Sevgili okurlarımdan bazıları bu günlerde Gazze’ye veya Filistin’e çok yer vermemi eleştirebilirler… Ancak, dünkü yazımda da dikkât çekmeye çalıştığım gibi, Emperyalist destekli Müslüman köstekli ve Siyonist kafalı İsrail’in bu günkü hedefi Gazze, dolaylı hedefi ise Filistin olsa da, nihai hedefi Türkiye ve İslâm Âlemi! Ve İsrail bu kirli emeline ve ham hayaline ulaşabilmek için de bir 3. Dünya savaşı çıkarmak istiyor! Bazı devletlerin yöneticileri ve halkları bunun farkında oldukları için olsa gerek konu İsrail olduğunda gardlarını düşürüyor, seslerini kısıyor ve birçok şeyi alttan alarak kendilerini ve ülkelerini muhtemel bir dünya savaşının dışında tutmak istiyorlar… Daha da kötüsü, bazılarının bu durumun farkında, fevkinde bile olmamaları!
Hemen herkesin televizyon ya da sosyal medya yayınlarından izledikleri gibi, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş geçtiğimiz haftaki Cuma günü Ordu’da idi ve Cuma namazını Ordu da kıldı-kıldırdı… ‘Filistin’ konulu hutbesinde İslâm’ın barış, esenlik, adâlet ve merhamet dini olduğunu vurgulayan Başkan Erbaş, “İslâm’a göre bütün insanlar din, can, mal, ırz ve namus dokunulmazlıklarına sahiptir. Rahmet elçisi olarak gönderilen sevgili Peygamberimiz (sav) savaşında bir ahlâkı ve hukuku olduğunu tüm insanlığa duyurmuş ve öğretmiştir. Allah (c. c) Resulü, savaşta dahî kadınlara, yaşlılara, çocuklara, mâbetlere, hattâ bitki ve hayvanlara bile asla zarar verilmemesini emretmiştir…” dedi.
Diyânet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, hutbesinin en güncel ve en etkili bölümünde “Tarih bize gösterdi ki, zulüm ebedî olamaz ve zulümle âbâd olunamaz. Masumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümdarlık veya hükümranlık uzun süre ayakta kalmaz-kalamaz. Müslümanlara özgürlük mücadelesinde direnmekten başka çare kalmamıştır…” dedi. Başkan Erbaş başta ABD ve AB üyeleri olmak üzere Siyonist İsrail’e destek veren tüm ülke yöneticilerini ve halklarını uyardı! Ancak, anlayana sivri sinek saz, anlamayana ise davul zurna az’ geldiği gibi, bu ülkelerden bazıları bu zulmü destekliyor, bazıları rıza gösteriyor, bazıları ise tıpkı bir devekuşu gibi başlarını kuma sokuyor!
Her neyse, gerisi varsa da Başkan Erbaş’ın minbere kılıçla çıkması ve siyasi de bir hutbe îrat etmesi etkileyiciydi… Ancak, burada bir parantez açıp hatırlatmak gerekirse ki, gerekebilir; Cuma ve bayram namazları siyâsi bir namaz olduğu için normalde ve genelde o yerin en büyük camisinde kılınır-kılınması gerekir! Ve Cuma namazlarının her mükellef erkeğin üzerine farz olduğu gibi, edası da şarttır! Yani Cuma namazının, ‘zamanında kılınmayan ya da kılınamayan vakit namazları gibi’ kazası da olmaz! O nedenle Cuma namazları vaktinde, cami de ve cemaatle kılınması şarttır…
Ve yine görüldüğü, bilindiği gibi, Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılı kutlamaları ânında Ordu Komutanlarının ellerinde de Ankaralı Seymenlerin ellerinde de yalın ve parıl parıl parıldayan kılıçlar vardı. Ve Komutanlar ile Seymenler bu haftaki o ‘keskin olmasa bile’ simge kılıçları süs için değil, millî bir mânaya veya gâyeye matuf nedenlerden dolayı kuşanmış olmalılar!
Demem o ki, Komutanların törenlere kılıçlarıyla katılmaları görülmüş duyulmuş bir şeydir ama Diyanet İşleri Başkanlarının minbere kılıçlarıyla çıktıkları ve hutbelerini kılıçla irat ettikleri ya hiç görülmemiştir ya da ben görmemişimdir veya hatırlayamıyorumdur… O nedenle bu haftaki kılıçların millî bir anlamı veya birilerine bir mesaj olmalı!
Korsan, işgalci, zâlim, hâin, soykırımcı ve terörist İsrail’in Siyonist ve Müslüman, hattâ ‘Siyonist olmayan insan kasabı’ ve Başbakanı Netanyahu kamuya ve basına açık bir ortamda yaptığı bir konuşma da “Filistinlilere ait her şeyi tümüyle yok edin. Hiçbir şeyi esirgemeyin! Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun deve, eşek ne varsa hepsini yok edin, öldürün..!” dedi. Bu sözler de O’nun yanında bir İsrailliye veya Siyonist bir Yahudi’ye diken batacağına bir milyon Müslümanın ve çoluğun çocuğun kalbine kılıç saplansın veya masum Müslümanların, hattâ Siyonist olmayan tüm insanların, sivil ve sabi çocukların üzerine tonlarca atom bombası, biyolojik veya kimyasal silah yağdırılsın..!’ gibi anlamlara geliyor.
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; İsrail’in Siyonist-Evangalist ve fikri de, zikri de sapık olan yöneticileri 3. bir Dünya savaşı çıkararak, dolayısıyla da Siyonist olmayan herkesi öldürerek önce Dünya da sadece kendilerinin kalmalarını, öldükten, pardon geberdikten sonra da Cennete girmeyi ve orada ebedî olarak kalmayı yeğliyorlar! Ancak sabit âyet ve sahih hadislere göre Hakk-Batıl savaşlarında yaralanan Müslümanlar gâzî, fedai can edenler ise şehid olurlar. Dolayısıyla da Cenneti âlâya girmeyi hak ederler… Genelde kefere ve fecereler, özelde de Siyonistler, yakıtı sadece taş ve insan olan Cehenneme yakıt olurlar!’ diyor, herkese ‘barış dolu’ saygılar sunuyorum.
GERÇEK (HAKK) RABB’İNDEN GELENDİR. ŞU HALDE
SAKIN KUŞKUYA KAPILANLARDAN OLMA!
Bakara Sûresi, âyet 147
GEVŞEKLİK GÖSTERMEYİN, ÜZÜLMEYİN; EĞER
İNANMIŞSANIZ ŞÜPHESİZ ÜSTÜN GELECEK OLAN
SİZSİNİZ… Âl-i İmrân Sûresi, âyet 139
VE ARTIK HAKK GELDİ, BÂTIL ZÂİL (yok) OLDU!
HİÇ ŞÜPHESİZ BÂTIL SÜREKLİ YOK OLUCUDUR.
(ÇÜNKÜ HAKK GELİNCE BÂTIL BATACAK. GÜNEŞ
DOĞUNCA KARANLIK KAYBOLACAKTIR) DEĞİŞMEYEN
GERÇEK GELDİ, SAHTE VE TUTARSIZ OLAN, AMAÇSIZ
VE ANLAMSIZ OLAN HERŞEY DE YIKILIP GİTTİ!
İsrâ Sûresi ve 81. Âyet-i kerîmenin meali
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Ben sizi kesin hoş bulurum, siz de beni hoş görürsünüz İnşaallah!!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)