‘’ESKİ’’ HASTÂNEMİZİN EK BİNASI ‘2. BASAMAK HASTÂNE’ OLMALI!
Hatırladığım kadarıyla 1990’lı yıllarda hizmete giren ‘eski’ Devlet Hastânemiz 2010 yılında yapımı tamamlanan ek binâ (Acil Servis Binası) ile hem yatak kapasitesi hem tıbbi cihaz, hem doktor ve yardımcı sağlık personeli takviyesi ile genişletilmiş, dolayısıyla da tam teşekküllü devlet hastânesi hâline getirilmişti. Ancak 1976 yılında yapılan ve halk arasında ‘eski hastâne’ olarak adlandırılan binâ güçlendirme yapılmasına rağmen, teknik elemanların yıllar önce ‘hem depreme dayanıklı değil hem de havalandırma yetersizliği gibi nedenlerden dolayı hastane şartlarına uygun değil’ raporu ile yıkılması gündemi meşgul, genelde çalışanları, özelde de hastaları ve yakınlarını tedirgin ediyordu! Bu ve bu gibi nedenlerden dolayı Sağlık Bakanlığı, İlimizin yöneticileri ve siyâsîleri yeni bir hastane yeri aramaya koyulmuşlardı. Ve herkesin mâlûmu olduğu üzere İlimizin Atatürk Mahallesi’nde ve Zeynel Abidin Tonguç Caddesi çevresinde bulunan bir arsa da yeni bir hastane inşaatı başlatılmış ve hastânemiz tamamlanarak geçtiğimiz hafta pazartesi günü (12 Aralık tarihinde) hizmete girmişti… O nedenle ben yeni Hastânemizin İlimize ve Bölgemize hayırlı uğurlu olmasını diliyor ve yapımında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ancak, eski Hastânemizin yıkılmasının zarûrî olduğu biliyorum ama, 13 yaşında ve depreme dayanıklı olarak inşa edildiği bilinen ve Acil Servisi de bünyesinde barındıran ek bina Şehir Hastanesine dönüştürülebilir mi bilmiyorum ama, 2.-3. Basamak bir Hastaneye dönüştürüleceğini biliyor ve bunu diliyorum. Çünkü yeni Hastânemiz şehir merkezine oldukça uzak bir mesâfede, eski acil servis binâmız ve ek binâ ise tam şehir merkezinde… Ayrıca yine bildiğim kadarıyla ‘ek bina olsa da’ binanın inşâsı ve donanımı 2.-3. Basamak Hastâneye uygun bir şekilde yapılmış.
Kısacası; eski Hastânemizin binâsının yıkılacağı herkesin mâlumu, yerine ne yapılacağı ise henüz belli değil, en azından ben bilmiyorum. Ancak daha bundan 13 yıl önce ve Gölcük veya Marmara Depreminden sonra çıkarılan Deprem Yönetmeliğine uygun şekilde yapılan eski Hastânemizin Acil Servis bölümü; yani ek binası fizîkî yapısına ve yatak kapasitesine uygun bir hastaneye veya sağlık kuruluşuna dönüştürülmeli… Çünkü bizim bir Tıp Fakültemiz ve Fakülte Hastanemiz olmadığı gibi, bir şehir hastanemiz de yok maalesef… O nedenle hastalarımızın birçoğu ya Isparta ya da Antalya Üniversite hastanelerine veya şehir hastanelerine gitmek durumunda kalıyor! Onun için ben şahsen ‘eski Âcil Servis-ek binâmız, kesinlikle bir hastâne ya da sağlık kuruluşu olarak değerlendirilmeli…’ diyor, şimdide bir başka güncel konuya daha geçmek istiyorum:
BİR ‘CİPS’ ÜRETEMİYOR MUYUZ DA GAZZE KATLİAMCISI İSRAİL’DEN İTHAL EDİYORUZ?
Ülkemizin her yerinde üretilebilen ve sağlıklı bir ürün olduğu bilinen bir patatesi 3’e-5’e bölüp yağda kızartmak ve ambalajlamak o kadar zor bir şey mi ki; korsan, Siyonist, terörist ve işgalci bir devlet olan ve 75 yıldır Filistin’i, 3 aydır da Gazze’yi yakıp yıkan ve akılsız bombalarla insanları delirten-katleden; yâni İslâm Âleminin, hattâ Siyonist olmayan tüm insanların düşmanı, insanlık âleminin baş belâsı durumunda olan İsrail’den cips ithal ediyoruz? Hadi devlet, maslahat veya ticari anlaşmalar ya da bizim bilmediğimiz nedenlerden dolayı birçok ürünü Siyonist İsrail veya Emperyalist Amerika’dan ya da kapitalist Avrupa ülkelerinden ithal ediyor olabilir!’ Fakat, biz vatandaş olarak bu ülkelerin ürün veya mâmûllerinin bazılarını alıp satmak ve kullanmak zorunda olsak bile İsrail’in ürettiği son derece sağlıksız ve oldukça pahalı cips ve benzer ürünlerini almasak satmasak ve yemesek-yemeyiversek n’olur? Yani, İHA’ları, SİHA’ları, topları tüfekleri, hattâ uçakları ve benzer araçları üretebilen bir ülkenin ve büyük bir tarım (patates ve zeytin yağı)ülkesi olan ülkemizin iş insanları, bir patatesi zeytinyağında kızartarak ve cipse dönüştürüp paketleyemezler mi acaba!
HANGİ PİRUUU? HEPİSU TERS YÖNDE SEYREDİYİ!
Bu yazım bana, Almanya da yaşanmış bir hikâyeyi hatırlattı:
Hikâye şöyle; Almanya da işçi olarak çalışmakta olan bir Karadenizli, bir gün aracıyla otoban da seyir halinde iken ‘yanlışlıkla’ ters yöne girer… Otobanı devamlı kameralarla izlemekte olan Alman polisi de ânın da radyodan ‘Otobanda bir sürücü ters yönde seyrediyor…’ şeklinde anons-duyuru yapar… Anonsu duyan ancak kendisinin ters yönde gittiğinin farkında olmayan Karadenizli vatandaş, kendi kendine ‘hangi piruuu..? Hepisu ters yönde seyrediyi’ şeklinde söylenir!
Okurlarımdan bazıları da bana, ‘Siyonistlerin, Emperyalistlerin, kapitalist veya materyalistlerin ürünlerinin hangi pirinu almayalım ki?’ diyebilirler! Ancak ben de onlara biz inananlar yapabildiklerimizden veya elimizden gelenler ya da gücümüz yettiklerinden sorumlu tutuluruz… Meselâ Siyonist İsrail mallarının Ülkemize girmesini engelleyemeyiz veya İsrail ekonomisini çökertemeyiz belki ama satın almayarak, satmayarak ve tüketmeyerek sorumluluktan kurtulabiliriz!
Çünkü bizim sevgili Peygamberimiz “Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Şayet eliyle düzeltmeye-değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle düzeltsin. Diliyle de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin, yani buğuz etsin ki îmanın en zayıf derecesidir…” buyuruyor!
Ben mücrim de ‘uzmanlar İsrail’in ürettiği cips ve benzer yiyeceklerin, içeceklerinde tabii sağlığa zararlı olduğunu söylüyorlar. Ama sağlığa zararlı yönü ayrı bir konu, ancak İsrail’den ithal edilen ve ülkemiz de tüketilen her cips ve benzer ürün şimdilik Gazze’ye, ileride de Ülkemize mermi, hattâ bomba olarak döndüğü veya döneceği de unutulmamalı!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
KALP DENİZ, DİL KIYIDIR. DENİZDE NE VARSA
KIYIYA O VURUR… Hz. Mevlânâ
TÜRKLER! TÜRK MALI ALINIZ, TÜRK MALI KULLANINIZ
TÜRK PARASI TÜK TOPRAĞINDA KALSIN… K. Atatürk
VATAN İÇİN ÖLMEKSE KADERİM,
BEN BÖYLE KADERİN ELLERİNDEN ÖPERİM…
UNUTMA! DÜŞMAN KÖR NİŞANCIDIR!
AMA, DOST NEREDEN VURACAĞINI İYİ BİLİR!
Mehmed Akif Ersoy
UNUTMA! OMUZLARINDA TAŞIDIĞIN İKİ
KAMERAMAN HAYATINI FİLME ALMAKTA.
VE SAKIN UNUTMA, BUGÜN YAPTIKLARIN
YARIN DEV EKRANDA… Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)