Bazı TV yorumcularının ve gazete yazarlarının (arada bir) yaptıkları gibi, Cumhuriyet Gazetesi’nin (kadrolu) yazarlarından biri olan Özdemir İnce de Gazetesinin 17 Mart tarihli köşesinde Diyânet İşleri Başkanlığı’na bağlı olan, dîne-diyânete hizmet eden ve işin uzmanlarından oluşan ‘Din İşleri Yüksek Kurulu’nu ‘altın mâdeni’ olarak nitelemiş ve kendi deyimiyle bu ‘altın’ heyetin, değil içilmesinin; üretilmesinin, alınıp satılmasının, taşınmasının.. bile haram olduğu şarap hakkında verdiği fetvayı müstehzi bir şekilde eleştirmiş. Dolayısıyla da uzman doktorların-hekimlerin dahî ‘insan sağlığına zararlı’ dedikleri bir içkiyi-şarabı savunmuş, yani İnce, harama ‘helâl’ demiş!
Mâlûm olduğu üzere haram olan bir şeyi yiyip içmek ve bunların kullanmak günâhtır! Ancak bunlara ‘helâl’ demek veya alay etmek insanı dinden îmandan çıkarır ve bunu diyen dediğinden pişman olması ve tecdid-i âmân yapması, yani îman tazelemesi gerekir! Değilse inkârcılardan sayılır ve inkârcıların akibetleri de mâlûmdur..!
17 Mart tarihli ve (ŞARAP MECLİSİ NASIL KURULUR?) başlıklı yazısında Özdemir İnce şunları söylemiş:
“Millet Din ‘İşleri Yüksek Kurulu’ diye bir altın madeni buldu, meslek erbabı yaptığı işten kazancının helal olup olmadığını soruyor. Bu kez, bir Diyanet TV seyircisi alkol işinde çalışanların vaziyetinin durumunu soruyor: Meğer Hz. Muhammed alkol cenabetine bulaşan herkesi lanetliyormuş.
Bu gibi durumlarda kullanılacak zula da hazır yazılar vardır. Yazı şanlı padişah, sadrazam, vezir ve ekâbir tayfasının bu zıkkımdan uzak durmadığını, ‘işret sofrası’nın bir töresi olduğunu gösteriyor. Sofraya buyurun:
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) liselerde yeni okutulacak ‘adabımuaşeret’ dersi için kitap hazırlayan öğretmenlere uyarıda bulunmuş. Ders programının işlevsel uygulaması izin öğretmenlerin dikkat etmese gereken hususları sıralayan bakanlık öğrencilerin milli ve manevi değerleri kavramaları için kitap yazım sürecinde Kuran ve hadislere yer verilmesini istemiş.
Sadece Kuran ve hadislerle olmaz, bence Osmanlı dünyası kültürü bu konuda çok zengindir. Örneğin ve mesela, Nizamülmülk’ün Siyasetname’si, İlyasoğlu Mercimek Ahmet’in Kâbusnamesi, Gelibolulu Ali’nin görgü ve Toplum Üzerine Ziyafet Sofraları (Mevaidü’nnefais fi kavâid’il mecalis) gibi nice ata yadigârı var!...
Bu konu da hem İstanbul hemi de köy kitaplığım da mebzul miktarda kitap bulunmaktadır. Eğer Maarif Vekâleti benden yardım isterse derhal yaparım. Nizamülmülk’ün Siyasetnamesi’nin otuzuncu faslını aktararak ilk katkıda bulunacağım…”
Bildiğim kadarıyla Diyânet İşleri Başkanlığı’nın bünyesinde ve dînî ilimlerde temayüz etmiş 16 kişiden oluşan Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri; Başkanlığın üst düzey yöneticilerinden, İlâhiyat ve İslâmî İlimler Fakültelerinin Dekanları ile 81 il müftüsünün de aralarında yer aldığı ‘Aday Tespit Kurulu’ tarafından ve 5 yıllığına seçiliyorlar… Yani sahasında uzmanlaşmış, kendisini kabul ettirmiş, dolayısıyla da rüştünü ispatlamış kişilerden oluşan saygın bir kurumu; kendi beyanıyla bir Türk düşmanı (bence de sadece Türk değil, aynı zaman da bir İslâm düşmanı) tarafından ve bundan yaklaşık bin yıl önce yazılmış olan bir kitabın yalanları, yanlışları, hezeyanları, daha da beteri inkârları ile karşılaştırıyor ve sahasında otorite olan bir kurumun âyet ve hadisler ışığında verdiği kâtî bir fetvayı yerden yere vuruyor… Daha da ileri gidiyor ve “Bu iş Kur’an ve Hadislerle olmaz…” diye fetva da veriyor! O nedenle ben ‘Sayın Yazar Fransızca Hocası ya da öğretmeni olacağına biraz daha okuyup ormancı olsa daha iyi imiş ama olmamış-olamamış!’ diyorum…
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; ay, içinde kendisinin bulunmadığı bin aydan daha hayırlı bir geceyi, Kadir Gecesini barındıran mübarek bir Ramazan, Kur’an ve Sünnet ayı… O nedenle insanların genelde her zaman, özelde de bu ay ve bu günlerde ya hayır söylemeleri ya da susmamaları gerekirken; haramlığı âyet ve hadislerle sâbit, yani haramlığı naslarla kesin olan bir alkolü içeceğe-şaraba ‘helâl’ diyerek inkârlarını ikrar etmelerini ve bunu da basın yayın yoluyla îlân etmelerini bir türlü anlamıyorum… Ve o zavallılara dilimden, ‘Allah (c.c) sizlere ve sizin gibilere hidâyet versin ve tövbe-i istiğfar nasip etsin!’ demekten başka bir şey gelmiyor!’ diyor, herkese ‘helâlinden’ saygılar sunuyorum.
EY İMAN EDENLER! İÇKİ, KUMAR, TAPINAK VE
PUTLARA KURBAN KESMEK İÇİN DİKİLEN TAŞLAR,
FAL VE ŞANS OKLARI ŞEYTAN İŞİ BİRER PİSLİKTİR.
BUNLARDAN KAÇININIZ Kİ KURTULUŞA ERESİNİZ!..
Mâide Suresi, ayet 90
ALKOL İÇEREN TÜM İÇECEKLER HARAMDIR Ve ÇOĞU
SARHOŞLUK VEREN ŞEYLERİN AZI DA HARAMDIR!..
Hadis-i Şerif
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)