Diğer savaşlarımız ve kazanımlarımız varsa da İstiklâl Savaşını yapan ve kazanan atalarımız, bu savaşları Emperyalistlerin ülkemizi işgal etmelerini önlemek, bizlerin anayurdumuzda-öz vatanımızda özgürce ve dînimizi diyânetimizi rahatça yaşayabilmemizi sağlamak ve maddî mânevî kültürümüzü koruyabilmek, hattâ garantiye alabilmek için yapmışlar ve bu savaşlar esnasında da çok sayıda şehid ve gazi vermişler... Ancak Emperyalistler savaşla yapamadıkları, yok edemedikleri kültürel varlıklarımızı ‘barış’ ya da ‘ittifak’ adı altında yapıyorlar! Yani Cennet misâli ülkemiz geniş kapsamlı ve oldukça şiddetli bir kültür erozyonunun-yozlaşmasının tehdidi değil, işgali altında maalesef!
Daha doğrusu, ülkemiz veya insanımız kültürel bir intihalden sonra şimdi de kültürel bir intiharın peşinde ve koşar adımlarla ilerliyor maalesef!
Az çok tarih bilgisi olanların bilecekleri gibi, Ülkemiz önce güya ve şekilde büyük bir modernleşme girdabına sürüklenmiş; Cumhuriyetin îlânı ile birlikte de ‘muasır medeniyet seviyesine yükselme’ adı altında Batılılaşma ile birlikte lâikleşme furyası başlatılmış ve bütün bunlarda toplumun İslâm bilincini ve yaşantısını allak bullak etmişti… İşte bugünkü toplumumuz fennen değil, şeklen, kılık ve kıyafette, kısaca yaşantı da tam bir Batı toplumu oldu, hattâ o toplumları bile solladı! Ki, bunu anlamak için plajları vesaireleri değil, şehirlerin sokak ve caddelerinde biraz gezip dolaşmak yeter!
Siyonist İsrail’in, Emperyalistlerin maddî mânevî ve meccanen destekleriyle Filistin’i 76 yıldır mahvetmesi, 11 aydır da Gazze’yi yakıp yıkması karşısında susan, dolayısıyla da dilsiz şeytana dönen güya Müslümanlar, sözde inananlar; îmanlı inançlı olmasalar-olamasalar bile insaflı izanlı gayrimüslimler kadar olamıyorlar ki; komşudaki yangının bir gün kendilerine de sıçrayacağını ve önce canlarını yakacağını, cananlarını ellerinden alacağını, sonra da birçoğunu cehenneme sürükleyebileceğini düşünmüyor-düşünemiyorlar maalesef…
Yıllarca Türkiye’ye ‘şeriat ha geldi ha geliyor…’ diyerek sözde lâik, güya çağdaş olan insanları aslında Hz. Adem (a.s) ile gelen ilk insan şeriatını bilmeyen; 1446 yıl önce ve Hz. Muhammed (sav) ile gelen ‘İslâm şeriatıyla da’ korkutan çevreler Dünya da şeriat ile yani Mûsevî şeriatı ve tahrif edilmiş Tevrat kurallarıyla yönetilen İsrail’e gıklarını dahî çıkarmadılar; hattâ bilerek veya bilmeyerek destek bile verdiler. Dolayısıyla da şımarttıkça şımarttılar maalesef… Şimdide dünya ticaretini ve uluslararası medya organlarının, basın yayın kuruluşları ile birlikte gayrimüslimlerin desteğini alan, Müslümanları da köstekleyen Emperyalist ABD ve Batı destekli Siyonist İsrail, 11 aydır Gazze’de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı ama buna Türkiye ve bir iki ülkenin dışında ‘DUR’ diyen olmadığı gibi, Emperyalist ABD’den başka durduracak bir devlet de yok! Yani Emperyalist destekli ve Müslüman köstekli İsrail Filistin’i ve Gazze’yi fiziken yıkarken, başta Türkiye olmak üzere birçok İslam ülkesini ve Müslümanı manen yıkıyor! Çünkü Amerikan Emperyalizmi ile İsrail Siyonizm’i birleşince insanların bir kısmını korkutuyor, bir kısmını duyarsızlaştırıyor, bir kısmını da ruhsuzlaştırıyor!
Kendim 60 yıldan fazla bir süredir Burdur İl Merkezinde ikâmet etsem de, 14 kişilik çekirdek ailemden 8’inin İstanbul ve Gebze de, 6 torunumun da biri Ankara da (üniversite okuduğu için şimdi mezun oldu) ve bazen de herhangi bir işim için ‘Turizmin Başkenti’ olarak adlandırılan sınır ilimiz-komşumuz Antalya’ya gidip geldiğim oluyor… Ve kış aylarında fazla bir belirti olmasa da yaz aylarında bu il ve ilçelerimiz de yaşayan insanların kılık ve kıyafetlerinin, yiyip içmelerinin yani yaşantıların Avrupalıları, daha doğrusu Haçlıları veya gayrimüslimleri aratmadığını görüyor, duyuyorum. Dolayısıyla da ‘neslim adına’ üzülüyordum! Ancak bu yaz havaların aşırı sıcak gitmesini fırsat bilen ilimizin açılma saçılma, soyunma silkinme heveslileri, göze hitabetme, dolayısıyla da karşı cinslerini tahrik etme meraklıları İstanbul, Ankara ve Antalya’yı bile aratmayacak şekilde soyunun çarşı Pazar gezip dolaşıyorlar ve bunu yaparken de hiç utanmıyor ve sıkılmıyorlar…
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; Yayılmacılık anlamına gelen emperyalizm sade maddi bir kavram değildir. Yani Emperyalizmin en önemli, en sinsi ve en etkili kollarından ve ayaklarından biri bir ülkenin millî ya da ulusal kültürüne olan saldırı yapması, nüfuz etmesi, etkilemesidir. Ve Batılılar insanının yüzde 98-99’u Müslüman olan ülkemizi kılıç kalkanla fethedemediler ama kültürümüze, gelenek ve göreneklerimize, örf ve adetlerimize derinlemesine nüfuz ederek kirli emellerine kolayca ulaşmaya çalışıyorlar ve bunda başarılı da oluyorlar maalesef.
Batılılar, bizim insanımıza güya medenî, hattâ lâik, sözde çağdaş olmanın kültürle alâkalı bir şey olduğunu empoze ediyorlar. Çünkü, Batılılar bunun, Müslümanı fizîken, madden ve mânen soyarak mümkün olacağına inanıyorlar! O nedenle bizim hızlı ve kapsamlı bir şekilde kendi kaynaklarımıza, özümüze dönmemiz ve aklımızı başımıza alarak önce yaşlılarımızı, sonra da gençlerimizi kültür emperyalizminin tasallutundan, kültür yozlaşmasından, hattâ soysuzlaşmasından kurtarmamız gerekir!’ diyor, herkese ‘yüzde 100 millî ve yerli’ saygılar sunuyorum.
KÜLTÜR ZEMİNLE ORANTILIDIR. O ZEMİN
MİLLETİN SECİYESİDİR… BİR MİLLET SAVAŞ ALANLARINDA
NE KADAR ZAFER ELDE EDERSE ETSİN, O ZAFERİN SÜREKLİ
SONUÇLAR VERMESİ ANCAK KÜLTÜR ORDUSU İLE
MÜMKÜNDÜR… K. Atatürk
BİR MİLLET YA ŞARKLI YA DA GA GARPLI OLUR.
İKİ DİNLİ BİR FERT OLMADIĞI GİBİ, İKİ MEDENİYETLİ
BİR MİLLET DE OLAMAZ-OLAMAZ! Ziya Gökâlp
BİREYİN ŞAHSİYETİ TARİH, KÜLTÜR VE DÎNİNDEN
ALDIĞI SERMAYELERDEN OLUŞUR… BU SOSYAL
KİŞİLİĞİN ÖZETİDİR. BEN, KÜLTÜR, DİN VE TARİHİME
YABANCILAŞTIĞIM ZAMAN, İNSANÎ ŞAHSİYETİMİ DE
KAYBETMİŞ OLURUM… Ali Şeriati
ZATEN KÜLÜR KILICA HEP GALİP GELMEŞTİR.
MİLLETLERİ YIKAN, SAVAŞ DEĞİL, KÜLTÜRDEKİ
MAĞLÛBİYETTİR… İskender Pala
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)