Hemen hepimizin acı acı, içi yanarak hatırladığı, hattâ hatırlamak bile istemediği Covid-19 illetinin adı Çin’de ve 2019 yılında duyulmuş, kendisinin varlığı veya öldürücülüğü ya da bulaşıcılığı bilimsel bir şekilde kanıtlanamasa bile, ‘kötü’ ya da cirminden kat kat daha büyük olan cürmü, Ülkemiz dahil, dünyaya jet hızıyla yayılmıştı! Yani yeryüzündeki varlığı 15-20 gramlarla telaffuz edilen ve öldürücülüğü Dünya Sağılık Örgütü’nce (DSÖ) 11 Mart 2020 yılında resmen îlân edilen kovid-19; yine aynı örgüt tarafından 5 Mayıs 2023 tarihi itibariyle, (4 yıl sonra) ‘küresel durum’ olmaktan çıkarılmış… Dolayısıyla da sanal, belki de uydurma veya kasıtlı olarak yayılan ya da yapay yollardan üretilen Covid-19 bu gün artık korkulu rüya olmaktan çıkmış, sanal ya da uydurma bir virüs olarak anılır hâle gelmiş-getirilmiş durumda… O nedenle ben sözde konunun uzmanı olduğunu iddia eden kişiler ve televizyon kanallarında her gün ahkâm kesen koca koca profesörlere, doçentlere ve doktorlara ‘günaydın’ demek istiyorum! Ve bu illetin ne olduğunu doğru dürüst anlamadan dinlemeden milleti çeşitli aşılarla ve ilaçlarla zehirleyen, bazlarının da ölümüne neden olan etkili ve yetkililerin hesap vermelerini diliyorum.
Kısacası ve açıkçası; alanında en güvenilir ve tek otorite olan ya da öyle gösterilip tanıtılan bir örgüt olan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Kovid-19’u ‘5 Mayıs 2023 tarihinde yayınladığı bir bildiri ile ‘küresel âcil durum’ olmaktan çıkarmış! Ama ‘küresel salgın’ kategorisinden çıkarmamış. Seneye onu da çıkarır herhalde!
Şöyle ki; herkesin bildiği ya da hatırladığı gibi, 4 yıl boyunca tüm dünyayı etkisi altına alan ve herkesin korkulu rüyası hâline gelen, daha doğrusu o hâle getirilen Covid-19 illeti insanları 2 yıl ve tam manasıyla evlerine yerlerine hapsetmişti! Bu hapis te üreticileri, esnaf ve sanatkarları, daha doğrusu ülkemizin iç ve dış ticaretini alt üst etmişti! Ki, Ülkemiz de Korona mevhumuyla kaç kişi ya hayatını kaybetti ya da hasta oldu! Olmaya da devam ediyor veya edecek onu bilmiyorum, bilmekte istemiyorum; ama resmî verilere göre ülkemizde ilk KOVİD-19 vakası 11 Mart 2020 de görülmüş ve bu vakanın dünya genelende 7 milyondan fazla insanın ölümüne neden olduğu açıklanmıştı… Ki o günlerde vefat edenlerin tamamına yakını ‘Kovidden öldü’ deniliyordu!
Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere dünyanın en anlı şanlı sağlık örgütleri ve isimlerinin başında Prof., Doç. ve Uzman Dr. gibi titrleri bulunan güya uzman sağlıkçılar, o sıralarda dünyayı insanlar için birer hapishaneye çevirdiler ve insanlara avuç avuç ilaçlar içirip, gram gram ve yabancı üretimli aşılar yaptırdılar! Ve bunu değişik ve kronik hastalıkları olan insanları güya KOVİD-19’un öldürmesinden kurtarmak, sağlam insanların da bu illete yakalanmasını önleme adına yaptılar. Ki, o sıralarda eşlerin, çoluk çocukların birbirlerini dokunmalarını dahî yasaklayan ya da hastalığın buluşmasıyla korkutan sözde uzmanlar; dokunanları da günlerce müşahede altına aldırdıkları gibi, bu illete yakalanan kişilerle selamlaşan insanları bile ‘temaslı’ saydılar ve onları da günlerce evlerine yerlerine hapsettiler maalesef! Bunlar yetmedi ikâmet ettikleri evlerinin yerlerinin dış kapılarına, sitelerine, hattâ sokaklarına, caddelerine koca koca tabelalar veya afişler astırarak insanları, aileleri, sokak ve caddeleri âdetâ fişlediler!
Maske rezâleti ve dezenfeksiyon dezenformasyonu ise vatandaşı zarara uğratması, bu ürünlerin üreticilerine köşeyi döndürmesi ise apayrı bir değerlendirme konusu! Çünkü sözde uzmanlar, aslında azmanlar, bizden adım başı maske değiştirmemizi ve ellerimizi ayaklarımızı devamlı dezenfekte ederek bu illete yakalanmamızın önleneceğini pompaladılar… Ve maskesiz dışarı çıkan insanlara ceza kestiler, aşı olmayan insanları bırakın resmi kurum veya kuruşluları, marketlere bakkallara bile almadılar-aldırmadılar! Söz konusu çevreler şimdide günâh çıkartırcasına lâflar ediyor ve raporlar yayınlıyorlar!
Bahsime konu çevreler, Kovid-19’a yakalandığı, yani ağızlardan alınan bir damla tükürük ‘pozitif çıktı’ gerekçesiyle insanları günlerce evlerine yerlerine, 4 duvar arasına hapsettikleri yetmezmiş gibi, virüslü olduğu belgelenen kişilerle selamlaşan insanları dahî ‘temaslı’ diyerek onları da yine Kovid’li-koronalı muamelesi yaparak günlerce evlerinden yerlerinden çıkmasını engellediler. Çıkanları da cezalandırdılar!
Kovid-19 ucubesinin zirve yaptığı günlerde evimizin bahçe kısmında bulunan bir musluğu 5-10 dakika içinde değiştirip giden bir komşumuzun testinde Kovid-19 çıktığı gerekçesiyle kendisi hastaneye alındığı gibi ve sonra da öldüğü gibi, bizimle temas kurduğu gerekçesiyle bizi de 15 gün evimize yerimize hapsettiler maalesef…
O sıralarda birçok kişinin evinden yerinden burnunu dahî çıkarması yasaklanırken, her nedense ‘çiftçilik belgesi’ olanlara böyle bir yasak getirilmedi… Bu uygulama bile başlı başına bir tezat idi!
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; Kovid-19 gibi virüsleri üreten ya da böyle bir mevhumun lâfını çıkaran, dolayısıyla da insanların dünyalarını zindana çeviren; kişilerin, şirketlerin hatta koca koca ülkelerin ekonomilerini bile altüst olmasına neden olan sözde uzman, aslında azman olan kişiler mutlaka yargılanmalılar..!’ diyor, herkese ‘virüssüz ve sağlıklı’ saygılar sunuyorum.
BAZI ŞEYLERİN ŞÛYU VUKUUNDAN BETERDİR!
Atasözü
SAĞLIK EN BÜYÜK ARMAĞAN, MEMNUNİYET
EN BÜYÜK ZENGİNLİK, SADAKAT EN İYİ İLİŞKİDİR
Buddha
SEVEBİLEN VE ÇALIŞABİLEN İNSAN SAĞLIKLIDIR!
Sigmund Freud
İNSANLAR ÖNCE PARA KAZANMAK İÇİN SAĞLIKLARINI
SONRA DA SAĞLIKLARINI KAZANMAK VEYA KORUMAK
İÇİN PARALARINI HARCARLAR… Wolfgang Van Goethe
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)