Özel de mezunlarının, mensuplarının ve gönül dostlarının, genelde de az çok ilgilenenlerin.. bilecekleri gibi, İmam Hatip Okulları 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisad Kanunu’na dayalı olarak ve 13. 11. 1951 tarih ve 601 sayılı Müdürler Komisyonu Kararının ‘17 Ekim 1951 tarihinde’ ve dönemin Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri’nin onaylanmasıyla açılmış…
Ve Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak öğretim ve eğitim veren İHL’lerde fen, sosyal bilimler, uluslararası-yabancı dil, din, mûsikî, spor, sanat, kültür, geleneksel ve çağdaş görsel dersler ile birlikte Temel İslâm Bilgilerine ait dersler veriliyor. Ancak başta 28 Şubat Pismodern(!) Darbecileri olmak üzere din diyanet düşmanları tarafından yıllarca dışlanan, horlanan, aşağılanan ve analarından emdikleri süt burunlarından fitil fitil getirilen İmam Hatipliler merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamızın Hükümet ortağı ve Başbakan olduğu dönemlerde biraz rahatlasalar da AK Parti İktidarları döneminde olabildiğince rahatladılar ve dengi okullara benzer haklar elde ettiler…
Bu kadar girizgâhtan sonra asıl konuma girmek istiyorum, fakat buna girmeden önce de bizim ailenin İmam Hatip Okullarıyla olan maddî mânevî bağı-bağlantsı hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum:
Şöyle ki; rahmetli babamız medrese tahsili görse de, babamızın da, rahmetli ağabeyimizin ve yine rahmetli ablamızın da okul çağlarında İlimiz de İmam Hatip Okulları yokmuş. O nedenle onlara İmam Hatip Okullarında okumak nasip olmamış… Ancak, ailenin üçüncü evlâdı olan İsmet ağabeyim hem İmam Hatip Lisesini hem de, şimdi İlâhiyat Fakültesi olan, dönemin Konya Yüksek İslâm Enstitüsünü bitirdi ve hemen ardından da kendi okulu olan Burdur İmam Hatip Lisesi’ne Din Kültürü Ahlâk Bilgisi Öğretmeni olarak ataması yapıldı… Ve ben mücrim de, çok istememe ve onca çabama rağmen bir İHL mezunu olamadım ama mensubu, (BİHDER-Burdur İmam Hatip Okulu Mezun ve Mensupları Derneği’nin sade bir üyesi) olma şerefine nail olduğum gibi, torunlarımdan biri de (Muhammed Sertaç) şu anda Abdi Özeren İmam Hatip Okulu’nda ve 2. Sınıfta okuyor elhamdülillâh
Ayrıca, ben biri ikiz 3 oğlumun 3’ünün de orta tahsillerini Burdur İHL’ de yaptırdım ki; o dönemlerde bizim evin yanında Ticaret Lisesi olmasına, az ileride de Cumhuriyet Lisesi ve ağabeyim de o okulda öğretmen ve idareci olmasına rağmen; evlâtlarımı evimize oldukça uzağında bulunan Burdur İmam Hatip Lisesi’ne gönderdim…
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; biz İHL kökenli bir aileyiz elhamdülillâh… O nedenle ben yazımın burasında bir parantez açıyor, tüm İmam Hatiplilerin Haftalarını yürekten kutluyor, hayatta olan kendilerine, ailelerine, öğretmen ve öğrencilerine sağlık, sıhhat ve âfiyetler, vefat etmiş olanlarına da ganî ganî rahmet diliyorum… Sözü şimdi de ‘İmam Hatipliler Haftası’na getirmek istiyorum:
Yukarı da paragrafımda ve az çok ilgilenenlerin veya ilgililerin bilecekleri ya da hatırlayacakları gibi imam hatip okullarının binaları ve tefrişatları genelde hayır sever halkımız tarafından yapıldığı gibi, bazı giderleri de yine gariban köylüler veya Anadolu insanları tarafından karşılanmış… Ancak, din diyanet karşıtı çevreler yıllarca bu okullarımıza hep şaşı baktıkları gibi, 28 Şubat’ın mimarları, yapıcıları ve bağnazları bu güzîde okullarımızın önlerini kesmek, dolayısıyla da köklerin kurutmak için ellerinden geleni yaptılar maalesef! Ve önlerini bir müddet kesebilseler de şükürler olsun köklerini kurutamadılar! Kurutamazlardı da… Çünkü onları her şeyden önce Kur’an-ı Kerim öğrencisi ve öğretici adayı ve Kur’an-ı Kerim de Yüce Yaratıcının korumasında! Hal böyle olunca Kur’an öğrencileri de öğreticileri de yine O’nun koruması altında idiler…
Hülâsâ-i netice; İHL’lilerin destanları da ızdırap ve çileleri de yazmakla bitmediği gibi, İlâhî rıza için, yani Allah’ın (c.c) emir ve yasakları ile birlikte Hz. Peygamber (sav)’in sünnetlerini en doğru kaynaklardan öğrenmek ve uygulayabilmek için seçtikleri konusunda kimsenin bir şüphesi olmasın… Ancak, halkımız arasında ve son zamanlarda bu niyetlerinde ve hareketlerinde bir yozlaşma, gevşeme, daha da kötüsü ciddi bir bozulma olduğu yönünde kanaatler oluşmaya başladığını üzülerek görüyor, duyuyor ve biliyorum… O nedenle ‘bu saygın okullarımızın öğrencilerinin de öğreticilerinin de nekâhet veya rehâvet döneminden de en kısa sürede kurtulmaları gerektiğini düşünüyorum. Ve bu konu da son olarak ‘tüm okullar bizimdir, ama İHL’ler Anadolu insanının ve gariban milletimizin göz bebeği okullarımızdır. O nedenle, tüm İmam Hatiplilerin Haftaları kutlu, kendileri, aileleri ve sevenleri mutlu olsun…’ diyor herkese saygılar duyuyorum.
İMAM HATİPLİ, ASRIN İHTİYAÇLARINA MÜDRİK DOĞUYU VE BATIYI İYİ BİLEN, MÜNEVVER, ‘DİNDAR GÖRÜNECEĞİM’ DİYE MUTAASSIP OLMAYAN, ‘AYDIN DESİNLER’ DİYE DE DİNDEN TÂVİZ VERMEYEN,TÂVİZSİZ FAKAT MÜSAMAHAKÂR BİR İNSANDIR!
M. Celâleddin Ökten
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)