Bugünkü yazımın başlığı bana değil, sözlerin en güzelini ve en doğrusunu söyleyen ve sevgililer sevgilisi olan Hz. Muhammed (sav)’e ait… Yani bu söz sıradan bir söz değil, hadis-i şeriftir. O nedenle ben bugünkü yazımı bu hadis-i şerifin üzerine binâ etmek istiyorum:
Şöyle ki; atalarımız, “Söyle arkadaşını, ben senin ne olduğunu söyleyeyim” derler. Ben de ‘söyleyin siz sevilinizi, ben de sizin ne olduğunuzu söyleyeyim!” derim.
Her neyse; sözü ‘Sevgililer Günü’ne getirmek istiyorum, ancak önce bu göstermelik ya da yılda bir gün uygulanan gün hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum:
Şöyle ki; ilgilenenlerin ve meraklılarının bilecekleri gibi, 14 Şubat tarihi dünya da ve ülkemiz de “Sevgililer Günü” olarak kutlanıyor. Dolayısıyla da insanlar diğer sevdiklerine olduğu gibi, kalıcı sevgililerine de gelip geçici, daha doğrusu günübirlik sevgililerine de yılda bir gün ayırıyorlar ve sevgilerini, sevgililerine çiçek böcek gibi şeyler hediye ederek, hattâ kargo ile göndererek ispatlamaya ve kendilerini tatmin etmeye, hattâ avutmaya çalışıyorlar! O nedenle ben daha yazımın başında bilmeyen ya da unutan sevgili okurlarıma bu sembolik günün kökeni, oluşumu ve gelişimi hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum:
Roma Katolik Kilisesinin inanışına dayanan ve 1800’lü yıllardan bu yana kutlanagelen bugün, Walentine adındaki ve Hristiyan bir din adamı için ilân edilmiş ve bugün ‘o gün bu gündür’ kutlanan bir bayram günü olarak ortaya çıkmış. Bu sebeple bugün bazı toplumlar da “Aziz Walentin Günü” olarak bilinir ve öyle kabul edilir. Ve bu gün, günümüz de bazı toplumlarda sevgililerin birbirlerine hediye alıp kartlar gönderdiği özel bir gün hâline geldiği gibi; insanlar bu bir gün içinde pek azı gerçek veya samimi ya da kalıcı, birçoğu ise çakma ve geçici olan sevgililerine bir milyar adet kâğıttan kart veya kartpostal gönderdikleri biliniyor ve bunun da ekonomiyi canlandırdığı iddia ediliyor… Oysa bunun adı ‘ekonomiyi canlandırmak’ değil, tam bir israf ekonomisi uygulamasıdır!
Hristiyan Aleminde ve hummalı bir şekilde ve 1800’lü yıllardan beri ‘bayram günü’ olarak kutlanagelen ‘14 Şubat Sevgililer Günü’ kutlamaları, dönemin Papa’sı tarafından gayriHristiyan’i bulunmuş ve kutlanması yasaklanmış!
Ve Suudî Arabistan’da ‘’Sevgililer Günü’’nde kutlamasında kullanılan ürünlerin satışı yasak olduğu gibi, Türkmenistan, Özbekistan, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkelerde ise hiç kutlanmıyormuş! Bizde ise bırakın yasaklamayı veya engellemeyi, teşvik ediliyor!
Hâsılı; sevdiği kişiyi yılda bir gün arayan soran kişiler için bugünün bir anlamı olabilir… Ancak bizim gibi sevdiklerini yılda bir gün değil, 365 gün seven, sayan, arayan soran ve bir fincan kahvesini içebilmek veya içirebilmek için can atan kişiler için bugünün hiçbir artı getirisi olmaz-olamaz! Kaldı ki, televizyon kanallarında gün geçmiyor ki, insanlar ‘eski ya da yeni sevgililerine şiddet uyguladı, darp etti, yaraladı, dövdü, sövdü hattâ öldürdü!’ gibi haberler görmeyelim duymayalım! Bu bile sevgili seçerken veya sevgili bulurken, hattâ sevgili olurken kılı kırk yarmanın gereğini anlatmaya yeter de artar!
Burada bir parantez açarak, Peygamberler dâhil, hiçbir sevginin Allah (c.c) sevgisinin önüne geçmemesi gerektiğini hatırlatmak isterim!
Hâsıl-ı kelâm; inanan insanlar ‘helâl yollardan edindiği sevgilisi ile meşru bir şekilde sürdürdüğü ilişkisini, daha doğrusu eşini veya eş adayını yılda bir gün değil, 365 gün sevmeli ve sevgisini çiçek ve böcek gibi hediyelerle belli etmeye çalışmak yerine yürekten, gerçekten ve ölesiye sevmeli!’ diyor, şimdi de güncel bir başka konuya daha geçmek istiyorum:
Burdur Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü’nde görevli Murat K. ve Zeliha Ü. adlı polis memurları, aralarında benim de bulunduğum basın mensuplarını, geçtiğimiz pazartesi günü Müdüriyetin Konferans Salonunda düzenledikleri bir basın toplantısında “Uyuşturucuyu başlama yaşı, nedenleri, niçinleri? Uyuşturucu maddeleri kullanan kişilerdeki belirtileri, Uyuşturucu madde nedir ve Uyuşturucu Nerelerde kullanılır?” gibi konularda ve görsel eşliğinde bilgiler verdirdiler.
Yani, konularına olabildiğince vakıf ve ilimizdeki uyuşturucu madde kullanımına, alım ve satım trafiğine hâkim oldukları anlaşılan Narkotik Şube’nin genç polis memurları Murat Bey ve Zeliha Hanım, düzenledikleri toplantıda uyuşturucu madde kullanımının zararlarını, uyuşturucuya başlamanın ve bırakmanın yollarını detaylı bir şekilde anlattılar…
Bilgilendirme toplantısının detaylarını gazetelerimiz ve haber sitelerimiz geniş bir şekilde ya yayınlamışlardır ya da yayınlayacaklardır. O nedenle ben, kutlanmakta olan ‘Sevgililer Günü’ öncesinde verilen birbirinden değerli bilgilerin içeriğini değil, bilgiyi veren polis memurlarının anlatımlarını değerlendirmek istiyorum:
Ben şahsen, ‘iyi güzel anlatım, güler yüz ve tatlı dilleriyle’ birçok bağımlıyı zararlı-kötü alışkanlıklardan kurtarabileceklerine, başlamaya niyetli olanları da caydıracaklarına olan inancımı ifade etmek, kendilerini tebrik etmek ve ‘bu köşemden’ takdir duygularımı iletmek istiyorum:
Şöyle ki; mesleğim icabı, birçok kurum ve kuruluşa olduğu gibi, yarım asırdır da polis, jandarma ve zabıta karakollarına gider gelirim. Dolayısıyla da polis, jandarma ve zabıtalarla muhatap olurum. Ve bu gidip gelmelerde iyi, yani mesleğinin hakkını veren, temsil ettiği kurumun hakkını hukukunu gözeten birçok görevli ile karşılaştığım olduğu gibi, az sayıda da olsa bunun tam tersi durumunda olan görevlilerle de karşılaştığım olmuştur. Ve geçtiğimiz Pazartesi Günü gittiğim İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü bilgilendirme toplantısında hiç rütbeli görmedim ama, gördüğüm, dinlediğim Narkotik Şube’nin oldukça genç ama çok tecrübeli ve birbirinden değerli iki polis memuru ‘diğer arkadaşlarımı olduğu gibi’ benim de polise olan güvenimi, sevgi ve saygımı artırdı. O nerenle ben ‘Sevgililer Günü’nden bir gün önce bize altın değerindeki bilgileri veren polis memurları Murat Bey’i ve Zeliha Hanım’ı yürekten kutluyor, herkese saygılar sunuyorum.
ÇOĞU SARHOŞ EDEN NESNENİN AZI DA HARAMDIR!
Hadis-i Şerif
GÜZELİ GÜZEL YAPAN EDEPTİR, EDEP İSE GÜZELİ
SEVMEYE SEBEPTİR… Hz. Mevlânâ
YAPMACIK OLUP SEVİLMEKTENSE, KENDİM OLUP
NEFRET EDİLMEYİ TERCİH EDERİM. Tom Rombins
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)