Meslek erbaplarının ve ilgilenenlerin bilecekleri gibi, Ülkemiz de her yıl 1 Mart tarihi ‘’Muhâsebe veya Muhâsebeciler Günü”, her 1-7 Mart tarihleri arası da “Muhâsebeciler Haftası” olarak kutlanıyor. O nedenle ben daha yazımın başında muhâsebecilerin geçmiş günlerini ve içinde bulundukları haftalarını kutluyor, tamamına ‘aileleriyle birlikte’ sağlık sıhhat ve afiyetler diliyorum. Şimdi de muhâsebe hakkındaki görüş ve düşüncelerime geçmek, buna geçmeden önce de muhâsebeciliğin kısa bir tanımını yapmak istiyorum:
Muhâsebeci, ‘büyüklü küçüklü fabrikaların, firmaların, şirketlerin, işletmelerin, deftere tâbi esnaf ve sanatkârların, benzer kurum ve kuruluşların olmazsa olmaz departmanlardan biridir ve muhasebeciler bahsime konu kurum ve kuruluşların mâlî politikaları ile ihtiyaçlarına yönelik finansal işlemlerini yöneten kişidir. Muhâsebeci ayrıca, muhâsebe bürosunda gerçekleştirilmesi gereken çok sayıda görev ve sorumluluğu olan kişidir. Ve bu departmanda anlaşmalı özel ve kamu sektörlerine hizmet sunulmakla beraber firmaların gelir gider tablolarını hazırlama, yıllık bilanço hazırlama ve SGK ile vergi ödemelerini takip etme gibi işlemler yapan ve bunlara ek olarak şirketlerin finansal raporlarını da tutan kişidir…
Ve muhâsebeciler ister serbest çalışsınlar ister herhangi bir kamu kurumunda veya kuruluşunda çalışsınlar, muhâsebesini yaptıkları, defterini tuttukları ve mâlî konularına vakıf oldukları kişi, kurum ve kuruluşların, özel ve tüzel müesseselerin mâlî sırlarını saklamakla mükellef meslek erbaplarındandır…
Hâsılı; ister kamu olsun ister özel, benim muhâsebe ve muhâsebecilik hakkında bildiklerim bu kadar… O nedenle ben konuyu nefis muhâsebesine getirmek istiyorum:
Nefis’i Türkçe sözlükler; ruh, can, hayat, varlık, arzu, istek, insan, heves, beden… gibi sözlerle tarif ediyorlar… Oysa nefis’i ya da nefs’i din büyükleri, ‘şeytan’ olarak tarif ederler, dolayısıyla da insanların kendilerini sık sık kontrol etmeleri, hesaba çekmeleri gerekir…’ derler. Ben nâçiz ve mücrime göre Muhâsebe geleceğe yönelmek, dünya ve ahirette huzura erebilmenin-kavuşabilmenin yoludur. Haramlardan kurtulmanın disiplinidir. Gafletten uyanmanın, günah ve hataların farkına varabilmenin, kârda mı zararda mı olduğunu tespit etmenin, iş ve amellerimiz de noksanlarımızı, hata ve kusurlarımızı tespit etmenin ve düzeltmenin ta kendisidir!’ O nedenle nefis ya da nefs, Şeytanın vesveselerine değil, Allah’ın (c.c) emir ve yasaklarına, meleklerin dediklerine uymaktır! Ki, 4 büyük Peygamberden biri olan Hz. Mûsâ’ya (r. a) Cenab-ı Allah bir gün “Yâ Mûsâ! Bugün benim için ne yaptın?” diye bir soru tevdi eder. Mûsâ (a. s)’da “Yâ Rabbim! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve ismini çok zikrettim.” Şeklinde cevap verir. Allah (c.c) tekrar sorar: “Namaz kılmak senin için burhandır (delildir, ispattır, işârettir), oruç seni Cehennemden koruyan kalkandır, zekât mahşer günü herkes sıcaktan yanarken sana gölge yapacaktır, zikir de o gün karanlıkta sana nur olacaktır…’ buyurur ve Cenab-ı Allah tekrardan “Benim için ne yaptın..?” diye sorar… Hazreti Mûsâ da, “Senin için ne yapılır, senin için olan amel hangisidir Yâ Rabbi?” deyince Cenab-ı Hakk’da “Sevdiğim kulumu benim için sevdin mi? Düşmanımı da düşmanın bildin mi?’’ diye sorar. Ve Hazreti Mûsâ da bu sorulardan, Allah’ın en çok sevdiği amelin O’nun dostlarını sevmek ve düşmanlarını sevmemek olduğunu anlar!
Bu konuda Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’de “Allah için birbirini seven, hayatını böyle geçiren ve bu hal üzere vefat edenlerin, hiçbir gölgenin bulunmadığı veya fayda vermediği bir günde Arşın gölgesinde gölgeleneceklerini” müjdeler!
Ve bu Hadis-i Şerif de, Allah için birbirlerini sevenlerin âhiret âlemleri nur, huzur ve mutluluk ile dolacağının ispatı olmalıdır…
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; gün ‘Muhâsebe’, hafta da ‘Muhâsebeciler Haftası’ olunca ben de en az sanal ya da yalan ve üç günlük dünya için yaptığımız muhâsebe ve murâkabe kadar gerçek ve bâkî olan öte dünyamız için yapmamız gerektiğini hatırladım… Dolayısıyla da sevgili okurlarıma bazı hatırlatmalarda bulunmak istedim. O nedenle muhâsebeci okur ve dostlarımdan beni affetmelerini ve haklarını helâl etmelerini, sevgili okurlarımdan da beni anlayışla karşılamalarını diliyor, herkese saygılar sunuyorum.
HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR..!
Enbiyâ Sûresi, Âyet 34/35
İNSANLARDAN ÖYLESİ VAR Kİ, ALLAH’IN (c. c) RIZÂSINI
ARA(YIP KAZAN)MAK AMACIYLA NEFSİNİ SATIN ALIRLAR!
VE ALLAH KULLARINA KARŞI SEFKÂTLİ OLANDIR…
Bakara Sûresi, Âyet 207
MÜCÂHİD, YÜCE YARATICI’YA İTAAT YOLUNDA NEFSİNİN
İSTEKLERİNE KARŞI MÜCÂDELE EDEN KİMSEDİR…
Hz. Muhammed (sav)
İNSAN, AZ ÇOK, BÜYÜK KÜÇÜK HERŞEYDEN, HER
AMELİNDEN MUHÂSEBE VE SORGUYA ÇEKİLECEKTİR.
İbn-i Kayyim (r. aleyh)
İKİ TARAFTA DA ARZUYU GURURA HESAP VERMEYE
ÇAĞIRAN ‘İÇ MUHÂSEBE ANLARI’ OLMASAYDI KENDİ
KENDİNİ YİYEN AŞKIN IZDIRAPLARI AZALIRDI…
Peyami Safa
SAYILARLA BÜYÜK İŞLER BAŞARAN MUHÂSEBECİLERİN
GÜN VE HAFTALARI KUTLU, KENDİLERİ MUTLU OLSUN
Taceddin Akbaş
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)