim ve savcılık, avukatlık ve mühendislik gibi mesleklerin edinilmesinin de icrasının da zor olduğunu ifade etmek istiyorum… Ve bu vesileyle, Çanakkale Savaşında yaralanan askerleri muayene ve tedavi etmekte olan bir hekimin-doktorun, yaralı askerler arasında bulunan ve orada şehid olan oğlunun cesedine sarılarak “Sıra veya hak senin değildi, onun için diğer yaralıları bırakıp senin yanına gelemedim. O nedenle hakkı helal et oğlum…’ diyerek hüngür hüngür ağladığını hatırlatmak istiyorum!
Burada bir parantez açarak kardeş, evlat ve torunlarımızın arasında henüz bir doktorumuzun, avukat, hakim ve savcımızın olmadığını, ama 6 torunumuzdan en büyük olanının Kimya Mühendisi olduğunu ve İstanbul’daki ünlü ve büyük bir ilaç fabrikasında (650 mühendis arasından seçilerek-tercih edilerek) işe alındığını; diğerinin de yine İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği okuduğunu, diğer 4 torunumuzdan en küçük olanının ilkokul, diğerlerinin ise henüz orta okul ve lise öğrencisi olduklarını, onlardan birinin ikisinin de bu saygın mesleklerden birinin erbabı olmasını istediğimi hatırlatmak istiyorum. Ve bu kadar mukaddimeden sonra sözü önce Hatay’daki bir doktorumuza-hekimimize, sonra da mesleğinde zirve yapmış olan bir mühendis hemşerimize getirmek istiyorum:
Geçtiğimiz yıl meydana gelen ve ‘asrın felâketi’ olarak nitelendirilen deprem de birçok insanımızın kendisi, uzak yakın akrabası ve konu komşusu göçük altında kalıp vefat ettiği gibi; Antakya İlçesi Narlıca Mahallesinde ve Sönmez ailesinin 4 katlı apartmanı da yıkılmıştı. Ve bu yıkılma sonunda Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Sıtkı Sönmez’in Melike Gül ve Şeyma Nur adlı ikiz kızları vefat etmiş, 19 yaşındaki oğlu Zarif de yaralı olarak enkaz altından çıkarılmış! Ama 15 günlük bir tedaviye rağmen O’da vefat etmiş. Ancak onca acısına ağrısına rağmen görevinin başına dönen Doktor baba Sıtkı Sönmez yaşadıkların unutmaya çalışmış ve başarılı da olmuş…
Anadolu Ajansı’na (AA) konuşan Dr. Sönmez “41 saat enkaz içinde kaldım. Yaklaşık 7-8 saat içinde bana ulaşıldı. Yeğenim ulaşmıştı bana. İlk talimatım da ulaşabildiğim idareci arkadaşlara hastaneye gitmeleri oldu. Ardından da önce çocuklarımı kurtarın, bütün talimatım bu oldu. 41 saatin ardından enkazın altından çıkarıldım ve gözlerimi hastane de açtım. Göğsüm de kot kırığım vardı. 10-15 günlük süre içeresinde iyileşti ve ben de görevimin başına döndüm…” demiş. Acısını içine gömen ve bu sayede güç aldığını hatırlatan Dr. Sıtkı Sönmez, “Bu sayede insanlara hizmet edebiliyordum. Yani ben işimle meşgul olarak bir şeyler üretirken kendimi de tedavi ettim(!) Çok şükür elimizden geldiği kadar maksimum olarak ta gereğini yaptığımı düşünüyorum…” demiş. Dr. Sönmez, “Depremlerin etkisini anlamak isteyenlerin buraları görmeleri gerekiyor. Burayı gelip gördüğünüz zaman depremin ne kadar yıkıcı bir etkisinin olduğunu anlıyoruz…”
Hâsılı, 3 çocuğunu deprem de kaybeden Doktor Sıtkı Sönmez, kaderine küsmemiş, yıkılmamış ve hastalarını tedavi ederken kendisini de tedavi etmiş… O nedenle ben bu saygıdeğer, cefakâr ve vefakâr doktorumuzun acılarını paylaşıyor, kendisine, ailesine ve sevenlerine hayırlı uğurlu uzun ömür diliyor, sözü şimdi de Burdur’umuzun yetiştirdiği teknisyenlerden biri olan Elektrik Elektronik yüksek mühendislerden ve eski(mez) dostlarımdan biri olan Sadık Çelikel’e getirmek istiyorum:
Yaşı müsait olan hemşerilerimin bilecekleri ya da hatırlayacakları gibi, küçük esnaf bir babanın ve mütedeyyin bir ailenin ikiz oğullarından biri olan (diğer ikizi de subay idi) ve bir dönem Burdur Organize Sanayi Bölgesinde Sulama Sistemleri damlama Boru üretimi yapan yabancı bir Fabrikanın Müdürlüğünü yapan Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Sadık Çelikel; yeni öğrendim ki bundan bir müddet önce Gaziantep’e gitmiş ve kendisinin Başmühendisliğini, Pragon Enerji’nin de yükleniciliğini yaptığı Gaziantep Üniversitesi’nin Güneş Enerji Santralini yapmış ve Üniversiteye teslim etmiş. Yani, hemşerimiz ve benim eski(mez) dostlarımdan biri ve Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi olan Sadık Çelikel kardeşim; Türkiye’nin üniversiteler ölçeğindeki en büyük (300 dönüm) Güneş Enerji Santralinde ve yılda 50 milyon kilovatsaat enerji üretecek, dolayısıyla da 3 bin 300 dönüm çam ormanının yok ettiği karbon emisyonuna karşılık gelen emisyonu önleyecek olan bir santrali îmal etmiş ve Gaziantep Üniversitesine teslim etmiş. O nedenle ben Sadık Bey’i bu başarısından dolayı yürekten kutluyor, en kısa sürede Burdur’a dönmesini istiyor ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde de (MAKÜ) benzer çalışmalara katkı sağlamasını diliyorum…
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; böyle büyük ve çok önemli bir santrali Gaziantep Üniversitesine kazandıran Sadık Bey’i gönülden kutluyor ve ilk fırsatta Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ile de, Burdur Ticaret ve Sanayi Odası ile de temasa geçmesini diliyorum… Ki, MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar’ın da Sadık Bey ile temasa geçtiğini duyuyorum. Ve ben de eski(mez) bir dostu, dava ve yol arkadaşı olarak Sadık Bey Kardeşimin Gaziantep Üniversitesi’ne kazandırdığı altın değerindeki bir santralin benzerini, hattâ daha büyük ve daha gelişmiş olanını Mehmet Akif Ersoy Üniversitemize, dolayısıyla da İlimize kazandırmasını diliyor, herkese saygılar sunuyorum.
BİLİM VE SANAT İLGİ GÖRMEDİ YERDE DURMAZ
İbn-i Sînâ
BECERİLER YAYGINDIR. YETENEK İSE NÂDİR!
GİZLİ YETENEK HİÇBİR İŞE YARAMAZ… Nero
YETENEK, BİR GEN KAZASI VE SORUMLULUKTUR!
Alan Rickman
EN BÜYÜK YETENEKLER GENELDE GÖZDEN UZAKTIR
Plautus
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)