Sürekli okurlarımın bilecek veya hatırlayacakları gibi, daha önceki bir yazım da Ülkemizin büyük bir bölümü (1-2. Derecede) deprem kuşağı üzerinde oturduğu gibi, Ülkemiz aynı zaman da sel, su taşkını, tusunami, çığ düşmesi, orman ve maki yangınlarının ve heyelan gibi âfetlerin sık sık yaşandığı ve bu âfetlerin de çokça canlar alıp cânanların canını yaktığı ülkelerin başında geliyor!.. Ancak 3 tarafı denizlerle çevrili olan Ülkemizin müstakil bir denizcilik bakanı-bakanlığı olmadığı gibi, büyük bir âfet ülkesi olduğu halde, bir ‘Âfet İşleri Bakanlığı’ da yok! demiş ve yeni Cumhurbaşkanlığı Kabinesi oluşturulurken bir Âfet İşleri Bakanlığı kurulmasını istemiş ve kurulacağını da düşünmüştüm… Ancak, yeni oluşturulan kabinede de bir Âfet İşleri Bakanlığı olmadığını gördüm, dolayısıyla da üzüldüm. O nedenle ‘bâri kentsel dönüşüme hız verilip ve kapsam alanı genişletilip âfetlerin maddî mânevi tahribatları asgari seviyeye indirilme yoluna gidilsin!’ diyorum…
ÂFETLERİN KOL GEZDİĞİ BİR ZAMAN
VE MEKÂNDA YAŞIYORUZ MAALESEF
Dünya geneli ayrı bir konu ama >Allah (c.c) korusun<, arasında İlimizin de bulunduğu gibi, ülkemizin birçok noktasında, özelde de Marmara Bölgesi’nde veya İstanbul’da deprem meydana gelme ihtimali yüksek olan bölgeler hakkında konuşan deprem uzmanları, yer bilimcileri ve jeoloji mühendisleri ülkemizin tez elden bir Âfet İşleri Bakanlığı’na ihtiyacı olduğunu belirtiyorlar... Ki, bendeniz de bu konuyu daha önce de gündeme getirdim ve nedenlerini niçinlerini kendimce sıraladım… Ancak bu dilek ve temennim gerekleşmeyince bu konuya bugün bir kez daha gündeme getireceğim ve bir bakanlık kurulana kadar da bunu gündemden düşürmeyeceğim! Yani mutlaka ‘bir Âfet İşleri Bakanlığı kurulmalı’ idi olmadı-olamadı, bari kentsel dönüşüm projesine hız verilsin ve projenin kapsam alanı genişletilsin!’ diyeceğim.
UZMANLARIN UYARILARI DİKKÂTE ALINMALI!
Deprem konusunda önemli bir açıklama yapan ve ciddi uyarılarda bulunan Prof. Dr. Erçin Kasapolu, “Âfet Bakanlığı kurulmalı. O kadar yapılması gerekenler var ki… Ne yazık ki çok noksanımız var. Türkiye’nin deprem konusundaki başarısızlığın sebebi; depremden sonra yara sarma politikası uyguluyoruz… Halbuki, depremden önce zarar azaltma politikası uygulanmalıdır. Oysa İstanbul’da 16 milyondan fazla insan yaşıyor. Olası bir deprem de çok sayıda bina hasar görür, çok sayıda can kaybı ve yaralı olur. 1999’dan beri hep söylüyorum ama hep kulak ardı edildi maalesef… Yapılan hazırlıklar çok eksik. Yarın deprem olacakmış gibi hazırlanmamız gerekiyor. Binalar çok sağlam olmalı. 1999’dan beri İstanbul’dan bu yana İstanbul baştanbaşa inşa edilebilirdi. Bunun için de bir Âfet Bakanlığı kurulması gerekir…” diyor!
Bendeniz de tıpkı birinci paragrafımda da hatırlattığım gibi, ‘genelde ülkemiz, özelde de birinci derecede deprem kuşağı üzerinde oturan İlimiz de eşim ve benimle birlikte 2 evladım ve 2 torunum olduğu gibi; birinci derecede deprem kuşağı üzerinde oturan, yani altından güçlü bir fay hattı geçen, dolayısıyla da büyük bir deprem riski taşıyan bölgelerin başında gelen Marmara Bölgesi’nde de 4’ü evladım, 4’ü de torunum olmak üzere 8 nüfusumuz yaşıyor… Yani birçok kişinin olduğu gibi, bizim 14 kişilik çekirdek ailenin tamamı birinci derece de deprem kuşağı üzerinde oturuyor… Bu durum beni nefsim adına da, neslim adına da hem endişelendiriyor, hem de üzüyor!’ diyorum.
ÜLKEMİZDE EN KISA SÜREDE BİR ÂFET İŞLERİ
BAKANLIĞI KURULMALI ve ÂFETLER KONUSU
ÜLKEMİZİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARILMAMALI
MEVSİM ANORMALLİKLERİ UNUTULMAMALI
Hepimizin bildiği, görüp duyduğu gibi, Ülkemizin Güneydoğusunda bulunan 11 İlimiz ve sayılarını benim bilmediğim birçok ilçemiz ve köyümüz 6 Şubat 2023 tarihinde ve 7,7 şiddetinde bir depreme maruz kaldı! Dolayısıyla da binlerce insanımız canından-cânânından ve malından mülkünden oldu…
Kısacası; Bölgede bazı il ve ilçelerimizle birlikte köylerimiz de büyük bir sel felâketine uğradı… Ki, yine herkesin gördüğü veya duyduğu ve bazılarının bizzat yaşadığı gibi, mevsimler hem yer değiştirdi hem de anormalleşti. Dolayısıyla da aşırı yağışlar nedeniyle oluşan seller can ve mal kaybına neden oluyor; zamansız ve aşırı yağışlar tahıl, meyve ve sebze gibi ürünlerin çürümesine neden oluyor! O nedenle ben, ‘genelde ülkemize, özelde de deprem ve selden zarar gören insanlarımıza gelmiş geçmiş olsun!’ diyor ve Cenab-ı Hakk’tan ülkemizi, bölgemizi, il ilçe ve köylerimizi her türlü âfetten korumasını niyaz ediyorum… Ancak, yetkililerimizden de en kısa sürede bir Afet Bakanlığı kurulmasını, artı kentsel dönüşüm projesinin ‘hız kesmeden’ devam etmesini diliyorum.
TEDBİRSİZ TEVEKKÜL OLMAZ-OLAMAZ, OLSA DA
KİŞİLER ‘MANEVİ MESÛLİYETTEN’ KURTULAMAZ!
Tedbir konusunda Peygamber Efendimiz (mealen) “Devenizi sağlam kazığa bağlayın, ondan sonra tevekkül edin!” buyuruyor… Ancak biz âhir zaman Müslümanları birçok konuda ciddi bir tedbire başvurmadığımız gibi, tevekkülü de tam mânâsıyla yapmıyoruz-yapamıyoruz maalesef!
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; büyük bir deprem ülkesi olan Türkiye’miz de gönüllü kişi, kurum ve kuruluşlarımız hâriç, âfetle ilgilenen çok sayıda kamu kurumu ve kuruluşumuz var… Ve bu kişi, kurum ve kuruluşlar herhangi bir âfet sonunda el ele ve gönül gönüle veriyor ve âfetzedelerin yardımına koşuyorlar… Dolayısıyla da ellerinden gelini yapıyorlar… Onun için bu kişi, kurum ve kuruluş temsilcilerine yürekten teşekkür etmek ve kendilerine minnet duygularımızı iletmek isterim… Ancak, Ülkemiz de âcilen ve geniş kapsamlı, donanımlı, geniş uzman kadrolu ve tam yetkili bir Âfet İşleri Bakanlığı kurulmalı ve ülkemiz de yeni bir nazım planı yapalım! Dolayısıyla da bu Bakanlık hem muhtemel âfetleri mümkün olduğu kadar önceden öngörsün-kestirsin veya tahmin etsin, hem de ister büyük olsun ister küçük, bütün âfetlerin can ve mal kayıplarını, maddî mânevî zararlarını en aza indirelim!’ diyor, herkese ‘âfetsiz-felâketsiz-kazasız belâsız...’ günler diliyor, tüm okuyanlarıma saygılar sunuyorum.
TEDBİR GİBİ AKIL, SAKINMAK GİBİ VERA
(İNAÇ VEYA GERÇEK), GÜZEL AHLÂK GİBİ
İZZET VE ŞEREF YOKTUR…
Hz. Muhammed (sav)
AKIL SONRADAN AH ÇEKMEK İÇİN DEĞİL,
DÜŞÜNÜP TEDBİR ALMAK İÇİNDİR…
Hz. Mevlânâ (r.aleyh)
EN İYİ ZIRH HEDEFTEN UZAK DURMAKTIR!
Horace
UZAĞI DÜŞÜNMEYEN KİŞİ, ACIYI YANIBAŞINDA BULUR!
Konfüyüs
BEKLENMEDİK OLAYLAR BEKLENMEDİK TEDBİRLER GEREKTİRİR!
Cassandra Clare
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)