KREMNA’NIN NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLLÜ YAZARI: HERMAN HESSE
Bir önceki yazımda Fillerin kullanılmasıyla öne çıkan ve Bucak sınırlarında gerçekleştiğine dair kaynakların bulunduğu Kretepolis Savaşını yazmıştım.
Bu yazımda ise yine Bucak sınırlarında yer alan bir antik kentin edebiyat dünyasına olan yansımasını anlatmaya çalışacağım.
Şöyle başlayayım. Türk Klasiklerinden önünüze 100 temel eser kondu diyelim.
“Bu eserler arasında Burdur ve çevresini konu alan bir kitap gösterebilir misiniz?” diye sorsalar nasıl bir cevap verirsiniz?
Ben açıkçası bilgimle de bilgisizliğimle de “Bu eserler arasında Burdur ve çevresini konu alan bir çalışma yoktur.Olsaydı, okumasam da duyardım” derdim.
Tabi Türk Klasiklerinde Burdur ve çevresini “Geçerken uğradım, aklıma gelmişken söyledim” yüzeyselliğinde görebiliyoruz.
Örneğin Kemal Tahir’in, Halide Edip’in eserlerinde Burdur’a birkaç sınırlı cümleyle yer verilmekte. (Çağdaşları arasında sayamayız ama Yeşilova Akçaköylü değerimiz Fakir Baykurt’un kalemi Burdur’a doğrudan/dolaylı dokunmuştur ve Fakir Baykurt bu tezimin muhteşem bir istisnasıdır.)
Ezcümle yaşadığım coğrafyaya edebi metinlerin yüz vermediği kanaatindeydim.
Ne var ki bundan iki ay önce beni ziyadesiyle heyecanlandıran bir bilgiye internet ortamında tesadüf ettim.
Kiril Alfabesi ile alıştırma yaparken Rusça bir yayında Kremna Antik kentiyle ilgili bir pasaj gördüm.
Rusça kaynakta “Kremna ve Edebiyata etkisi” olarak algıladığım bir şey yazıyordu. Devamla da Herman Hesse’nin adı iliştirilmişti.
Siddharta ve Bozkırkurdu ile zihnimde yer alan bu dünyaca ünlü yazarın “Kremna’yla ne işi olur?” dedim.
Hemen başka bir sekmeye geçtim.
Herman Hesse’nin Türkçeye çevrilmiş tüm eserlerini heyecanla taramaya başladım.
“Kremna Kuşatması” diye bir öykü göremedim.
Belki bir kitap kurdu, bir blog yazarı bu durumu konu etmiştir diye ümitlendim.
Hayır, Yoktu. Bir anlık yaşadığım heyecan, hayal kırıklığına doğru gidiyordu.
Herman Hesse Alman asıllı olunca dil seçeneğini değiştirdim.
“Die Belagerung von Kremna” başlığını internet veri tabanında Almanca seçeneğiyle arama motorunda taramaya başladım.
Almanca internet veri tabanı ve kök kaynaklarda bu öyküye dair ilk başta doğrudan hiç bir şey bulamadım.
Giriş düzeyde bildiğim ve zihnimde can çekişen Almanca’mın imdadına çeviri robotu yetişince Herman Hesse’nin “ Fabulierbuch” (Masal Kitabı-Hikayeler) adlı kitabına isabet ettim.
Kitabın dizin taramasını yapmamla “Die Belagerung von Kremna” öyküsü ekranıma yansıdı.
Öykünün gotik yazım tarzıyla ön izlemesini görebilmek gerçekten mutluluk vericiydi.
Kremna Kuşatmasına ilişkin tarihi akışı bildiğim için kurgu haline gelen bu kısa hikayeyi Almanca’sından algılamak zor gelmedi.
Çeviri robotu da yaptığım bu ön izlemeyi ana hatlarıyla doğruladı.
Ezcümle Öykünün 1909-1910 Yıllarında yazıldığına ve yayınlandığına dair bilgileri de bu bilgilerle birleştirince keyifli bir keşif yapmış oldum.
O an yaşadığım mutluluğu kelimelerle anlatamam.
Kremna’nın Nobel Edebiyat Ödülüne sahip bir yazar tarafından dikkate değer bulunması ve aynı zamanda Yazarın bunun üzerine bir öykü oluşturması bu bölgenin hars ve medeniyeti açısından kıymetli bir olay.
Herman Hesse, yaşam sürdüğü coğrafyanın binlerce kilometre ötesinde bulunan ve hiç görmediği Kremna’nın yaşanmışlığına değer atfederek kalemine sarılırken, yanı başında dikilen bizler Kremna'yı “Kaçak Kazı, gömü, antik yağma, Define, kolay yoldan zengin olma” klişeleriyle konu ederek değersizleştirmişiz.
Kremna’yı taşlardan ibaret bir harabe olarak değil, bir dünya mirası olarak görmek; Turizmin Başkenti Antalya’nın izdüşümünde bulunan bu tarihi konuma ilgiyi artırmak bu toprağın evlatları olarak bizim sorumluluğumuz.
Bunun için Burdur Genelinde, Bucak özelinde Kamu Kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin ve bir bütün halinde kamuoyumuzun Kremna Antik Kenti ve diğer tarihi duraklarımız için yol haritası belirlemesi gerekiyor.
Mesela bu yazıya vücut veren Herman Hesse’nin “Kremna Kuşatması” adlı öyküsünü Almanca orijinalinden Türkçe'ye çevirip yayınlanmasını sağlamak çok yönlü bir katkı oluşturacaktır.
Önerilere biraz daha yer açmak mümkünse Kremna Antik Kenti Kazı Başkanı Prof.Dr. Ayça POLAT BECKS ve çalışma arkadaşlarına eşgüdüm ve finans temelinde rahat bir çalışma ortamı oluşturmalıyız.
Kremna Kazı Başkanlığına Kremna Kazı Evini bir an önce kazandırmalıyız ki arkeolojik kazılar hızlansın ve kaçak kazılar önlensin.
Kremna’nın Ören Yeri statüsü kazanması ve içine bir Müze kurulması gömücülükle zengin olma hayalinden daha gerçekçi ve kazançlı bir hedeftir.
Burdur sınırlarında yer alan Sagalassos ve Kibyra Antik Kentlerinin ören yeri statüsünü kazandıktan sonra elde ettikleri avantajları iyi analiz etmeliyiz.
Kremna’nın Ören Yeri olması hususunda Kremna’ya özgülenmiş sivil toplum örgütleri kurmalıyız.
Kremna Ören Yeri olduktan sonra bu Antik kentin turizm potansiyelini tek başına bir muhtarlık bölgesi kaldıramayacaktır.
Bu hususta Bucak olarak büyümekten korkmamalı, gerekirse 120 yıl önce olduğu gibi Çamlık Beldemizle idari anlamda tekrar birleşmeli ya da Çamlık Beldesinin belediyelik olması için her türlü girişimde bulunmalıyız.
Ezcümle Turizm yatırımlarımızın planlı, dengeli ve kimlikli olması adına Kremna üzerine kapsamlı bir tanıtım projesi hazırlamalıyız.
Tarihin izinde, Kremna özelinde yeni yazılarda görüşmek dileğiyle…
Ahmet Sedat OKTAY, 23 Ocak 2025
2025
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın 'Kremna'nın Nobel Edebiyat Ödüllü Yazarı: Herman Hesse' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Av. Ahmet Sedat Oktay'ın 'Fillerin Şafağında Ağaran Bucak Ovası: Kreatapolis Savaşı Tarih: M.Ö. 319' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın Şirlek’ten Ötesi Melli midir? adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın 'Halaskârgazi Atatürk ve Kahraman Din Alimlerimiz' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın “BUCAK, 1909’A KADAR ANTALYA’YA BAĞLI BİR İLÇEYDİ.” yazısı Devamı
2024
Avukat Ahmet Sedat Oktay'ın 'Antik Yağma ve Bucaklı İlham Perileri' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)