ATA’sını Tanıyan, İskilip Müftüsü İsmail Hakkı Efendi’yi de tanımalı.
Milli Mücadele, Türk milletinin sadece düşman ordularına karşı değil, aynı zamanda cehalet ve umutsuzluğa karşı verdiği direnişin adıdır. Bu direnişin en önemli unsurlarından biri de din adamlarının toplum üzerindeki etkisidir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, “Hakikatı halka izah ettiler… doğru yolu gösteren vaaz ve nasihatlerden sonra herkes çalışmaya başladı” ifadesi, din adamlarının Milli Mücadele’deki rollerini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu kahramanlardan biri, İskilipli İsmail Hakkı Efendi’dir. 1859’da doğan İsmail Hakkı Efendi, İskilip halkını Milli Mücadele’ye katılmaları için aydınlatan vaazlarıyla, İskilip Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ndeki faaliyetleriyle ve Ankara Fetvası’nı imzalayan az sayıda müftüden biri olarak tarihe geçmiştir. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın işgal yanlısı fetvasına karşı Anadolu ulemasının cesurca hazırladığı bu fetvayı onaylaması, onun vatanseverliğini ve cesaretini ortaya koyar. Çorum’un merkez ve diğer ilçeleri din adamları arasında bu fetvayı imzalayan tek ismin İsmail Hakkı Efendi olması, onun halkın üzerindeki etkisini daha da anlamlı kılar.
Ancak tarihin bir diğer yüzü, dini istismar eden ve Milli Mücadele’ye zarar veren şahıslarla doludur. İskilipli Atıf gibi, işgalcilerin safında yer alarak Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine engel olmaya çalışan isimler, ne yazık ki Cumhuriyet düşmanları tarafından kahramanlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu tür kişilerle İskilipli İsmail Hakkı gibi vatansever din alimlerini karıştırmak, tarihimize yapılmış büyük bir haksızlıktır. Gazi Mustafa Kemal din düşmanı bir liderse, İskilipli Atıf idam edilirken İskilipli İsmail Hakkı gibi kahramanlar neden hürmet görmüş ve övgüyle anılmıştır? İşte bu soru, Atatürk’ün ve Cumhuriyet Devriminin dine bakışını anlamak için bir anahtardır.
Cumhuriyet’in ilanının 10. yıl dönümünde yaşanan bir anı, bu gerçeği en güzel şekilde özetler diye düşünüyorum.
Celal Bayar’ın “Ben de Yazdım” adlı eserinde aktardığına göre, Ankara Palas’ta düzenlenen baloda Sovyet misafirlerle birlikte, Müftü Hacı Hüseyin Hüsnü Efendi de yer alıyordu. Hüseyin Hüsnü Efendi, siyah cübbe yerine tam takım frak giymiş, İstiklal Madalyası’nı göğsünde taşıyordu. Atatürk, bu durumu Sovyet misafirlere işaret ederek, “Bakınız, bu zat hocadır, milletvekilidir. Siz ihtilalinizde ruhanilerinizi(Din Adamlarınızı) kestiniz. Bizde ise bu hale(Yönetimde Söz Sahibi haline) geldi,” demiştir.
Ulu Önder Atatürk’ün bu sözleri, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakıma laiklik anlayışını özetler. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinin toplumsal hayatta dışlanması değil, tam aksine özgür bir inanç ortamının sağlanmasıdır.
Cumhuriyetin 10. Yılı Balosunda cereyan eden bu sahneyle ‘Ulu Önder’in Milli Mücadele’de dine hürmetkar olup ilerleyen zamanda İslam ve Din Adamları Aleyhinde olduğu’ iddiasının safsata olduğu da anlaşılmaktadır.
SSCB, İtalya, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde din adamlarının gözden düşürüldüğü, baskıya maruz kaldığı ve hatta katledildiği bir dönemde, Genç Türkiye Cumhuriyeti din adamlarını toplumun saygın üyeleri olarak kabul etmiş ve onlara hak ettikleri değeri vermiştir.
Bu noktada, Ali Sarıkoyuncu Hocamızın ‘Atatürk, Din ve Din Adamları’, Milli Mücadelede Din Adamları serisinin her evde, her kütüphanede bulunması gerektiğini vurgulamak isterim. Hocamızın titiz çalışmaları, tarihimizdeki bu önemli şahsiyetleri ve olayları aydınlatmaktadır. Celal Bayar’ın anlattığı bu hatıra da, Sarıkoyuncu Hocamızın eserlerinde yer alan sayısız değerli anıdan biridir.
Bugün, Halaskargazi Atatürk ve Cumhuriyet’i anlamak ve takdir etmek istiyorsak, İskilipli Atıf gibi hainleri değil, İskilipli İsmail Hakkı gibi kahraman din alimlerini tanımalı ve hatırlamalıyız.
Atatürk’ün Dine ve din adamlarına saygıyı esas alarak din bezirganlarına karşı verdiği etkin mücadele Türk tipi laikliğin ruhunu çok güzel bir şekilde anlatmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyet’in temelleri, milletin birliği ve inanç özgürlüğü üzerine inşa edilmiştir.
Bu dengeyi kuran Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyet Rejimine vücut veren Devrimcilerimiz nezdinde Kahraman Din Alimlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
25 Aralık 2024
2025
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın 'Kremna'nın Nobel Edebiyat Ödüllü Yazarı: Herman Hesse' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Av. Ahmet Sedat Oktay'ın 'Fillerin Şafağında Ağaran Bucak Ovası: Kreatapolis Savaşı Tarih: M.Ö. 319' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın Şirlek’ten Ötesi Melli midir? adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın 'Halaskârgazi Atatürk ve Kahraman Din Alimlerimiz' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın “BUCAK, 1909’A KADAR ANTALYA’YA BAĞLI BİR İLÇEYDİ.” yazısı Devamı
2024
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın 'Antik Yağma ve Bucaklı İlham Perileri' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)