Birçoğumuzun gördüğü, okuduğu ya da duyduğu gibi, Sözcü’nün ve Cumhuriyet’in yazarları, 4-5 gündür Menzil’le yatıyor, sarık ve cübbeyle kalkıyorlar! Ve ‘Menzil ya da sarık ve cübbe’ hasımlarından biri de Cumhuriyet Gazetesi’nin ‘top sakallı’ Yazarlarından Erdal Atabek… Çünkü Atabek, Gazetesi’nin 17 Temmuz 2023 tarihli köşesinde ve (Menzile ulaşmak…) başlıklı yazısında şunları söylemiş:
“Menzil cemaati şeyhi Abdülbaki Erol vefat etti.
Şeyhin cenaze töreni tarikatın gücünü gösterdiği bir gövde gösterisine dönüştü.
Binlerce araba Adıyaman yollarına düştü. Türk Hava Yolları 15 dakika da bir sefer koyarak insan taşıdı.
Fotoğraflarda görünür yüz binlerce sarıklı cübbeli mürit ülkenin nereye geldiğini açık bir göstergesi oluyordu.
Türkiye artık tarikatların, cemaatlerin iktidar olduğu bir din devletine dönüşmüştür.
Bunu görmezden gelmek, durumu inkar etmek sadece kendini aldatmaktır.
Siyasi iktidar tarikatların, cemaatlerin temsil etti her şeyin organı olmuştur…”
Yazar uzayıp giden yazısında sarıklı cübbeli vatandaşlara ve iktidara verip veriştirdiği gibi CHP’ye ve uzun süredir “laiklik’’ sözcüğünü dile getirmediğinden yakındığı-acındığı CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Deva ve Gelecek ile Saadet Partisi’ne de çeşitli sorular yöneltiyor ve “Kemal Bey’in ‘altılı masası’ bu olayın neresinde?” diye soruyor!
Ve Yazar en zor soruyu(!) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruyor ve O’na da şöyle yükleniyor:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan taziye mesajında Şeyh Abdülbâki Erol için ‘Ömrünü ilim ve irfan yolunda İslâm’a hizmete adamış, ülkemizin mânevi rehberlerinden Seyyid Abdülbâki el Hüseyni Hocaefendiye Allah’tan rahmet dilemiştir…”
Yazar, ‘’TESLİM Mİ OLACAĞIZ?” şeklindeki ara başlığından sonra da şunları söylüyor:
“Gelelim biz ‘laik cumhuriyetçiler’in durumuna.
Ülkede rejimin değişmesine göz göre göre seyirci mi kalacağız?
Yoksa bu meydan okumalara teslim mi olacağız?
Elbette HAYIR, sonuna kadar HAYIR.
Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi bu ataletten kurtulmalıdır.
Söylem muhalefeti, yerini eylem muhalefetine bırakmalıdır.
Onunla beraber onun çizgisini, uygulamalarını paylaşan kadrolar da parti yönetiminde uzaklaştırılmalıdır.
CHP, kuruluş felsefesine, laik cumhuriyet ilkelerine sahip çıkmalıdır.
Partiler dışı kuruluşlarla işçi sendikaları, meslek örgütleri, laik çağdaş yaşam dernekleri bir araya gelmeli, güçlerini birleştirmelidir.
Yaşamın her alanı, bilinçli yurttaşların eyleme geçtikleri demokrasi alanı olmalıdır.
Laik eğitim, insan için sağlık, adalet için hukuk, emek için ekonomi ve yaşamın her alanı cesaretle sahip çıkılan gücü yansıtmalıdır.
Eğer doğru bir gelecek istiyorsak ona sahip çıkmanın bedelini ödemeliyiz.
Şimdi ve burada…”
Emsalleri gibi Dîne ve dindarlara dair ne varsa hepsine karşı çıkan Yazar (ki, Yazar bir gün önceki yazısında da Kur’an Kurslarını eleştirmişti) Erdal Atabek; “Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir” düsturuna uygun bir şekilde hareket ederek kendilerince âlim buldukları, gördükleri ya da öyle bilip tanıdıkları Abdülbâki Erol Hazretlerinin cenaze namazına katılan kalabalıkları hem tehdit gibi görmüş, göstermiş, hem de sarıklı cübbeli olmalarından dolayı ürkmüş, dolayısıyla da katılımcıları pervasızca eleştirmiş! Daha da beteri Yazar, yazısının sonunda gezi olaylarına ya da ‘28 Şubat ve benzer’ durum da olan ‘zinde güçleri…’ göreve çağırmış!
YAZAR, NORMALİ ANORMAL GİBİ GÖRMÜŞ VE GÖSTERMİŞ!
Cumhurdan biri ve milyonlarca cemaati, güveneni, seveni sayanı ve vefat etmiş olan bir Âlime bir Cumhurbaşkanı’nın başsağlığı dilemesinden daha normal bir şey olabilir mi bay Atabek? Kaldı ki, bizim inancımıza göre tüm ölmüşler hayırla yadedilir! Ve o sizin yerden yere vurduğunuz ve öcü gibi gösterdiğiniz kişiler, sizin ve sizin ölülerinizin ardından da rahmet dileyip seyyiatlerinizin hasenâta tebdil olması, en azından Cehennem ateşlerinizin sönmesi veya zayıflaması ya da kabir azaplarınızın azalması için dua edecekler, niyazda, dilek ve temennide bulunacaklardır! Çünkü onların inançlarında veya lügatlerinde ya da kültürlerinde beddua yoktur, kem söz yoktur, hep tatlı dil, güler yüz ve dua vardır bay Atabek! Ve Türkiye gibi sağlam temeller üzerine oturmuş ve yerin üstündekiler olmasa bile, yerin altındakilerin koruyabileceği bir ülke sarıkla ve cübbeyle hiçbir yere gitmez gelmez bay Atabek! (Kaldı ki, bu ülke de veya bölgede birçok savaş sarıklı mücahidlerin kan ve canlarıyla kazanılmıştır!) O nedenle, ‘Teslim mi olacağız?’ dediğin kişiler düşman askerleri veya işgal kuvvetleri değil, Cenab-ı Allah’ın sevgili kulları, bu memleketin hasbî evlatları ve T.C’nin sadık ve gerçek vatandaşlarıdır bay Atabek!
Ve Dünya da tek din veya şeriat devleti vardır, onun adı da İsrail Devleti’dir bay Atabek! (Onun için sen müsterih veya rahat ol! Çünkü Türkiye’nin (yakın tarihte veya bu gidişle) din devleti olma gibi bir imkânı ihtimali yoktur!)
Kim kime meydan okuyor ve kim bu rejimi değiştirmek istiyor bay Atabek? Korkmayın! Sarık ve cübbeyle rejim değişmez-değiştirilemez! Çünkü açık saçık yeri, kapalı yerinden çok daha fazla olduğu ve haramların rahatça yenilip içildiği ve kimsenin de bunlara karışmadığı; yani haramların rahatça işlenebildiği bir devir ve ülke de ne lâiklik elden gider, ne de şeriat gelir! O nedenle sizin içiniz dışınız rahat olsun…
TARÎKATÇILARLARA KARŞI LÂİKLERİ.. KIŞKIRTMANIN
KİMSEYE BİR FAYDASI OLMADIĞI GİBİ ZARARI OLUR
Bu ülke insanının ne kadarı tarikatçı ya da sünnîdir veya sarıklı cübbelidir onu bilmiyorum ama yüzde 98-99’unun Müslüman olduğunu biliyorum. Ve benim tanıdığım ehli tarikler ve Sünniler ile sarıklı ve cübbeliler arasında bir tane bile Erdal Atabek’in paranoya haline getirdiği risk yoktur! Ama Yazarın kendi ifadesiyle, lâikleri tarikat ya da şeriat ile korkutmanın ve kışkırtmanın riski çoktur!’
Uzun lâfın kısası, meselenin hülâsâsı; ‘bal bal’ demeyle ağızların tatlanmayacağı ve ‘top’ sakal bırakmayla lâikliğin ya da çağdaşlığın gelmeyeceği gibi; sarıkla cübbeyle ve sünnete uygun şekilde sakal bırakmayla veya hareket etmeyle, artı bir cenazeye katılımın çok olmasıyla da şeriat gelmez beyler!’ Hem şeriat Adem (a.s) ile gelmiştir, son insanla da gidecektir! Onun için siz müsterih olun! Yani ‘kimse şeriatı getiremez de, götüremez de!
Bunu ‘başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve altılı masanın bileşenleri olmak üzere birçok parti ve STK başkanı, kurum ve kuruluş yetkilisi anlamış olmalı ki; Hazretin kendisi, cemaati ve cenaze merasimine katılan kalabalıklar aleyhinde tek kelime dahî etmemiş!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
DERVİŞLİK OLSAYDI CÜBBEYLE HIRKA
BİZ DAHÎ ALIRDIK OTUZA-KIRKA…
VE DERVİŞLİK DEDİKLERİ HIRKA İLE TAÇ DEĞİL,
GÖNLÜN DERVİŞ EYLEYEN HIRKAYA MUHTAÇ
DEĞİL! (Bay ‘Atabek ve paranoyak arkadaşları)
Yunus Emre
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)