Halk arasında ‘kobani olayları’ ya da ‘6-7 Ekim olayları’ olarak bilinen ve yetkililerce de öyle isimlendirilen davanın sarıklarına verilen hapis cezaları HDP’liler ve destekçilerince çok bulunur ve ‘siyasi karar’ olarak nitelendirilirken; ben tam tersini düşünüyor ve ‘Kobani Davası’ Türkiye’nin siyasî değil, hayâtî davasıdır!’ diyorum… O nedenle ben önce bilmeyen ya da unutan sevgili okurlarıma bu dava hakkında bazı bilgiler vermek, sonra da kendi yorumuma geçmek istiyorum:
Şöyle ki; YPG militanlarının Türkiye sınırları üzerinde silah nakil yapmasına izin vermeyen T.C Hükümetine tepki olarak HDP Merkez Karar Yürütme Kurulu’nun 6 Ekim de aldığı bir kararla ve ‘sokağa çıkın…’ çağrısıyla başlayan protesto eylemleri ve silahlı çatışmalar yaşanmış ve bu olaylarda çok sayıda insan canından ve malından olmuştu!
Kısaca; HDP’nin “Kobani’ye Destek” sloganıyla, daha doğrusu bahanesiyle başlattığı eylemler sırasında 35 il ve 96 ilçede yaşanan terör olaylarında 37 kişi hayıtını kaybederken, 326’sı güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 761 kişi yaralanmıştı. Ayrıca 197 okul yakılmış yıkılmış, 269 kamu binası tahrip edilmiş, 1737 ev ve işyeri yağmalanmış, 1230 araç tahrip edilmiş ve bu durum mahkemelere intikal etmişti… Ve o sırada HDP’nin eş bakanları olan Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 108 sözde siyasetçi (halkı sokağa döktükleri dolayısıyla da ülkenin birliğini bütünlüğünü bozdukları) gerekçesiyle yargılanmışlar; yargılama sonunda da Demirtaş 42 yıl, Yüksekdağ 30 yıl 3 ay, Gülten Kışanak ve Sabahat Tuncel 12’şer yıl, Ahmet Türk ise 10 yıl hapis cezası alırken; Eski HDP Milletvekilleri Aysel Tuğluk, Altan Tan, Ayhan Bilgin ile diğer sanıklardan Berfin Özgü Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Emine Beyza Üstün ve Sırrı Süreyya Yüksel de berat etmişlerdi.
Ki, PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan da sosyal medya hesabından (5 Ekim 2014 tarihinde) yaptığı çağrıda “Gençleri, kadınları 7’den 77’ye herkesi Kobani’yi sahip çıkmaya, onurumuzu, namusumuzu korumaya METROPOLLERİ İŞGAL ETMEYE ÇAĞIRIYORUZ”(!) demiş; Ayrıca KCK, “Milyonlar sokaklardan ve mücadele alanlarından çekilmemeli. Halkımız bulunduğu her yerde direniş mücadelesini büyüterek süreklileştirmelidir. Milyonlar sokaklardan ve mücadele alanlarından çekilmemelidir. Halkımız; kendi öz savunmasını geliştirerek ‘her yer Kobani, her yer direniş serhildan’ anlayışıyla direnişini zafere ulaştırmalıdır…” demiş; örgütün propagandasını yapan sitelerde şiddetin ve terörün her türlüsü teşvik edilmiş, övülmüş ve “Kürdistan da devlet namına bir şey kalmamalı” başlıklı bir yazı da “Kürt gençlik hareketi ‘Komalen 591 Ciwan devrim hareketi’ HALK SAVAŞINI her alanda ve güçlü bir şekilde sürdürmeli…” çağrısında bulunmuştu! Ve “Devletin Kürdistan da hiçbir meşruiyeti kalmamıştır, kalmamalı da, yasaklarla Kürdistan’ı zindan çevirmeye çalışan kararlarına karşı Kürdistan’ ı onlar için zindana çevrilmeli, mezar yapılmalı. Yani Kürdistan da devlet diye bir şey kalmamalı…” diyerek hain taraftarlarını ve dinsiz îmansız sempatizanlarını büyük devletimize ve asil milletimize karşı savaş açmaya ve tıpkı İsrail’in yıllardır Filistin de, aylandır da Gazze’de yaptığı gibi yapmaya çağırmıştı! Amma velâkin asil ve necip milletimizin kendisi bu çağrılara uymadığı gibi, uyanlara da prim vermemişti!
Demem o ki; devlet millet, din diyânet düşmanı olan örgüt ve örgüt elamanları sosyal medya üzerinden ülkemizin birlik beraberliğini ve bütünlüğünü bozmak için ağızlarına ya da akıllarına ne geldiyse yazdıkları gibi; iç savaş çıkarmak, asil ve necip milletimizi katletmek, hattâ soykırım yapmak için ne gerekiyorsa onu yazmış, yayınlamış, teşvik etmiş ve bunun için de ellerinden geleni yapmışlardı! Yani Türk ve Türkiye, hattâ insanlık düşmanı olan örgütler bizim, birlik ve beraberliğimizle birlikte ağzımızın tadını bozmak için bütün yollara başvurmuşlardı! Ve bu örgütün bütün kanunsuz, destursuz, fütursuz, mantıksız, izansız, îmansız ve insafsız çağrılarını destekleyen açıklamalar yapan ve fırsat buldukları anda onlarla birlikte hareket etmeye hazır olan güya siyasetçilere, söz de politikacılara ve ‘eşbaşkanlara’ bağımsız yargı organlarının verdikleri cezaları ‘siyasî karar’ olarak nitelemek ülkemizin bölünüp parçalanması için ellerinden geleni yapan terör örgütlerini desteklemekle eşdeğerdir… O nedenle ben adlarını ağzıma veya köşeme dahî almak istemediğim kişilere verilen cezaları siyasi değil hayâtî, hattâ az buluyorum!
Ara başlığım ben mücrimin değil, benim sevgili Peygamberim ve iki cihan serverim olan Hz. Muhammed (sav)’e ait. Yani, benim sevgili Peygamberim ‘vatan sevgisi îmandandır’ buyuruyor! Benim de ne imanımdan ne de vatan sevgimden zerre kadar şüphem olmadığı için vatanımı canımdan çok seviyor, vatan sevgisiyle imanı eşdeğer görüyorum... O nedenle, ben ‘bırakın diğer insanları, benim Cennet misâli ülkemin başı ağrıyacağına ya da ağrıtılacağına benim bin başım feda olsun!’ derim. Dolayısıyla benim vatanıma göz koyanların gözlerini oymak isterim.
Uzun lâfın kısası ve meselenin hülâsâsı; ben şahsen, ‘Kobani’ye fizîkî olmasa-olamasa bile maddi mânevi desteklerini esirgemeyenlere verilen cezaları az buluyorum! Ancak, bağımsız mahkemelerin veya tarafsız hâkimlerin, bahsime konu sanıklara kanunların öngördüğü cezalardan daha azını ya da fazlasını verme imkânlarının olmadığını hatırlayıp teselli olduğumu hatırlatıyor!’ herkese saygılar sunuyorum.
ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM, ZÂLİMİ ASLA SEVEMEM;
GELENİN KEYFİ İÇİN GEÇMİŞE KALKIP SÖVEMEM.
BİRİ ECDADIMA SALDIRDI MI, HATTÂ BOĞARIM!..
BOĞAMAZSIN Kİ!
HİÇ OLMAZSA YANIMDAN KOVARIM!..
Mehmed Âkif Ersoy
ÇABUK BÜYÜ, ÇABUK YETİŞ TEZ OĞLUM,
ÇAKAL GEZEN ŞU DAĞLAR DA GEZ OĞLUM
VATANINA GÖZ DİKENLERİ EZ OĞLUM!..
Serhat Kabaklı
EY! MAVİ GÖKLERİN BEYAZ VE KIZIL SÜSÜ,
KIZ KARDEŞİMİN GELİNLİĞİ, ŞEHİDİMİN SON ÖRTÜSÜ,
IŞIK IŞIK DALGA DALGA BAYRAĞIM,
SENİN DESTÂNINI OKUDUM, SENİN DESTÂNINI YAZACAĞIM!
SANA BENİM GÖZÜMLE BAKMAYANIN MEZARINI KAZACAĞIM,
SENİ SELÂMLAMADAN UÇAN KUŞUN YUVASINI BOZACAĞIM…
Ârif Nihat Asya
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)