Sevinsek mi üzülsek mi bilemiyorum ama daha ‘dün’ denecek kadar kısa bir süre önce, ‘geldi geliyor mübarek aylardan Receb ile Şaban’ derken, bu yılın ve mübârek ayların sonuncusu, 11 ayın sultanı ve içinde kendisinin bulunmadığı bin aydan daha hayırlı olan leyle-i Kadir Gecesi’ni barındıran mübârek Ramazan Ayının da sonlarına yaklaştığımızı biliyorum… Yani her sağlıklı, yetişkin veya mükellef Müslüman’a (ramazana münhâsır-ekstradan) farz, vâcip ve sünnet olan ibâdetlerimizin sonlanmasına sayılı günler kaldı… O nedenle ben daha yazımın başında, Cenab-ı Hakk’tan bizleri daha nice nice ve daha iyi güzel zaman ve mekânlarda ve ‘sağ salim bir şekilde’ buluşturmasını ve biz mücrimlerin lâyıkıyla bayram yapmasına izin vermesini niyaz ediyorum… Şimdi de konuma girmek istiyorum:
Biz inananlar genelde her zaman, özelde de ramazan ayında olduğu gibi, bu ayda evlerimizi yerlerimizi, bedenlerimizi câmilerimizi, mescidlerimizi, mâbetlerimizi ramazan-ı şerife hazırladık elhamdülillah. Ve biz Müslümanlar bütün bunlarla birlikte kalplerimizi, gözlerimizi gönüllerimizi ve ruhlarımızı da oruç tutturmaya çalıştık, bundan sonra da çalışacağız inşaAllah! Ancak bundan bir müddet önce Doğu Anadolu’muzu yerle yeksân eden deprem ve sel gibi tabii âfetler insanımızın tamamını derinden üzdü! Yani ardı ardına gelen âfetler de insanlar uzak yakın akraba, eş ve dostlarını, ev ve işyerlerini kaybederlerken, bizlerde buralarda o insanların dertleriyle dertlendik ve onların maddî mânevî yaralarını sarmak, ağrı ve acılarını hafifletmek için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz inşaAllah. Çünkü biz Müslümanlar, ülkemizin, hattâ dünyamızın neresinde olursa olsun, ister Müslim olsun ister gayri Müslim, tüm mazlum ve mağdur insanların dertleriyle dertlenir, onların ağrı ve acılarını asgarî seviye indirmek için elimizden geleni yaparız. Yani biz inanan insanlar genelde tüm mazlum ve mağdur insanlarla, özelde de Müslümanlarla tek bir vücut gibiyiz… O nedenle, bir insanın herhangi bir âzasının-uzvunun yarası veya acısı, tüm bedeni etkilediği gibi, diğer insanların yaraları da bizleri etkiler veya etkilemesi gerekir!
BİZİM İNANCIMIZ DA YILGINLIK VE ÜMİTSİZLİK YOKTUR!
Her inananın bileceği, bilmesi gerektiği gibi, biz Müslümanlar başımıza gelen maddî mânevî, semâvî-arzi ya da ârizi âfet ve felâketlere, kaza ve belâlara, salgın ve öldürücü hastalıklara, bakteri, virüs ve benzer mikroplara karşı az da olsa bir takım tedbirler alıyor, çözüm yolları arıyor, yöntemler geliştiriyor, bazı îcatlar yapıyor, elimizden gelen bütün maddî ve fizîkî tedbirleri alıyoruz ki, almamız da gerekir. Ancak bunlarla birlikte mânevî tedbirleri almada yetersiz kalıyor veya isteksiz davranıyoruz… Ve bu durumun bilincinde olan Diyanet İşleri Başkanlığı, geçtiğimiz aylarda binlerce insanımızı öldüren, yaralayan, evlerini yerlerini yerle yeksân eden deprem ve sel illetinden etkilenen insanlar için, bu yılki ramazan ayının temasını, “RAMAZAN VE DAYANIŞMA” olarak belirlemiş ve doğru da yapmış. Çünkü bundan 3 yıl kadar önce küçücük bir koronavirüs genelde dünyayı, özelde de Ülkemizi teslim alırken, bu yıl yaşadığımız tabii âfetler de bize her zamankinden daha fazla dayanışmaya, kaynaşmaya, yardımlaşmaya ve duaya ihtiyacımız olduğunu hatırlattı… Ve sonlarına yaklaştığımız ramazan ayı da bizim için büyük bir fırsat olmalı, kimse ye’se kapılmamalı, ümitsizliğe düşmemeli! Ancak inşaAllah öyle olmaz ama her mû’min bu yılki Ramazan-ı Şerifi, son ramazanıymış gibi değerlendirilmeli; meselâ, geçen yıl ki ramazan ayını oruçlu veya oruçsuz bir şekilde ve gülerek eğlenerek geçirdiğimiz birçok uzak yakın akrabamızın, konu komşumuzun veya tanışımızın bu yılki ramazan ayında aramızda olmadığını, bir dahaki Ramazan ayına bizim de ulaşamayabileceğimizi unutmamalıyız!
ORUÇ SOKAK VE CADDELERİMİZDE DEĞİL, CÂMİ
VE BENZER MEKÂNLARDA KENDİNİ GÖSTERİYOR
Konu ile alâkalı hem her yazım da vurgulamaya çalıştığım gibi, genelde ülke insanımızın, özelde de Burdurlumuzun yüzde 98-99’u Müslüman ve ramazan orucu her mükellef ve sağlıklı Müslüman’a farz! Amma velâkin, sokak ve caddelere şöööyle bir bakıldığı zaman ay oruç ayı gibi değil, normal aylardan bir aymış gibi gözüküyor maalesef. Çünkü son derece sağlıklı gözüken insanlar ve bilhassa genç kadın ve kızlar oruç tutmadıkları gibi, açıktan yiyip içip oruca veya oruçlulara saygı da göstermiyorlar! Ve bunu da ‘Allah’ın (c.c) bildiğini niye kuldan salkıyalım!?” mantığına ya da mantıksızlığına dayandırarak yapıyorlar… Yani sadece Allah’ın ve kendilerinin bildiği birçok günâhı açıktan işle(ye)meyen, gizleyen insanlar, söz konusu oruç ibâdeti olduğu zaman açıktan yiyip içmekten, dolayısıyla da günâhlarını açık etmekten-şâhitlendirmekten çekinmiyorlar! Çünkü onlar perde arkasında işlenen bazı günahlara bir perde de Allah’ın çekme ihtimali olduğunu bilmiyor, düşünmüyor ya da inanmıyorlar!..
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; gayri Müslimlere bir diyeceğim olmaz-olamaz; ancak günümüzde bazı Müslümanlar ‘kilo vermek için’ yıl boyunca yemesini içmesini asgarî düzeye indirirlerken ve beden sağlıklarını korumak için perhiz ve en ağır sporları yaparlarken, sıra oruç ve namaz ibâdetine gelince ya hasta oluyorlar ya da yapmamak için çeşitli, hattâ sudan bahaneler uyduruyorlar! O nedenle ben ‘oruç tutarak ve namaz kılarak hem madden, nem de mânen korunalım!’ diyor, herkese ‘oruçlu, namazlı niyazlı’ saygılar, ‘ibêdetli’ sevgiler sunuyorum.
MÛ’MİN ÖLDÜĞÜ ZAMAN, NAMAZINI BAŞUCUNDA
ZEKÂTINI SAĞINDA, ORUCUNU DA SOLUNDA BULUR!..
Ve ALLAH (c.c) ORUCU ZENGİN İLE FAKİRİ
‘EŞİT OLSUNLAR’ DİYE FARZ KILDI!..
ORUÇ, CEHENNEM ATEŞİNDEN KORUYAN BİR SİPERDİR! Ve
ORUÇ SIHHATTİR! O NEDENLE ORUÇ TUTUN SIHHAT BULUN!..
İNSANLAR EN HAYIRLISI, İNSANLARA FAYDALI OLANDIR;
Hz. Muhammed (sav)
ULU HAKAN’IM-YÜCE YARADAN’IM!
BİZE DUANIN DA, SEVGİNİN DE, EŞİN DE
İŞİN DE, ÖMRÜN VE ÖLÜMÜN DE
KISACA HERŞEYİN HAYIRLISINI VER!
(c.c)(âmin-âmin-âmin, ecmain)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Ben sizi kesin hoş bulurum, siz de beni hoş görürsünüz İnşaallah!!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)