Geleneksel el sanatlarında 3 asırlık bir geçmişi; göller ve güller bölgesi, gönüller diyârı ve tekeler yöresi gibi unvanları bulunan İlimiz Burdur, daha düne kadar Türkiye’nin Hollanda’sı veya Süt Pınarı ve Et Deposu durumunda olan illerden biri olduğu, hattâ bunların başında geldiği gibi, bir zamanlar el dokuması kilim ve halıcılıkta da, gülcülük ve gülyağcılıkta da da, artı tekstilcilikte de ön planda imiş… Ancak son zamanlar da bütün bu özellik ve güzelliklerini bir bir yitirdiği ya da yitirmekte olduğu gibi, tekstil üretimini de durdurmuş ve dokuma tezgâhlarını Denizli’ye, halıcılığı, gülcülüğü veya gülyağcılığı da Isparta’ya kaptırmış! Bunun farkında, fevkinde ve bilincinde olan Burdur Belediyesi, Alaca Dokuması ile bu özellik ve güzelliğini Belediye Bünyesinde açtığı El Sanatları Merkezi’nde canlandırmaya ya da yaşatmaya çalışıyor…
El Sanatları Merkezi’nde tam zamanlı çalışan kadınlar önceleri sadece desenli kumaş olarak üretilen ve iç giyimde kullanılan Alaca Dokumadan konfeksiyon, ev tekstil ve dekorasyon ürünleri hazırlıyorlar ve iki ayaklı el tezgâhlarında ve ince, nârin, pamuklu kumaştan dokunan ve belediyenin desteğiyle markalaştırılan Alaca dokuma ürünleri yurt içinde ve dışında önemli ilgi ve alâka görüyor.
Söz konusu Merkez hakkında bundan bir müddet önce Anadolu Ajansı (A.A) Muhabirine açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, zaman içinde ortaya çıkan fabrikasyon sentetik ürünlerin çoğalmasıyla Alaca dokuma yapanların sayılarının azaldığını belirtiyor ve Başkan, “El dokumasının, kıymetini bilenler tarafından belediye bünyesindeki El Sanatları Merkezi’nde tekrar canlandırıldı. Kadınların elleriyle dokudukları dokumalar ulusal ve uluslar arası pazarlarda satılıyor…” demiş
FABRİKALAŞMAYAN… ‘HİÇ BİR ÜRÜN’ HEM
RANTABL, HEM DE KALICI OLMAZ-OLAMAZ
Belediyenin bundan 20 yıl kadar önce ve Ulu Cami yanında ve Halı Sarayı Binasında açtığı El Sanatları Merkezi Alaca dokuma atölyesi veya Merkezi iyi, güzel ama yetersiz… Yani bu Merkezin çalışanları Belediyenin katkılarıyla ve amatör ruhla çalışıyor ve birbirinden güzel ürünler üretiyorlar… Ancak bir türlü profesyonelleşemiyorlar. Dolayısıyla da ne ürün sayısını artırabiliyorlar ne de çalışan insan sayısını...
Her neyse benim bu günkü asıl konum Burdur Belediyesinin bünyesinde hizmet veren Alaca Dokuma Atölyesi veya Merkezi değil, Türkiye genelinde ve zor durumda olan Tekstil Sanayimiz… O nedenle ben sözü Türkiye geneline, yani son zamanlarda, ‘tabiri yerinde ise’ nekâhat dönemine giren tekstil sanayimize getirmek istiyorum:
TÜRKİYE GENELİNDE 604 İŞ YERİ KAPISINA KİLİT VURMUŞ
VE BU İŞTEN EKMEK YİNEN… “150 BİN KİŞİ” İŞSİZ KALMIŞ!
HAK-İŞ’E bağlı Öz-Gıda İş Sendikası Başkanı Refik Ay, önceki gün düzenlediği basın toplantısında tekstil sektöründe yaşanan problemlere değinmiş ve “Sadece Nisan ayında sektörde 150 bine yakın istihdam kaybı yaşandı. Yine SGK verilerine göre 604 bin işyeri kapanmış… Tekstil sektörü Türkiye için olmazsa olmaz sektörlerden biri…’’ demiş.
TÜRK GİBİ BAŞLA, ALMAN GİBİ DEVAM ETTİR
VE İNGİLİZ GİBİ BİTİR SÖZÜ UNUTTURULMALI
Aslında biz Alman’a da, İngiliz’e de benzememeli ve gerçek bir Türk gibi başlayıp, çalışkan bir Türk gibi devam ettirip, asil bir Türk gibi bitirmeliyiz! Amma velâkin, dünkü yazımda da belirttiğim gibi bizim eğitimimiz millîleşemediği ve tarımımız yerlileşemediği gibi, biz Avrupa’nın fennini ya da teknolojisini değil, ahlâksızlığını ithal etmişiz… Dolayısıyla da fen veya teknoloji de özürlü bir toplum hâline gelmiş-getirilmişiz maalesef.
İSTİHDAM YETERSİZLİĞİNİN ‘EN BÜYÜK NEDENİ’
MAKİNELEŞME OLSA DA, ‘ASIL NEDENİ’ PLANSIZ
PROJESİZ VE PROGRAMSIZLIK VE ‘ÜRETİMSİZLİK’
DPT YENİDEN KURULMALI ve FAALLEŞTİRİLMELİ
Durum Öz-Gıda İş Sendikası Başkanı’nın dediği gibi ise ki, öyledir; bazı sektörlerimiz gibi tekstil sanayimiz de alarm vermeye başlamış demektir! Bence bunun en büyük nedeni insanların kolay yoldan para kazanma ve rahat işlerde çalışma isteğinin yanında plansız, programsız çalışma, dolayısıyla da üretim yetersizliği, artı kalitesizliğidir… Ve bu olumsuzluklar birçok sektöre olduğu gibi tekstil sektörümüze de yansıyor… O nedenle Devlet Planlama Teşkilâtı (DPT) yeniden kurulmalı ve bu Teşkîlât eskiden olduğu gibi, kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapıp, projeler çıkarıp ilgili bakanlıkları, kurum veya kuruluşları planlı projeli çalışma içine girmelerini sağlamalı!
Uzun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; ben de atalarımız gibi ‘hesapsız kasap ne bıçak kor ne masat’ diyor, herkese ‘planlı-projeli, hesaplı kitaplı’ saygılar sunuyorum.
PLANLAMA, GELECEKTEKİ FIRSATLARIN VE TEHLİKELERİN
DİKKÂTE ALINARAK BUGÜNÜN KARARLARININ VERİLMESİDİR!
İsmet Barutçugil
HAYATIMDA KUVVETLİ ÇALIŞMA, DİKKÂTLİ MUHÂKEME,
İNANÇLI PLAN VE UZUN MESAİ SEMERESİ OLMAYAN
HİÇ BİR ŞEYİ KAZANAMADIM!
Thedore Roosevelt
YOLLARI AYRI OLANLAR BİRLİKTE PLAN YAPAMAZLAR!
Confucius
STRATEJİDE ÇIKMAZA GİREN BİR HAREKÂTI, HİÇ BİR
TAKDİK BAŞARI VE ZAFERE ULAŞTIRAMAZ!
Çarl von Cloisewitz
BİR PLANDAN YOKSUNSAN, BAŞKALARININ PLANLARININ
BİR PARÇASI OLURSUN…
Amerika Atasözü
GÜNDÜZ KANDİLİNİ HAZIRLAMAYAN,
GECE KARANLIĞI RAZI DEMEKTİR…
İYİ ÇALIŞMALARIN ÇOĞU BİRAZ DAHA İYİ
ÇALIŞMAMAK YÜZÜNDEN ZAYİ OLUR…
Kolektif
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Ben sizi kesin hoş bulurum, siz de beni hoş görürsünüz İnşaallah!!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)