Bir zamanlar köylü olmak çarıklı olmaktı ve köylüler bir çok şehirli tarafından aşağılanır horlanırdı. Dolayısıyla da bir çok insan ya ‘köylüyüm’ demeye utanırdı ya da köyünün adını vermekten çekinirdi! Ki, benim güzel Köyüm Düğer Burdur’a 30 küsur kilometre kadar yakındı ve Köylülerimizin yaşantıları olmaz da bilgi ve görgüleri şehirden-şehirliden farksızdı! Fakat, son yıllarda köylü olmak bir ayrıcalık, hatta gurur veya onur vesilesi sayılmaya başladı elhamdülillah. Ve günümüz de insanlar yumurtasından tutun, etine sütüne, meyvesine sebzesine ve daha bir çok şeyine varıncaya kadar hep ‘köy’lü olsun, köyden gelsin istiyor haklı olarak. Ancak, bir zamanlar, yaşlıların ‘gün gelecek odun kiloya binecek, radyolarda sazlarını ve seslerini dinlediğimiz çalgıcıların, şarkıcıların ve türkücülerin kendilerini de göreceğiz… Hatta ‘naylon kızlar çıkacak!’, falan olacak filân olacak derlerdi de biz inanmazdık… Fakat, dedikleri şeyler bir bir olduğu gibi; köylerimiz de profesyonel yetiştiricilerin yetiştirdikleri mevye, sebze, et, süt ve süt ürünleri neyse ne amma, amatör yetiştiricilerin ürünlerine bile hormon, fennî gübre, yem ve sâir sûnîlekler bulaştı.
Kısacası, günümüz de ve hiç bir yerde genetiği değiştirilmemiş organizma (GDO) kalmadığı gibi, hormonlanmayan bir meyve ve sebze de kalmadı; içine sulandırıcı, tatlandırıcı veya uzun süre dayandırıcı madde katılmayan bir ürün ya da gıda maddesi de kalmadı! Yani, günümüz de ve çevremiz de bugün katkı maddesiz tek bir ürün bile yok! Çünkü, katkı maddeleri bugün en küçük mezradan tutun, köy ve kasabalardaki ve şehirlerdeki en büyük ve en kaliteli veya en ünlü ürünlerin yetiştiricisine, imalatçısına varıncaya kadar hemen herkese ulaşıyor-ulaştırılıyor. Ve bu gün evinde bir ineği danası ya da bir kaç koyunu keçisi, hatta tavuğu, ördeği.. olan bir nine veya dede bile mallarına adına ‘fenni yem’ dedikleri suni yemlerden yediriyor! Yine evinin önünde yetiştirdiği tek tük meyveyi, sebzeyi de adına ‘hormon’ denilen zararlı maddelerle yetiştiriyor! Ki, bu insanlar bu ürünleri hem kendileri yiyorlar, hem de başkalarına yediriyorlar. Bu saydıklarımın dışında kalan kişiler varsa da, bu kişeler yetiştirdikleri ürünleri satıyor ve yerine bakkal ya da marketlerde satılan hormonlu ve GDO’lu ürünleri alıp yiyor ve içiyor!
Hâsılı; hormonlu, GDO’lu, fenni yemli, zirai ilaçlı ve bilmem neli ürünler bizim genlerimizi de bozmuş olmalı ki, kendi evimizde yerimizde, bahçemizde bağımızda yetiştirip yiyecek olduğumuz az miktardaki ürünleri; tavuk, koyun, keçi, inek ve danaları bile adına ‘fennî’ denilen, aslında zehir içeren yabancı ya da katkı maddeleriyle hormonlayıp, dolayısıyla da genini bozup yiyor ve içiyoruz!
Yani, biz hepimiz sûnî, hattâ sağlığımıza son derece zararlı olan maddeleri alıyor, satıyor, yiyor, içiyor, giyiyor kuşanıyor ve kullanıyoruz. Ondan sonra da banka banka, doktor doktor, hastane hastane dolaşıp hastalıklarımıza şifa, dertlerimize deva, borçlarımıza edâ yollları arıyoruz! Ama bulamıyoruz. Böyle giderse bulamayı z da! Çünkü, günümüz de maddî mânevî hastalık üretimi yapan merkezler, çare merkezlerinden kat kat daha fazla çalışıyor! Ve malesef ki, malesef bizler de bu merkezlerin değirmenlerine su taşıyoruz!
Devamlı okurlarımın bilecekleri gibi, bendeniz bu ve bu gibi konulara sık sık değinir ve kendimce bazı değerlendirmeler de bulunurum. O nedenle olsa gerek, benim devamlı okurlarımdan biri, emekli
öğretmen ve aynı zamanda da köylüm olan, artı genelde şehir de, özelde de köyde yaşayan ve bağ bahçe işleriyle uğraşan Adem Gürbüz, 14 Eylül tarihli köşe yazımın altına bir not düşmüş ve şunları demiş:
“Köylerde üretim tüketim kooperatifleri kurulup destekleme yapılsa, köy yaşantısı câzip hâle gelir. Şehirlerden köylere göç olur. Olmasa da köyden şehire göç azalır, işsizlik ortadan kalkar. Arazi toplulaştırması güzel yapılırsa, kalabalık ailelerdeki toprak sorunları çözümlenir. Bu gün kırk elli kişinin tarlası bir arada.
Tapuları olmadığı için, herkes yerini bilmediği için şehirlerde yaşıyor. Bilinse hep emekli ve işsiz olan gençler köye döner. Tabiiki köyler de modernleşmeli”
Velhâsıl-ı kelâm, hülasa-i netice; bendeniz de ‘bir çok muvazzaf veya emekli imam hatibin, müezzin kayyımın, vaizin, murakıbın veya ilâhiyatçının camiden eve, evden camiye gidip geldiği ki, bazıları onu da yapmıyor..! Birçok emekli memurun veya öğretmenin de evden kahveye, kahveden eve gidip geldiği ve oyun oynayıp vakit öldürdüğü bir devirde emekli bir öğretmen olan Adem Hoca, köyün-köylünün, şehirin-şehirlilerin de tabi sorunlarını araştırmış ve kendince bazı öneriler de bulunmuş’ dedim ve konuyu bugünkü köşem de açmaya çalıştım. O nedenle, ben ‘takdiri siz sevgili okurlarıma bırakıyor, herkese ‘yerli-yerel, orijinâl-organik ve millî’ saygılar sunuyorum.
NE ZAMAN BİR KÖYLÜ YAZISI GÖRSEM
KÖŞE YAZARLIĞIMDAN UTANIRIM!
Taceddin Akbaş
———————————————————–
KÖYLÜNÜN KAHVE CEZVESİ BAKIRDAN YA DA
GÜMÜŞTEN DEĞİLDİR… AMA, MİSÂFİRLERİNİ
AĞIRLAMAK İÇİN SÜREKLİ KAYNAR
Anonim
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Derken 'Receb-Şaban' İşte geldi gidiyor 'Mübarek ay' Ramazan!' adlı köşe yazısı Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Mansur Yavaş, Ekrem hızlı giderken gün battı ve hava karardı erkenden' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Her gecemiz Kadir, her gelenimiz Hızır (A.S) ve Ramazan Bayramımız mübarek, günümüz kutlu olsun!!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Tarım da düşüşün önünü alamazsak her şeyi satın almak zorunda kalırız!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Deliye Olsa da Esasında Akıllı Ve Sağlıklı İnsana Her Gün Bayram' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Ormanlarımızı… ateşe veriyor, sularımızı boşa akıtıyor, topraklarımızı.. Yakıyoruz! Olmayan nevruz’un bayramını yapıyoruz!' adlı köşe yazısı.... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Erdoğan'ın tek rakibi var o da enflasyon canavarı!' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'LGBT'yi savunan milletvekili ve alkolü savunan gazeteci' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Bir Çanakkale Torunu'nun naçiz klavyesinden 'İmankale Destanı!'' adlı köşe yazısı... Devamı
2025
Taceddin Akbaş'ın 'Yapay zekanın ve vahşi kapitalizmin hakim olduğu bir devirde ‘Müslümanca yaşamak’ pek kolay bir şey olmasa gerek!' adlı köşe yazısı... Devamı
Sivas’ta kış aylarında sürücülerin korkulu rüyası olan Yağdonduran geçidinde yapılan tünelin açılmaması sürücülerin tepkisine neden oluyor.
Muğla'da 29 Mart 2025 Cumartesi Günü elektrik kesintisi var mı? Muğla'da yarın elektrikler kesilecek mi? Muğla'da yarın yaşanacak elektrik kesintilerini sizler için derledik. Detaylar haberimizde...
Muğla, Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Kavaklıdere, Köyçeğiz, Marmaris, Milas, Ortaca, Ula, Yatağan, Seydikemer 28 Mart Cuma günü hava durumu nasıl olacak? Hava sıcaklıkları düşecek mi? İşte günlük 28 Mart Cuma hava durumu raporu Mart hava durumu
Isparta, Aksu, Atabey, Eğirdir, Gelendost, Gönen, Keçiborlu, Senirkent, Sütçüler, Şarkikaraağaç, Uluborlu, Yalvaç, Yenişarbademli 28 Mart Cuma günü hava durumu nasıl olacak? Hava sıcaklıkları düşecek mi? İşte günlük 28 Mart Cuma hava durumu
Antalya, Akseki, Aksu, Alanya, Demre, Döşemealtı, Elmalı, Finike, Gazipaşa, Gündoğmuş, İbradi, Kaş, Kemer, Kepez, Konyaaltı, Korkuteli, Kumluca, Manavgat, Muratpaşa, Serik 28 Mart Cuma günü hava durumu
Burdur, Ağlasun, Altınyayla, Bucak, Çavdır, Çeltikçi, Gölhisar, Karamanlı, Kemer, Tefenni, Yeşilova 28 Mart 2025 Cuma günü hava durumu nasıl olacak? Hava sıcaklıkları düşecek mi? İşte günlük 28 Mart hava durumu raporu
Yorumlar (0)