Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in verilerine göre Ülkemiz de doğurganlık oranı her geçen gün biraz daha azalıyor ve dramatik bir şekilde düşüyor, hattâ durma noktasına geliyormuş!
2001’de yılda 2,38 olan doğurganlık hızı, 2023’te hızlı bir şekilde azalmasıyla 1,51 çocuğa düşmüş. Nüfusun kendini ikâme seviyesi 2,1 çocuk. Yani doğurganlık hızımız 2,1 çocuk olduğunda nüfus kendini yeniliyor. Bu oran düştüğünde ise artış hızımızı kesiyormuş. Yani günümüz ve ülkemiz de doğurganlık durma noktasına gelmiş! O nedenle ben bu konu da devlet destekli, yani evlenmeyi ve çocuk yapmayı teşvik edici adımların atılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü evlenmelerin mâliyetleri astronomik şekilde yükseliyor ve bir düğünün mâliyetinin 500-600 bin TL’yi geçtiği belirtiliyor…
Yıllık nüfus artış hızı, iki sayım tarihi arasındaki dönemde her bir nüfus için yıllık artan nüfusu gösteriyor. Bu hızın sıfırın altında olması, nüfusun düştüğüne işaret ediyor. 2023’te nüfus artışı hızı binde 1,1 gerçekleşmiş. Bu oranda ülkemiz de 2001’den bu tarafa en düşük artış hızı olmuş.
2020 de binde 5,5
2021 de binde 12, 7
2022 de binde 7, 7
Yıllık nüfus artış hızı pandemi salgınının dünyaya ve ülkemize hâkim olduğu 2020’de binde 5,4’e kadar düşmüştü. Ve bu oran son 20 yılın en düşük oranı olduğu belirtilmişti! 2023 yılındaki düşüşün ise daha da kötüleştiği, dolayısıyla da ESOS-alarm vermeye başladığı belirtiliyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan da doğurganlık oranının geldiği durumdan şikayetçi olurken, bu durumu bir felâket olarak niteliyor-nitelendiriyor! Bence de öyle. Yani, doğurganlık oranı böyle giderse kısa süre sonra nüfusumuzun kahır ekseriyeti yaşlılardan oluşur, dolayısıyla da üretim durur, toplumun büyük bir kısmı tüketici hâle gelir!
Tamam, evlenmek bir sünnet, yani nikâhlanmak Peygamber Efendimizin sünnetlerinden-âdetlerinden, kuvvetli tavsiyelerinden, hattâ emirlerinden biri… Ancak günümüz de insanlar değil sünnetlere, farzlara vaciplere bile uymuyor-uyamıyor… Dolayısıyla da evlenmeler azaldığı ve zorlaştığı-zorlaştırıldığı gibi, boşanmalar kolaylaşıyor, ayrılmalar sıradan hâle geliyor-getiriliyor maalesef…
Hâsılı; boşanmalar, ayrılmalar gayrılmalar evliliğe göre taşıdığı olumsuzlukların baskın olmasından kaynaklanabilir! Ancak, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) bir Hadis-i şeriflerinde mealen “Boşanma Cenab-ı Allah’ın en hoşlanmadığı helâllerden biridir! Ve bir boşanma anında arşı âlâ titrer!” buyuruyor… Amma velâkin, günümüzde görücü usulüyle evlenenlerin sayıları ‘yok’ denecek azaldı. Çünkü gençler ya okulda ya kafede, yolda yolakta ya da herhangi bir yerde tanışıyorlar ve bazen günlerce bazen de aylarca hattâ yıllarca karı koca gibi yaşıyorlar, sonra da darmadağın olup gidiyorlar… Çünkü, kız istemeler yok, söz kesmeleri, nişan, nikâh ve düğün merasimleri de ne dînimize imanımıza ne de millî veya yerli gelenek ve göreneklerimize uyuyor…
Kısacası ve açıkçası; çok azı hâriç, gününüzde nişanlanmalar, nikâhlanmalar veya evlenmeler ve boşanmalar da hem kolaylaştı hem de gayriislâmîleşti… O nedenle insanın günümüzde gençleri veya bekârları ‘evlenin’ demeye dili varmıyor! Ancak yine de bîkârların yüzde bir oranında bile olsa evlenmelerini-nikâhlanmalarını sağlamak insana ‘belki yine yüzde bir oranında bile olsa yarar sağlayabilir, sevap kazandırabilir!’ diye düşündüğüm için, ben yine de sözüm geçen bîkârlara ‘evlenin ve çok mecbur olmayınca da boşanmayın!’ demek istiyorum…
Hâsılı kelâm, hülâsâ-i netice; evlenmek-nikâhlanmak ve olabildiğince çocuk yapmak bir peygamber tavsiyesi, dolayısıyla âdetidir-sünnetidir… Ancak bütün bunları yaparken helâl ve haram kurallarına uymak gerekir. Çünkü bunlar bir olan Allah (c.c) emridir, dolayısıyla da farzdır… O nedenle, evlenirken de, evlendikten sonra da Allah’ın emir ve yasaklarına uymaktır-uymaya çalışmaktır… Ve çok tabiidir ki, çocuk yapmak, hattâ çocuk sayısını artırarak Peygamber Efendimizi ahirette bizim çokluğumuzla övünecek hâle getirmektir…
Her neyse; konu karışık. Yani bekarlar evlenseler bir türlü, evlenmeseler iki türlü olduğu gibi çocuk yapsalar da yapmasalar da sıkıntılı… O nedenle ben kendi yorumumu bırakıyor, sözü aşağıda iktibas edeceğim Hadisi Şeriflere bırakıyor, herkese saygılar sunuyorum.
KİM EVLENİRSE İMANININ YARISINI
TAMAMLAMIŞ OLUR…
KADIN ŞU DÖRT ŞEYİ İÇİN NİKÂHLANIR.
MALI, NESEBİ, GÜZELLİĞİ VE DİNDARLIĞI.
SEN DİNDAR OLANI SEÇ Kİ HAYIR VE
BEREKET GÖRESİN…
NİKÂH BENİM SÜNNETİMDİR… KİM BENİM
SÜNNETİMLE AMEL ETMEZSE BENDEN DEĞİLDİR...
NİKÂHIN HAYIRLISI KÜLFETSİZ OLANIDIR…
EVLENİN, ÇOĞALIN! ÇÜNKÜ BEN (KIYÂMET GÜNÜNDE)
DİĞER ÜMMETLERE KARŞI SİZİN ÇOKLUĞUNUZLA
İFTİHAR EDECEĞİM… ŞU ÜÇ ŞEYİ GECİKTİRMEYİN!
VAKTİ GELİNCE NAMAZI, HAZIR OLUNCA CENAZEYİ
VE DENK BİRİNİ BULUNCA KİŞİLERİ EVLENDİRMEYİ:
Hz. Muhammed (sav)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)