Genelde gençler veya emekli olmayan ya da olamayanlar, özelde de hükümetler-hükümet üyeleri ve kanun koyucular veya mâlî yasa düzenleyicileri kendilerini hep görevde, hep genç ve sağlıklı sıhhatli şekilde kalacaklarını sanır ya da öyle düşünürler! Dolayısıyla da emeklileri ya hiç düşünmezler ya da devletin, dolayısıyla da çalışanların sırtına birer yük gibi görür veya öyle düşünürler… Bu ve bu gibi nedenlerden dolayı, bahsime konu kesim emeklileri pek, hattâ hiç kâle almaz! Çünkü emeklilerin herhangi bir etkiliye veya yetkiliye, kurum ya da kuruluşa yaptırım güçleri de olmadığı için hükümetlere ya da ilgili bakanlık, kişi, kurum ve kuruluşlara herhangi bir baskı uygulamaları da mümkün olmaz-olamaz! Bunu bilen etkili ve yetkililer, emeklileri boş zamanlarında ya da ellerinde herhangi bir etki ve yetki kalmadığı anlarda düşünmeye başlarlar.. Son düşünmede kimseye bir fayda ya da zarar vermez-veremez!
Sadede geliyor ve sözü emeklilere verilmesi beklenilen ya da istenilen refah paylarına ve düşünülen veya öngörülen yüzde 25’lik maaş artışına getirmek istiyorum:
Bu aydan itibaren en düşük memur maaşı 22 bin 17 TL, ortalama memur maaşı ise 25 bin TL olacak… O nedenle ben çalışan memurlarımıza verilecek olan bu paranın helâl hoş olmasını, hattâ daha da artırılması gerektiğini; ancak emekli bir gazeteci ve sade bir vatandaş olarak, emeklilerinde en az çalışan bir memurun yarısı kadar maaş alması gerektiğini düşünüyorum. Amma ve lâkin TBMM’ye sunulan 17 Maddelik Torba Yasa’da emekli ayıklarına yüzde 25’lik bir zam öngörülüyor… Bu durama göre emekliye 6 aylık enflâsyon farkının üzerinde bir maaş artışı geliyor. Ve önceki aylarda 7 bin TL maaş alan bir emekli, Temmuz’da 8,750 TL, 8.000 TL maaş alan bir emekli de 10.000 TL gibi bir maaş alacak… Ancak, Ülkemizde şu anki açlık sınırı 10 bin 500 TL.; bu durumda aylığı 9-10 binlerde seyredecek olan bir emekli, açlık sınırının altında bir hayat standardı ile yaşayacak, daha doğrusu yaşayamayacak gibi bir anlama gelir!
Birinci paragrafımda da vurgulamaya çalıştığım gibi, genelde çalışan gençler, özelde de herhangi bir işte çalışmayan veya çalışamayan insanlar emeklilere verilen asıl maaşları, yani emekli aylıklarını yeterli, hattâ fazla bile bulabilirler. Çünkü onlara göre bir emekli, evini yerini almış, oğlunu evlendirmiş, kızını gelin etmiş, torunlarıyla vakit geçiren bir kişi hâline gelmiş bir insandır… Ancak ülkemizde bu durum da olan emekli sayısı olmayanların yarısı kadar bile değildir. Yani tek emekli maaşıyla geçimini sağlamaya çalışan emekli sayısı, diğer ya da süper emeklilerden çok daha fazladır! Ayrıca insanlara yaşlılıkta para daha çok lâzım oluyor. Çünkü evlâtların durumları ayrı, torunlar dedelerinden ve ninelerinden çok şey bekliyorlar! Dedeler ve nineler de torunlarının asgâri düzeydeki ya da mâkul tüm talep, istek, dilek ve temennilerini karşılayamadıkları zaman çok üzülüyorlar… Bu durum da onların sağlamlarını hasta ediyor, hasta olanlarının da hastalıklarını artırıyor..!
Velhâsl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; her şeyin para ile hattâ olduğundan-olması gerektiğinden çok daha fazla paralarla satın alındığı bir devirde ve genelde emeklilerin başta alzaymır olmak üzere bir çok hastalıklara dûçar olduğu, yaşlı hastaların da evlatları ya da torunları tarafından değil de hariçten bulunan ve para karşılığında hasta bakan kişiler tarafından bakıldığı, ya da huzur veya bakımevlerine bırakıldığı bir mekân ve zaman da emeklileri açlık sınırının altında bir emekli maaşı ile yaşamaya mecbur etmek, ölüme terk etmek gibi bir şey olmalı! Ve bu durum bizim gibi küçük veya orta büyüklükteki il ve ilçelerde fazla görülmese de, büyük şehirlerde çok daha etkili oluyor maalesef. O nedenle, bence çalışanların da, emeklilerin de maaşları ve maaş zamları bulundukları il ve ilçelerin nüfusları ve hayat şartları göz önüne alınarak yapılmalı!’ diyor, herkese ‘EMEKLİ’ saygılar sunuyorum.
BUGÜNÜN ETKİLİ VE YETKİLİLERİ, BİR SÜRE SONRA
KENDİLERİNİN DE EMEKLİ OLACAĞINI UNUTMAMALILAR
VE EMEKLİLERİN HAYAT STANDARDLARINI OLABİLDİĞİNCE
YÜKSELTMELİLER-YÜKSELTMEYE ÇALIŞMALILAR…
Taceddin Akbaş
HUZURLU, SAĞLIKLI. GÜVENLİ VE RAHAT BİR HAYAT
EMEKLİLERİN EN TABİİ HAKKLARIDIR…
Anonim
İKİDE BİR DEĞİŞMİYOR ARTIK GÖREV YERLERİM
BÖYLE MUTLUYUM, UNUTSA DA BENİ SEVENLERİM
KORKUSUZ, ENDİŞESİZ İYİ GEÇİYOR GÜNLERİM
İYİ Kİ VARSIN, SAĞ OLASIN CANIM EMEKLİLİK…
Anonim
YAŞLILIK ALTMIŞ BEŞ TE BAŞLARMIŞ, ONDAN ÖNCE
İYİ KÖTÜ GENÇLİK VARMIŞ! BİZİM DE HİZMET
BU KADARMIŞ, SAKIN HAYATTAN EMEKLİ OLMA
EMEKLİ KARDEŞİM!
Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)