İlgilenenlerin bilecekleri ya da hatırlayacakları gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bundan bir müddet önce yaptığı bir açıklama da “Görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülâkatlar kaldırılmalı veya kaldırılacak…” demiş ve bu açıklamanın üzerine konuşan Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de Erdoğan’ın belirlediği liyâkat sınırını hatırlatarak, “En önemli meslek öğretmenlik… O nedenle öğretmeni seçerken hem akademik hem uzmanlığıyla ilgili alan bilgisini iyi tesis etmeliyiz. Çünkü biz kul hakkı yemek istemiyoruz… Bize ‘şunu da yaparsanız iyi olur’ diyecek çıkarsa o önerileri de dikkâte almaya hazırız…” demişti!
Bendeniz de bundan 10-15 yıl kadar önceki bir yazıma ‘meslekî tekâmül mümkündür, ama ahlâki tekâmül mümkün olmayabilir!’ şeklinde bir başlık atmış ve nedenlerini niçinlerini özetlemeye çalışmıştım… Bugünde son zamanlarda sık gündeme gelen ‘mülâkat kaldırılsın…’ şeklindeki görüş ve düşünceleri değerlendirmek istiyorum:
Şöyle ki, ehliyet ve liyâkat önemlidir ama mülâkatta gereklidir… Ancak, mülâkat yapacak yetkililer de iyi seçilmelidir… Çünkü insanlar herhangi bir iş için, şu veya bu şekilde ihtiyaç duydukları ya da duyacakları için bir ehliyet aldıkları-alabildikleri gibi, şöyle ya da böyle bir şekilde bir liyâkat sahibi de olabilirler… Dolayısıyla da müktesebatlarına uyan bir işe girebilir veya yerleştirilebilirler… Ancak bütün bu özelliklerini gölgeleyecek bir fıtrata-yaratılışa veya geçmişe sahip iseler ki, mümkündür, orda biraz durup düşünmek gerekir! Çünkü bazı kişiler işinin ehli ve mesleğinin erbabı olsalar bile meslek ahlâkına uygun yapıya sahip oymuyor ve erbabı oldukları işlerinin gelenek, görenek, usul, adap, kural ve kaidelere uygun davranamıyor! Dolayısıyla da çalıştıkları, kurum, kuruluş veya işyerlerine kazandırdıklarından fazlasını kaybettiriyorlar! Ve bunun da çok örnekleri de vardır… Yani insanlar ilk etapta işlerinin uzmanı, ehliyetlisi veya liyâkatlisi olmasalar-olamasalar bile bu hasletleri sonradan veya zamanla kazanabilirler… Daha doğrusu bazı insanların mesleklerinde tekâmül etmeleri, sanatlarını geliştirme ihtimalleri yüksektir, ancak ahlâklarında düzelme ihtimalleri zayıftır! Onun için mülâkat geretlidir.
Her neyse, bu iddialarımı yaşanmış bir hatıramla desteklemek ve sevgili okurlarımı tatmin etmek istiyorum:
Şöyle ki; 1976-1977 yılarında dönemin Başbakan Yardımcısı merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamızın tensipleri ve yine rahmetli Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olan Prof. Dr. Korkut Özal’ın da olurlarıyla Burdur’umuza iyi-güzel bir Et Kombinası kazandırılmış ve bu Kombinaya çok sayıda işçi ve memurun alınması gündeme gelmişti. Ve Erbakan Hocamın da, Bakan Korkut Özal’ın da, dolayısıyla da üst yönetiminin de dindar kişilerden oluştuğunu bilen kimseler, başlarına birer takke geçirerek, ellerine 3 devirli tesbihler alarak ve iktidar ortağı Millî Selâmet Partisi’nin (MSP) Burdur’daki temsilcilerinin, etkili ve yetkili kişilerin namaz kıldıkları cemilerde namaz kılmaya başlamışlardı ki, ben de o zaman Erbakan Hocamın Partisi olan MSP’nin Gençlik Kolları Başkanı idim ama Kombinaya Partili ağabeylerimizin yardımlarıyla değil, dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı merhum Fehim Adak Beyefendi’nin bizzat ilgilenmesiyle alınmıştım! Dolayısıyla da o insanların tamamına yakınının gelmişini geçmişini ve çalışmasını iyi biliyordum!
Demem o ki, ömürlerinde ilk defa böyle bir imkân elde etmiş olan MSP’li Bakanlar ve onların atadığı bürokratlar ile İl ve ilçe Yöneticileri, birçok MSP ya da Millî Görüş karşıtı kişiyi olduğu gibi, ‘Ecevit’ lâkaplı bir kişinin bile işe alınmasına referans verdiler! O kişiler de MSP’nin Hükümetteki ortaklığı sona erdiği gün kendi dünya görüşlerine yakın partileri seçmeye ve sendikalara geçmeye başladılar…
Sadede geliyor ve sözü şimdi de asıl konum olan mülâkat konusuna getirmek istiyorum:
Yukarıda da ifâde etmeye çalıştığım gibi, insanlar bir şekilde sürücü ehliyeti alabiliyorlar ve bu ehliyetler uzun süre herhangi bir denetime veya kontrole tabi tutulmadan kullanıma açık kalıyor! Ancak, ben öyle eski yeni ehliyetli sürücüler biliyorum ki, araçlarını yerinden bile hareket ettiriyor ve garajlardan dahî çıkaramıyorlar… Sürücülükte hal böyle olduğu gibi, isimlerinin başını çeşitli titrler veya unvanlar ekleyen-eklettiren bazı kişiler hiç ehilleri olmadıkları halde önemli yerlerde görev alabiliyor, çalışabiliyor, çok ciddi makam ve mevkilere gelebiliyor-getirilebiliyorlar… Amma velâkin ne görevlerini bihakkın yerine getirebiliyorlar ne de aldıkları ücretlerin hakkını verebiliyorlar…
Demem o ki; hiçbir işe alımda mülâkat kaldırılmamalı, ancak mülâkat yapacak kişi, kurul veya komisyonlar da işinin ehli, konusunun uzmanı ve hak hukuk gözeten kişilerden seçilmeli!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
HER KİM, ALLAH’IN (c. c) RIZASI OLACAĞI DAHA
LİYÂKATLİ BİRİSİ VARKEN, ADAM KAYIRMAK
MAKSADIYLA KENDİ MÜSLÜMANLARIN İŞİNİ
DERUTTE EDERSE ONLARIN ÜZERİNE GÖSTERİŞ
İÇİN BİRİNİ SEÇER, RESMÎ GÖREV VERİRSE, ALLAH’IN
LÂNETİ ONUN ÜZERİNEDİR. ALLAH ONU CEHENNEME
SOKULUNCAYA KADAR NE FARZ, NE NÂFİLE HİÇBİR
İBÂDETİNİ KABUL EHMEZ… AYRICA İŞ EHLİNE VERİLMEZSE
KIYAMET YAKLAŞMIŞ DEMEKTİR! Hz. Muhammed (sav)
LİYÂKAT OLMADAN KAZANILAN, MÜSTEHAK
OLMADAN KAYBEDİLİR… Villiam Shakespeare
KAPTANI USTA OLMAYAN GEMİYE HER
RÜZGÂR KÖTÜDÜR… George Herbert
KURBAĞAYI KOLTUĞA DA OTURTSAN, O YİNE
ÇAMURA ATLAR… Arthur Miller
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Ben sizi kesin hoş bulurum, siz de beni hoş görürsünüz İnşaallah!!!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)