Hangi haber kanalını veya gazete sayfasını açsam ‘kardeş kardeşini veya akraba akrabasını, kadın kocasını ya da kocası karısını, oğlu babasını veya babası oğlunu, hattâ kadın evlâdını ya da evlâdı anasını, komşusu komşusunu, hasta ya da hasta yakını doktorunu veya doktor hastasını, erkek, kız arkadaşını darp etti, karısı kocasına ya da kocası karısına işkence yaptı veya şiddet uygulayıp öldürdü veya yaraladı…’ şeklinde haberleri görüyor ve kahroluyorum… Çünkü, ben ‘Yaratan’ın verdiği canı yine Yaratan alır! Ve O’nun yarattıklarına eziyet vermek, zulmetmek büyük günâhtır ve kesin haramdır!’ diyebiliyorum…
Meselâ şu an elimde tutmakta ve okumakta olduğun günlük bir gazetenin bir sayfası tamamen bahsime konu haberlerle dolmuş durumda ve o haberlerden bazıları ((Hasta yakınlarınca darp edilen doktor yoğun bakıma alındı… Magandaların yaraladığı çocuk öldü. Arâzi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan kavga da kardeşini öldürdü. Ehliyetsiz sürücünün kullandığı otomobil devrildi ve baba ile birlikte iki oğlu öldü… İzmir açıklarında ve lâstik veya şişme botlarla bir yerlere gitmek isteyen düzensiz göçmenlerin botları battı ve şu kadarı çocuk olmak üzere bu kadar göçmen suda boğularak öldü…)) şeklinde uzayıp gidiyor maalesef! Ancak, ben bir felâket tellalı ya da kötü haberler getiren bir karga durumuna düşmemek ve okurlarımı daha fala üzmemek için diğer gazetelere bakmıyor, haber kanallarını dinlemiyorum. Yani ben sadece neden bu hâle geldiğimizi, sorgulamak, kendimce yorumlamak, sevgi ve saygıdeğer hocalarımıza ahir zaman da olduğumuzu biliyorum ama ‘kıyâmetin sathı mailinde veya dünyanın sonunda mıyız acaba?’ diye sormadan edemiyorum!
Bizim inanç ve îmanımıza göre bırakın insanları, çok mecbur kalınmadıkça karıncaları bile öldürmek caiz değildir! Ve yine bizim dînimize göre 5 tür hayvanın dışında hiçbir hayvanın öldürülmesine, hele hele hiçbirinin yakılarak öldürülmesine asla müsaade edilmez, kesinlikle izin verilmez! Amma velâkin, günümüz de ‘bana yan baktın, aracımı solladın, bana selektör yaptın, kaldırıma veya benim otoparkımın yerine veya tabii hakkım olan yere aracını park ettin, parti başkanımın aleyhinde konuştun, tuttuğum spor takımımı veya sporcumu yuhaladın…’ falan ettin filan ettin ya da etmedin diyerek muhatabını döven, söven, yaralayan, hattâ öldüren insanlar olduğu gibi; ‘Hastamızı iyi muayene etmedin veya zamanında müdahale etmedin… dolayısıyla da ölümüne neden oldun… ’ gibi nedenlerden dolayı doktorunu, hemşiresini veya herhangi bir sağlık görevlisini, yangın yerine zamanında gelmedin…’ dediği itfaiye görevlisini; görevini yerine getirmekte olan polisi, jandarmayı veya güvenlik görevlisini, kavga veya dövüş eden kişi ya da kişileri ayırmaya çalışan iyi niyetli kişileri bile darp eden, döven, söven, hattâ öldüren câniler var bu memlekette. Ki, cezaevleri bu ve bunun gibi insanlarla dolu olmalı ki, Adalet Bakanlığı bugün hapishanelerdeki hükümlü sayısını azaltmak için çareler arıyor! Bence o da doğru değil. Çünkü basit suçlardan veya herhangi bir kaza sonunda, hattâ haklı nedenlerden dolayı hapishanelere düşen kişilerin Mevlâ yardımcısı olsun ama hapishaneleri bile karıştıran mahkumları serbest bırakmak yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışmak gibi bir durum ortaya çıkarır! Yani bu, o kişilerin kısa bir süre sonra yeni cinâyetler veya suçlar işleyerek cezaevlerine geri dönmeleri gibi anlamlara gelir! (Mağdurların durumları ise bir başka dram ve yazı konusu)
Bizim dinimizde öldürmek yoktur! Hattâ bize (mânevî) olarak ölü gelen birini biz (mânen) dirilterek göndeririz! Ve ben bu tezimi yıllar öce yaşadığım bir anımı hatırlatarak müşahhaslaştırmak isterim:
Şöyle ki; bir gün Gazeteciler Cemiyetinde otururken Cemiyetin telefonu çaldı ve ben ahizeyi daha kaldırır kaldırmaz bir adam (adamın ismini unuttum ama ilçesi ben de mahfuz) oldukça öfkeli bir sesle ve çok heyecanlı bir şekilde kendisinin bir süt kooperatifinin başkanı olduğunu, günlerce ve tonlarca toplayıp verdiği sütün parasını alamadığı için, bir süt fabrikasını ya da mandırasını yakıp yıkacağını bizim de yakıp yıkma ânını görüntülememizi istemişti… Ses tonundan ve konuşmalarından blöf yapmadığı, yani söz konusu yeri gerçekten yakıp yıkmakta kararlı olduğu anlaşılan kişiyi ben bu kararından vaz geçirmek için çok dil dökmüş ve özetle, ‘fabrikayı veya mandırayı yaktığın zaman eline ne geçecek? Alacaklarını tahsil edemediğin gibi kendin hapis cezası alacaksın, çoluğunu çocuğunu da perişan edeceksin… O nedenle gel sen bu kararını bir daha gözden geçir…’ demiş ve o kişiyi riskli kararından vazgeçirmiştim. Oysa benin mesleğim-gazeteciliğim vicdanımın önüne geçmiş olsaydı, o kişiyi bu fiilinden caydırmak şöyle dursun daha da tahrik edebilir ve yapacağım o haber bana hem iyi bir para kazandırır hem de ünlü yapardı! Amma velâkin, ben mesleğimden önce o alacaklının da borçlunun da kendisini, ailelerini ve çoluk çocuklarını düşündüm. Bugünde olsa aynı şeyi yaparım… Ancak bunları derken, ‘dünya da veya çevremizde hiç dövülecek ya da öldürülecek kimse yok!’ demek istemediğimi bilmem hatırlatmama gerek var mı?
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; günümüz de insanların canlarının da mallarının da ar ve namuslarının da hiç ehemmiyeti kalmadı! Çünkü gücü yeten yetene, karalayan karalayana, yaralayan yaralayana, hattâ öldüren öldürene gırla gidiyor. Oysa Mâide Sûresi’nin 32. Âyet-i Kerîmesinde Cenab-ı Hak “…Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur! Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur…” buyuruyor!
Ben mücrim de ‘Allah (c.c) encâmımızı hayreylesin…’ diyor-diyebiliyor, herkese saygılar sunuyorum.
KİM BİR MÛ’MİNİ ‘KASTEN’ ÖLDÜRÜRSE, CEZASI
İÇİNDE EBEDİYYEN KALACAĞI CEHENNEMDİR!
Nisâ Sûresi, (4)92<
İKİ MÜSLÜMAN BİRBİRİNE KILIÇ ÇEKTİĞİNDE
ÖLDÜREN DE ÖLEN DE CEHENNEMDEDİR!
Hadis-i Şerif
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)