Son dönemi bilmiyorum ama, normal de ve bir süredir Ülkemiz de her 14-20 Nisan tarihleri arası ‘’Kutlu Doğum Haftası”; ilgilenenlerin veya ilgililerin bilecekleri gibi de 15-22 Nisan tarihleri arası ‘’Turizm Haftası”, 15-21 Nisan tarihleri arası ‘’Malazgirt Haftası”, 19-25 Nisan tarihleri arası ise “Kitap Günü’ ve ‘’Kütüphâne Haftası’’ olarak kutlanıyor… O nedenle ben daha yazımın başında ‘Kütüphâne Haftası’nı, ‘Kitap Günü’nü ve ‘Turizm Haftası’nı bir şekilde değerlendirelim ama ‘Kutlu Doğum Haftası’nı ve ‘Malazgirt Haftası’nı hiç ama hiç unutmayalım, dolayısıyla çok daha iyi değerlendirelim! Çünkü Malazgirt, ‘Alparslan’ın kesin galibiyeti-zaferi ile sonuçlanan ve bu muharebe “Türklere Anadolu’nun kapısını açan son muhabere’ olarak adlandırılır ve savaşın ardından çok sayıda Türk Anadolu’ya başladığı, hattâ Türklerin kitleler hâlinde Anadolu’ya girişinin, dolayısıyla da Türkiye tarihinin başladığı gün olarak bilinir ve öyle kabul edilir… O nedenle bu haftayı asla unutmayalım’! diyorum… Şimdi de sözü haftaların haftası veya günlerin ya da zamanların hası olan “Kutlu Doğum Haftası’’na getirmek istiyorum:
Bu yıl nasıl oldu ya da nasıl kutlandı veya kutlanmadı onu bilmiyorum… Ama ben normalde 14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanan bu kutlu, kutlular kutlusu, haftalar haftası, haftaların ve günlerin, hattâ anların hası ve paşaların paşası olan haftayı bugün kutlamak ve kendimce bir değerlendirme de bulunmak istiyorum:
Şöyle ki; Hicrî Takvime göre ayrı, Mîlâdî Takvime göre 20 Nisan tarihi kâinatın yaratılışına vesile, inananların şefaatçisi ve cihan şümul bir Peygamber olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in doğum günü olarak biliniyor ve bu durum da aşağıda özetlemeye çalışacağım mucizelerle teyit ediliyor:
O’nun, Peygamber Efendimiz (sav)’in doğduğu anda şeytan hiç olmadığa kadar büyük bir çığlık atmış, Semâve Vâdisi’ni su basmış, Kisra’nın sarayında bulunan 14 sütun yıkılmış, İranlıların barınaklarında 1000 (bin) yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşler sönmüş, Müşriklerin taptıkları Save Gölü o anda çökmüş; ayrıca yıldızların gökyüzünden bir bir döküldüğü görülmüş, dolayısıyla da şeytan ve cinler ile onları kullanarak kâhinlik yapanların önüne set çekilmiş, mecûsîlerin bin yıldır yanan ateşleri bir anda sönmüş! Ki, bu mucizeler Hz. Muhammed (sav)’in yalnız putperestliği değil, ateşperestliği de ortadan kaldıracağının ilk âlemeti olarak kabul edilmiş ve, ve, ve Peygamber Efendimizin doğduğu sırada yeri göğü aydınlatan bir nur görülmüş!
Hâsılı; Türkiye’ de yaşayan Müslümanların bilecekleri gibi Peygamber Efendimizin doğduğu gün olan 20 Nisan tarihi Ülkemiz de Mevlîd-i Nebî olarak kutlanıyor ki, bu tarih Hicrî ve Mîlâdî takvim arasındaki 10-11 günlük farktan dolayı her yıl farklılık-değişiklik göstermekte! Ancak çeşitli mülâhazalardan dolayı günümüzde Peygamber Efendinizin Dünyaya teşrif ettiği günü, yani sav’in doğum günü Mîlâdî olarak 20 nisan 571 Pazartesi günü olarak kabul görüyor… Ve Hz. Muhammed’in doğum yılını yan yana toplandığında 13 rakamı çıktığı için, Evanjalist veya Siyonist Yahudiler ve Emperyalist Hristiyanlar 13 rakamını hiç sevmez ve bu rakamı uğursuz bir rakam olarak görüp kabul ederler…
Hâsıl-ı kelâm; doğrusunu ancak Cenab-ı Hakk bilir ama bizim bildiğimize göre sevgililer sevgilisi ve Yüce Allah’ın (c.c) Nebisi olan Hz. Muhammed’in Mîlâdî yıla göre 20 Nisan tarihine tevafuk ettiğine dair güçlü delil ve inandırıcı nedenler var… O nedenle, biz inananlar Mîlâdi 365 günü, Hicrî olarak da yılın 355 gününü Efendimizin doğum günü, 52 haftayı da ‘kutlu doğum haftası’ olarak görmeli, kutlamalı ve hayatımızı O’nun hayatına benzetmeye çalışmalıyız… Dolayısıyla da şefaatine nail olmaya bakmalıyız!
Hülâsâ-i netice; kendimizin ya da çoluk çocuğumuzun, hattâ uzak yakın akraba ve konu komşularımızın, kısaca dünyalık sevgililerimizin doğum, nişan, nikâh ve saire günlerini şaşalı ve olabildiğince masraflı bir şekilde kutlarken; kâinatın yaratılışına, bizim de ahiret saadetimize vesîle olacak olan bir Peygamberin doğum gününü, dünyaya teşrif ettiği günü kutlamamak en hafif tabirle vefasızlık olur’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
ALLAH (c.c) VE MELEKLERİ, RESULE SALÂVAT GETİRİYOR.
EY İMAN EDENLER! SİZDE SALÂVAT GETİRİN!.. Ahzab 56
SİZE GEREKEN BENİM SÜNNETİMDİR…
BANA İTAAT EDEN ALLAH’A (c. c) İTAAT ETMİŞTİR.
BANA İSYAN EDEN DE ALLAH’A İSYAN ETMİŞTİR!..
SİZE İKİ ŞEY BIRAKIYORUM, ONLARA SIMSIKI
SARILDIĞINIZ SÜRECE YOLUNUZU ŞAŞIRMAYACAKSINIZ
BUNLAR ALLAH’IN KİTABI VE PAYGAMBERİNİN SÜNNETİ…
ÜMMETİM FESADA GİTTİĞİ ZAMAN DA KİM BENİM
SÜNNETİME SARILIRSA, HAYATINI BENİM HAYATIMA
UYDURURSA, YÜZ ŞEHİDİN ECİR VE SEVABINI
KAZANABİLİR… Hz. Muhammed (sav)
SÖZÜN EN GÜZELİ ALLAH’IN (c.c) KİTABIDIR.
REHBERLİĞİK EN GÜZELİ İSE MUHAMMED
(SAV)’İN REHBERLİĞİDİR! Hadis (İbn Hanbel ‘r.a)
TAM ANLAMIYLA MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN
TEK ŞEY, İÇİN BULUNDUĞUMUZ ANI, GEÇMİŞTEKİ
DİĞER ANLARLA KARŞILAŞTIRMAKTAN VAZ GEÇMEKTEDİR
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)