Hemen hepimizin görüp duyduğu, bazılarımızın da bizzat yaşadığı gibi, Ülkemizin Güney Doğu Bölgesi 6 Şubat Pazartesi gecesi büyük bir depremle sarsıldı ve bu deprem birçok kişinin canını, cânânı elinden aldığı gibi; birçok kişinin de evini yerini, bilmem kaç katlı gökdelenini veya apartmanını başına göçürdü ve onca malını mülkünü yerle yeksân etti! Yani insanlar gece olabildiğince zengin, mal mülk, makam, mansıp ve mevki sahibi, analı babalı, karılı kocalı, analı babalı ve çoluklu çocuklu ve kardeşli yattılar, gece yarısından sonra da bu değerlerinin birçoğunu kaybetmiş olarak kalktılar! Bu da ‘Mülkün sahibinin Allah (c.c) olduğunun kanıtıdır-ispatıdır!’
YÛNUS EMRE ‘’MAL DA YALAN, MÜLK DE
YALAN VAR BİRAZ DA SEN OYALAN’ diyor.
Ben fakir de, ‘güzelliğine veya yakışıklılığına güvenme bunları yok etmeye bir sivilce yeter; malına mülküne de güvenme, çünkü bunları yok etme de bir kıvılcım veya deprem yeter!’ Yani zaman da, mekân da Allah’ındır diyor, şimdi de diğer değerlendirmelerime geçmek istiyorum:
KENDİLERİ FAKİR, GÖNÜLLERİ ZENGİN
AFRİKALILAR BİLE DEPREM BÖLGESİNE
TONLARCA... YARDIM GÖNDERMİŞLER
Ehli dünyanın “Asrın Felâketi”, ehli imanın ise “Allah’ın (c.c) Âyeti” olarak adlandırdığı-nitelendirdiği 6 Şubat Depremi Güney Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan 10 ilde ve 10 binlerce konutun yıkımına, 10 binlerce canın ölümüne, yine 10 binlerce insanın yaralanmasına neden oldu; dolayısıyla da 86 milyon insanımıza kan ağlattı, ciğerlerini dağladı ve ocağına, bucağına ve kucağına ateş düşürdü maalesef! Ve bu asrın âfetinde ülkemize ister Müslim olsun ister gayri Müslim 90 civarında bir ülkeden ve yüzlerce kurtarıcı, sağlıkçı ve benzer ekip geldi ve birçok canı (Allah’ın izni keremiyle) göçük-enkaz altından sağ olarak çıkardığı gibi yine bir o kadar da ülkeden aynî ve nakdî yardımlar geldi… O denenle ben insâni duygularla Deprem Bölgesine gelerek kurtarma çalışmalarına katılan, kurtarıcılara yardımcı olan ve maddî mânevî katkıda bulunan tüm gayrimüslimlere teşekkür etmek, Müslümanlara da hem teşekkür hem de dua etmek istiyorum…
ÇOK VEREN MALDAN, AZ VEREN CANDAN VERİR!
6 Şubat 2023 tarihinde depreme maruz kalan, evi barkı başına yıkılan ve bir çok canını-cânanını kaybeden insanlara, yüreğinde biraz merhamet bulunan insanlar deprem bölgesine nakdî veya aynî ya da fizîkî olarak yardımda bulundular veya bulunacaklar. O nedenle ben ‘onların tamamı değerlidir veya önemlidir… Ancak, bazı ülkelerin ve insanların yardımları her türlü takdirin üstündedir…’ diyorum. Ancak aşağıda ismini vereciğim bir iki ülkeden örnek vererek deprem hakkındaki diğer görüş ve düşüncelerime geçmek istiyorum:
Şöyle ki; eski bir (1960 yılına kadar) Fransa sömürgesi ve küçük bir Afrika ülkesi, insanının da yüzde 90’ı yoksul ve Müslüman olan Senegal 3 ton aynî yardım, Afrika’nın doğusundaki 99 bin nüfuslu bir ada ülkesi olan Seyseller ise 66 ton yardım göndermiş… Ve ben fakir fukaranın, garip gurebânın ve yoksul ülkelerin ve bu ülke insanlarının yaptıkları nakdî veya aynî yardımları, zengin ülkelerin ve variyetli insanların yaptıkları yardımlardan daha anlamlı ve daha değerli veya daha bereketli olduğuna inanıyorum… Çünkü istisnalar hâriç, zenginler depremzedelere mallarının zekâtlarını veya küçük bir bölümünü bağışlarken, fakir insanlar ve yoksul ülkeler, yani zekâta ya da sadakaya muhtaç olan insanlar ellerindekinin avuçlarındakinin büyük bir kısmını bağışlayarak âlicenaplıklarını ortaya koyuyorlar…
ÂFET.. BAKANLIĞI KURULMALI ve YAPILAR DA
EN KÜÇÜK.. BİR İLTİMASA… VEYA SUİSTİMALE
FIRSAT VERİLMEMELİ! KURALLARA UYMAYAN
SORUMLULARA GEREKLİ CEZALAR VERİLMELİ!
Hemen herkesin bildiği gibi, Ülkemiz büyük bir deprem ülkesi ve bu depremler şimdiye kadar her 5-10 yılda bir(kaç) ilimizi ilçemizi sallıyor-sarsıyor ve birçok insanımızın ölümüne ve yaralanmasına, malımızın telef olmasına, mülkümüzün de yerle bir olmasına neden oluyordu! Ancak, 6 Şubat gecesi meydana gelen deprem koca bir bölgeyi 7,7 ve 7,6 şiddetinde sallayıp sarstı ve bu esnada 10 binlerce binayı yıktı ve yine bir o kadar insanımızı ya öldürdü ya da yaraladı… Dolayısıyla da yüz binlerce insanı evsiz yersiz, anasız babasız, evlatsız, kardeşsiz, eşsiz dostsuz bıraktı, 86 milyon kişiyi de 8,6 şiddetinde sarstı, hattâ travmaya soktu! O nedenledir ki, ülkemiz de mutlaka bir Âfet Bakanlığı kurulmalı ve büyük âfetler küçük bir kurumun elindeki sınırlı imkânları ile atlatılmaya çalışılmamalı! Ayrıca, yapıların yer tespitleri ve inşaatların her aşaması denetlenmeli, dolayısıyla ve hiç olmazsa bundan sonraki yapılarda iltimasa veya suistimale fırsat verilmemeli, kurallara uymayan sorumlulara en ağır cezalar verilmeli, yaptırımlar uygulanmalı…
DEPREM KONUSUNDA AMERİKA’YI DEĞİL
JAPONYA’YI… KEŞFEDELİM… BİZE YETER!!
Bilindiği gibi, 1945 yılında ve 2. Dünya savaşı sırasında Amerika Bitişik Devletleri (ABD) büyük bir deprem ülkesi olan Japonya’nın Hiroşima ve Nagasaki kentlerine bilmem kaç şiddetinde bir depremin yakıp yıkabileceği büyüklükte bir atom bombası atarak bu iki kenti yerle bir etti! Ama Japonlar kısa sürede bu iki kenti baştan aşağı yenilediler ve yeni yapıları en şiddetli depremlere dahî dayanacak şekilde tasarlayıp inşa ettiler… Amma velâkin, biz (bunca yıkıma rağmen) depreme dayanıklı binâlar yapmayı bir türlü öğrenemedik veya beceremedik… (Marmara Depreminden sonra biraz öğrendik ama çok geç kaldık ve öğrendiklerimizi tatbikâta geçiremedik)
Kısacası ve açıkçası bilim insanları uzayı keşfettikleri, aya ayak bastıkları ve güneşe gitmeyi hedefledikleri ve gelişmiş-geliştirilmiş teknolojilerle milimetrik hesapların yapabildiği veya depremlerin şiddetleri ölçülebildiği bir devirde ve gayrimüslim insanların çoğunlukta olduğu Japonya’da yapılan binalar 7-8, belki de 9-10 şiddetindeki bir depreme dayanacak şekilde inşa edilebilirken; insanın ve teknisyenlerinin yüzde 98-99’u Müslüman olan ülkemizde inşa edilen binalar 7, 7 şiddetindeki bir deprem 10 binlerce konutu yıkabiliyor ve yine 10 binlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına neden oluyor-olabiliyor. Bu da beni her Müslüman gibi hem üzüyor, hem de utandırıyor!
KURTACILIK DA NE KADAR USTA İSEK
YAPICILIKTA DA O KADAR ACEMİYİZ!!
Demem o ki, ‘AFAT’ımızın ve sağlıkçılarımızın ve benzer kuruluşlarımızın arama ve kurtarma konusunda gösterdikleri başarıyı, yaptıkları maddî manevî fedakârlığı; başta inşaat mühendislerimiz, müteahhitlerimiz, sürveyanlarımız, ustalarımız, kalfalarımız, hattâ amelelerimiz ve inşaat malzemesi üreticisi insanlarımız gösterebilseler, depremler bu kadar binayı yıkamaz ve bu kadar insanın ölümüne (Allah’u âlem) neden olmaz-olamaz herhalde!’ diyor, herkese ‘âfetsiz’ saygılar sunuyorum.
DENEYİMİ AKILLICA KULLANIRSANIZ, HİÇBİR
ŞEY ZAMAN KAYBI DEĞİLDİR… Auguste Rodin
HAFİF ACILAR KONUŞULABİLİR AMA
DERİN ACILAR DİLSİZDİR… L. Annaeus Seneca
SAHTEKÂRLIKLA BAŞARILI OLMAKTAN SA
ONURLU BİR ŞEKİLDE BAŞARISIZ OLUN…
Sofokles
GÜN BATIMI BAZILARI İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ
BAZILARI İÇİNSE HER ŞEYİN BİTTİĞİ BİR SONDUR
William Blake
KIYISINDA ZAMAN GEÇİRDİĞİMİZ
DENİZLERDE BOĞULDUK MAALESEF…
Anonim
CEHALETİ GİZLEMEK, BİLGİ EDİNMEKTEN
DAHA ZORDUR… Arnold H. Glasow
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)