22 yıldır AK Parti veya Erdoğan’ın Başbakanlığını ve Başkanlığını yaptığı Hükûmetler emeklilerin maddî problemlerini bir türlü çözemedi ve aylık gelirlerini orantılı bir şekilde yükseltemediler veya âdil-hakkaniyetli bir şekilde düzenleyemediler gitti maalesef...
Önceki yıllar neyse ne amma, geçtiğimiz bir yıldır emeklilere ‘enflasyon farkı’ artı ‘refah payı’ verip vermeme arasında gidip gelen, bir ‘kök maaştır’ tutturup giden ve bu konuda da bir karar alamayıp kontrpiye de kalan AK Partili ve MHP’li yöneticiler ve veya karar vericiler; bu konu da hem emeklileri, hem de emekli yakınlarını üzüyor, hattâ darıltıyorlar haberleri olsun!
Yani, Hükûmet bu günlerde, 10 bin TL aylık alan emekli maaşlarına seyyanen zam-artış yaparak 12-12 500 TL’ye yükselteceğini ifade ediyor. Ve ‘taban aylığı 8 bin TL’nin altında kalan 4 milyon civarındaki emekliler seyyanen artıştan-zamdan yararlanacaklar…’diyor. Amma velâkin, 10 bin TL ve üzerinde aylık alan emekliler de yaklaşık yüzde 25 civarında (%24,73) bir artış ile yetineceklerini söylemiyor-söyleyemiyor! Ancak bahsime konu emekliler, kendilerine de geçtiğimiz ocak ayında olduğu gibi bu Temmuz’da da bir refah payı istiyor ve bunu büyük bir sabırsızlıkla bekliyor… ‘Değilse enflâsyon canavarı bizi de yer!’ diyorlar…
Hâsılı; mağdurları ve ilgili herkesin bileceği gibi, bahsime konu emeklilere, ‘taban aylıklarda ‘kök’ten iyileştirme yapılmadığı için her yıl ocak ve temmuz aylarında seyyanen artış düzenlemesi yapılıyor… Ancak yılda iki kere verilen zam-aylık artışı, ateşi bir türlü sönmeyen-söndürülemeyen, dolayısıyla da tansiyonu hiç düşmeyen-düşürülemeyen ve kapsam alanı da olabildiğince genişletilen enflasyon canavarı emeklilere sadece bir iki ay kadar nefes aldırıyor… Daha sonra da emekliler kısırdöngü içinde gidip geliyorlar ve bu durum emeklilerin haklı feryatlarını yükseltmelerine neden oluyor!
Demem o ki, taban aylıkları ciddi bir miktarda yükseltilebilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) aylık hesap sisteminde kökten bir değişiklik yapmalı ve Bakanlık veya Hükûmet bu konuyu dalından budağından ya da yaprağından değil kökünden çözmeli! Ve yine hatırlanacağı üzere, Hükûmet 1999 ve 2008 yılları arasında ve 4447 ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Sosyal Güvenlik yasaları ile emeklilere aylık bağlama oranını yarı yarıya, yani yüzde 70’ten 35’e düşürmüş ve bu düşüşte birçok ‘yeni’ emeklinin aylığında ciddi bir kayba neden oluyordu… Bunun farkında olan Hükûmet, 2000-2008 yılları arasında pirim kazançlarını dikkâte alarak güncelleme yapıyordu. Ancak bu güncelleme de emeklilerin dertlerine devâ-derman olmuyordu!
Hâsılı; aylık bağlama oranları eskiden olduğu gibi tekrar yüzde 70’ler seviyesine çıkartılmalı, milyonlarca emeklinin sabırsızlıkla ve büyük bir heyecanla beklediği ‘İntibak Yasası’ hayata geçirilmeli, dolayısıyla da emeklilerin, haklı olarak ağlama duvarına çevirdikleri ve hacı yolu gözler gibi gözledikleri ‘İntibak Yasası’ ile problem kökten çözülmeli!
Kısacası ve açıkçası, şu anda yürürlükte olan ancak birçok emekliyi mağdur eden yasa yeniden gözden geçirilip reform yoluna gidilmeli… Dolayısıyla da dul ve yetimleri, yani emeklilerin bakmakla yükümlü oldukları yakınları ayrı, kendi sayıları 16 milyon 300 bini bulan emeklilere nefes aldırılmalı ve emekliler ömürlerinin son yıllarını SGK veya bakanlık yolu gözleyerek değil, çoluk çocuklarıyla ve torunlarıyla ilgilenerek geçirmeli!’ diyorum.
Hâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; karısı kocası emekli, evi yeri ve az çok birikimi de olan aileler enflasyondan veya hayat pahalılığından faz etkilenmeyebilirler… Ancak benim gibi yıllarca asgarî ücretin de altında bir maaşla çalışarak emekli olan ve şu anda da yine asgarî ücretin altında bir emekli maaşıyla geçinmeye çalışan bireyler ve aile reislerinin gözü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte Beştepe de veya Cumhurbaşkanlığında… Ancak, önceki durumlarını bilmiyorum ama şu anki maddî durumlarının iyi, hattâ çok çok iyi olduğunu düşündüğüm milletvekilleri, ilgili komisyonların başkan ve üyeleri ile birlikte hükûmet üyelerinin; kısacası ve açıkçası birçok emekli gibi ben de tuzu kuru olan kanun düzenleyicilerinin, asgarî ücretlilerin hallerinden anlayabileceklerini sanmıyorum… Ama ben yine de görevimi yapmak istiyor, kendilerinin dikkâtlerini çekmek ve düşük maaşlı emeklilerin tercümanı olmak istiyorum ve bu konu da son olarak ‘emeklilerin problemlerini çözmek bu kadar zor olmamalı!’ diyor herkese ‘ölçülü’ saygılar sunuyorum.
ÇORBA PİŞİRDİĞİN ZAMAN SUYUNU ÇOĞALT
VE KOMŞULARINI DA UNUTMA!..
KOMŞUSU AÇKEN TOK OLARAK YATAN KİMSE
BİZDEN DEĞİLDİR!
Hz. Muhammed (sav)
ALLAH (c.c) SEVDİĞİ KULLARINA, ÂHİRETTE
AZAP ETMEMEK İÇİN ‘GÜNÂHLARINA KEFÂRET
OLSUN DİYE’, BU DÜNYA DA SIKINTI VERİR!
Hz. Ebûbekir (r.a)
MUTLULUĞU SENLE BULAN SENİNLEDİR.
ÖTESİ MİSAFİR…
ÜZÜLME! YARADAN UMUDU
EN ÇARESİZ ANLARDA YOLLAR…
UNUTMA! YAĞMURUN EN ŞİDDETLİSİ EN
KARA BULUTLARDAN ÇIKAR…
KOLUN MU KIRILDI? ÜZÜLME BELKİ ALLAH
(c.c) SANA KANAT VERECEK!
Hz. Mevlânâ (r. aleyh)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)