Ülkemizdeki durumunu çok iyi bilmiyorum ama Dünyanın bazı bölgelerinde 18 Aralık târihi “Göçmenler Günü”, “Dünya Arapça Günü”, 20 Aralık tarihi de “Uluslararası İnsânî Dayanışma Günü” olarak kutlanıyor… O nedenle ben ‘bu türden olan’ hemen her gün, hafta veya ay gibi adları var kendileri yok olan gün, hafta ve ayları yine de, nezâketen de olsa kutlamak istiyorum… Şimdi de bu sembolik-formalite 3 gün hakkındaki görüş ve düşüncelerimi siz sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum:
BU GÜNLER SÖZDE DEĞİL, ÖZDE KUTLANMALI!
DAHA DA ÖNEMLİSİ ADINA YARAŞIR ve YAKIŞIR
ŞEKİLDE İCRAATLAR-UYGULAMALAR YAPILMALI
Lügatler göçmeni, ‘kendi yurdunu bırakıp, yerleşmek niyetiyle başka bir ülkeye göçen kimse, aile ya da topluluk…’ şeklinde tarif ediyorlar. Ben de, normalde kimse doğup büyüdüğü veya belli bir süre yaşadığı, tabii ki de doyduğu, artı rahat edip huzur bulduğu köyünü kentini, ülkesini bırakıp bir başka köye, kente ya da ülkeye göçmez-göçmek istemez’ diyorum! O nedenle, ben ülkemizdeki göçmenlerin eleştirilmesini istemediğim gibi sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum. Ki, soy kütüğüm de ve bildiğim kadarıyla akrabalarım arasında hiçbir göçmen olmamasına rağmen böyle düşünüyorum! Çünkü ben kimsenin isteyerek göçmen olmadığına inanıyorum ve o kişilerin yerinde bizde olabilirdik diye düşünüyorum!
Bu arada bir parantez açarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in Mekke’den Medîne’ye intikâl etmesinin de bir göç veya göçmek değil, Allah’ın (c.c) emriyle yapılan bir hicret olduğunu hatırlatmak istiyorum…
Bu cümleden hareketle, insanların zorunlu durumlarda veya gerekli hallerde bir yerden bir başka beldeye veya bölgeye hicret etmelerinin sünnet olduğunu söylemek istiyorum!
Her neyse, geniş kapsamlı ve oldukça anlamlı bir konu olan göçmen konusunu burada noktalıyor, şimdi de ‘Arapça Günü’ hakkındaki nâçiz görüşlerimi kısaca özetlemek istiyorum:
Yanlış bilmiyor veya hatırlamıyorsam eğer, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in “Arap’ı sevin! Çünkü ben Arap’ım, Kur’an-ı Kerim Arapça ve ahret dili Arapça!” şeklinde bir Hâdis-i Şerifi olduğunu sanıyorum… Velev ki Efendimizin kendisi Arap olmasa ve ahret dili Arapça olmasa bile, en azından Kur’an dili Arapça! Sırf bu bile Arapçayı öğrenmeyi, en azından sevmeyi gerektirir… O nedenle ben Arapçayı sevdiğimi ifade ve itiraf etmekle yetiniyor, şimdi de olmayan ‘Dünya İnsânî Dayanışma Günü’ne değinmek istiyorum:
İNSÂNÎ DAYANIŞMA DİYE BİR DAYANIŞMA OLSAYDI
DÜNYA DA ‘BİR TEK KİŞİ’ DAHÎ MAĞDUR OLMAZDI!
Birinci paragrafımda da belirttiğim gibi, 20 Aralık tarihi ‘Dünya İnsânî Dayanışma Günü’. Yani isminden de anlaşılacağı üzere, yılda bir gün bile olsa insanlar bugün maddî mânevî bir dayanışma içinde olacaklar-olmaları gerekir… Amma velâkin, Müslümanlar başta olmak üzere mazlumlar veya hiçbir etkisi, yetkisi, gücü kuvveti olmayan insanlar 365 günde ‘sadece’ bir gün bile olsun dayanışma içine giremiyorlar… Dolayısıyla da olsa hem nefislerine, hem nesillerine, hem de ülkelerine yazık ediyorlar…
Halkuki, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed “Müslüman’ın derdiyle derlenmeyen bizden değildir… Ve mû’minler bir vücudun âzaları gibidir!” buyururken; inananların 4 büyük halifelerinden ve devlet reislerinden biri olan Hz. Ömer (r.a) “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelirde adl-i İlâhi sorar Ömer’den onu” diyor! Ayrıca Hz. Mevlânâ da “Şems bana bir şey öğretti ve öğrettiği şey de,
“Dünya da bir tek mûmin üşüyorsa senin ısınmaya hakkın yoktur”
Velhâsal-ı kelâm, hülâsâ-i netice; birçok şeyi olduğu gibi, adları olan kendileri veya uygulamaları olmayan, olsa bile insanlar arasında ayrım yapan günlerin aslına, astarına uygun bir şekilde kutlanmasını ve amacına ulaşmasını diliyor, herkese saygılar sunuyorum.
CANI YANAN SABRETSİN. CAN YAKAN, CANININ
YANACAĞI GÜNÜ BEKLESİN! Hz. Muhammed (sav)
MUHTAÇKAN BİR ŞEYLERİNİ VEREBİLEN İNSANDAN
DAHA ZENGİN OLANI GÖRMEDİM… Hz. Ömer (r.a)
KALBİNİZLE YAPTIĞINIZ HER ŞEY SİZE GERİ DÖNECEKTİR
Hz. Mevlânâ (r.aleyh)
HER İNSAN, YAPMADIĞI TÜM İYİLİKLERDEN
SUÇLUDUR… Voltaire
MUTLULUĞU TATMANIN TEK ÇARESİ, ONU
PAYLAŞMAKTIR… Byron
YA SUSMAK YA DA SUSKUNLUKTAN DAHA
KIYMETLİ BİR SÖZ SÖYLEMEK GEREKİR. Pisagor
GÜZEL GÖRÜNEN HERKES BİR GÜN YAŞLANACAK.
AMA İYİ İNSANLAR YAŞLANSA DA İYİ İNSAN OLARAK
KALACAKLAR… Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)