ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN VE ŞİDDETİN ‘HER TÜRLÜSÜ’ SON BULSUN!!
Genelde öğretmenlerin, özelde de ilgilenenlerin bilecekleri gibi, Ülkemiz de ve 1981 yılından beri her 24 Kasım tarihi “Öğretmenler Günü” olarak kutlanıyor… O nedenle ben de hayatta olan tüm öğretmenlerimizin bu özel ve güzel günlerini yürekten kutluyor, benden ister büyük olsun ister küçük, ‘lâyık olanların’ tamamının ellerinden öpüyor kendilerine aileleriyle birlikte sağlık, sıhhat ve afiyetler, vefat edenlerine de ganî ganî rahmetler diliyorum… Ancak 12 Eylül 1980 sabahına kadar kendi kontrollerinde gelişen terör olayları, kavgalar dövüşler ve işlenen siyâsi cinayetler konusu ayrı; 6 Eylül 1980 günü Konya da ve merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocamızın önderliğinde gerçekleştirilen yasal; iyi, güzel ve millî bir miting ile Ankara’nın Sincan İlçesinde gerçekleştirilen yine iyi güzel, millî ve dînî içerikli ve ulvî maksatlı ‘’Kudüs Gecesi’’ni ‘şeriat amaçlı bir kalkışma girişimi’ yaftası yapıştırarak veya yakıştırarak askerî bir darbe yapan Kenan Evren Paşa’nın başında bulunduğu 5 kişilik bir konseyin-sıkıyönetim heyetinin îlân ettiği bir GÜN’de kutlamayı, ben saygıdeğer öğretmenlerimize bir haksızlık olarak görüyor, iki yüzlülük olarak niteliyor, sözü şimdi de ‘’Kadına Şiddete Dur De Günü’’ne getirmek istiyorum.
KİM KİME UYGULARSA UYGULASIN ŞİTTET=ŞİDDETTİR!
Yine ilgilenenlerin ya da ilgililerin bilecekleri veya hatırlayacakları gibi, her yılın 25 Kasım’ında bazı kadın grupları veya kadın dernekleri “Erkek Şiddetine Dur” demek için eylem düzenliyorlar. Ki, kadın dayanışmasının kazanımı olarak lanse edilen bu günü Bir(leşmiş!) Milletler (BM), daha ‘dün’ denecek kadar kısa bir süre önce, yani 1999 yılında resmî olarak ve “Kadına yönelik şiddete karşı Uluslararası mücadele günü’ olarak îlân etmiş ve bu günün 25 Aralık olmasının nedeni de 1960 yılında işlenen bir kadın cinayetine dayandırılmıştır… Yani bu gün, ülkesini (Dominik Cumhuriyeti) diktatörlükle yöneten Rafeil Trujillio’ya karşıtlığıyla bilinen Mirabel adlı 3 kız Kardeşten birinin “Ülke de iki tehlike var: Bunlar kilise ve Rafeil Trujillio’dur” şeklindeki açıklamasından günler sonra dövülerek-işkence yapılarak ve boğazı kesilerek öldürülmesinden sonra ilân edilmiş bir gün imiş!
Kısacası bugün, yani 25 Kasım günü, ‘Kadına karşı Şiddeti Önleme’ veya ‘Erkek Şiddetine Dur De!’ günü… O nedenle ben ‘kadına bundan 24 yıl öncesine kadar hak ettiği değeri vermeyen veya saygıyı sevgiyi göstermeyen insanlar ki, bugünde aynı!
Bazı kadınlar, İslâm Dîni’nin ve sevgili Peygamberinin kendilerine bundan tam 1445 yıl önce gerekli ve yeterli değeri verdiğini, ihtimamı gösterdiğini bilmiyor olmalılar ki; kendilerine yılda bir gün ayıran, dolayısıyla da çiçek böcek cinsi hediyelerle gönül olmaya çalışan genelde erkeklere, özelde de eşlerine müteşekkir oluyor ve teşekkür üstüne teşekkürler yağdırıyorlar! Oysa güzel Dînimiz İslâm ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), bundan tam 1445 yıl önce Câhiliye Döneminden kalma bütün bâtıl inanç, kötü âdet, haram gelenek ve görenekleri ayağının altına aldığı ve bilhassa kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir âdeti kesinkes yasakladığı gibi; kendi eşlerine de oldukça titiz davranmış, hak ve hukuklarını gözetmiş; sevgili Kızlarından biri ve Mû’minleri Annesi durumunda olan Hz. Fatıma Validemiz için, “Kızım Fatıma bedenimin bir parçasıdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir, bedenimdeki nurumdur, o insan şeklinde bir huridir ve O İbâdet mihrabında ayağa kalktığında yıldızların yeryüzündekilere nur saçtığı gibi, O’nun nuru da gökteki meleklere öyle nur saçar!” buyuruyor! Ve sevgili eşlerinden biri, bizim de öz annemiz mesâbesinde olan Hz. Aişe için ise “Seni Kör düğüm gibi seviyorum” diyor. Aişe Validemizin ‘’Nasıl yani?” şeklindeki sorusuna da ‘’Birbirine sımsıkı bağlı, çözülmeyen, eskimeyen, yani ölümüne bir sevda” diyor. Dolayısıyla da kadına kıza verdiği değeri özetlediği gibi, işkenceyi de kesinkes yasaklıyor! Ayrıca, hiçbir fânî için oturduğu yerden ayağa kalkmazken, sevgili damadı yanına geldiğinde ayağa kalkıyor ve bunun sebebini de “O benim namusumu koruyor!’ şeklinde özetliyor.
BİZ DE KADINLARIMIZA ve KIZLARIMIZA AYNI İHTİMAMI GÖSTERMEYE ÇALIŞIRIZ. ANCAK KARŞILIĞINI BEKLERİZ!!
Gayrimüslimleri veya ehli dünya insanları bilmem, bilsem bile bunu ben dile getirmem ama biz Müslümanlar da kadınlarımıza kızlarımıza sevgili Peygamberimiz kadar olmasa-olamasa da hak ettikleri değeri verir ve kendilerinin meşru, helâl olan karşılanması mümkün olan tüm taleplerini karşılamaya çalışırız… Ancak, onlardan da aynı anlayışı bekleriz ki; KUR’AN-I KERİM DE, GEREK YARATILIŞ VE GEREKSE HAK VE SORUMLULUKLAR YÖNÜNDEN
ERKEKLERLE EŞİT KONUM DA OLAN BİR KADIN PORTRESİ ÇİZİLMEKTEDİR!
Velhâsıl-ı kelâm; Hz. Peygamberin sevgili damadı, Hz. Fatıma Annemizin saygıdeğer eşi ve 4 büyük Halifenin sonuncusu olan Hz. Ali (r. a) Efendimiz “BANA BİR HARF ÖĞRETENİN KIRK YIL KÖLESİ OLURUM!” diyerek dinimizin öğretmene verdiği değeri gösterdiği gibi; Hz. Muhammed (sav)’in de “KADINLARIN HAKLARINI YERİNE GETİRME HUSUSUNDA ALLAH’TAN (c. c) KORKUNUZ! ZÎRA SİZ ONLARI ALLAH’IN BİR EMÂNETİ OLARAK ALDINIZ…” şeklindeki Hadis’i şerifleriyle de yine dînimizin kadına verdiği altın nitelindeki değerini göstermiştir. O nedenle ben, ‘kadınlar bizim ya eşimiz ya kızımız veya torunumuz ya kardeşimiz ya annemiz ya babaannemiz veya anneannemiz ya teyzemiz ya da halalarımızdır…’ Yani ‘kadınlar bizim muhakkak bir akrabamız veya yakınımızdır’ diye düşünüyor ve bu düşüncemi Cemal Süreyya’nın, “BİR KADINI İKİYE BÖL… YARISI ANNEDİR, YARISI ÇOCUK, YARISI SEVGİLİ, YARISI AŞKTIR” şeklindeki nitelendirmesiyle desteklemek istiyorum:
Hülâsâ-i netice; bu ve bu gibi nedenlerden dolayı ‘bizimde kadınlarımıza kızlarımıza sahip çıkmamız, hele hele hiçbir şekilde işkence yapmamamız gerekir… Ancak günümüz de işkenceye maruz kalan sadece kadınlar kızlar değil, aynı zaman da bazı erkekler de kadınlar tarafından fiilî ya da fizîkî olmasa-olamasa bile, psikolojik, maddi ya da mânevi işkencelere tâbî tutuluyorlar… O nedenle ben ‘kim kime karşı yaparsa yapsın, şiddet eşittir şiddettir ve şiddet fiilinin failleri cezalandırılmalı, mağdurlarına ise sahip çıkılmalı!’ diyor, herkese ‘şiddetsiz’ saygılar sunuyorum.
KADINLAR ERKEKLERE SÖYLEYECEKLERİNİ
GÖZLERİYLE SÖYLERLER…
Hz. Muhammed (sav)
KİŞİYE ÎMANDAN SONRA VERİLEN ŞEYLERİN
EN HAYIRLISI SALİHA KADINDIR…
Hz. Ömer (r. a)
AKILLI BİR KADIN ERKEĞİ KILIÇSIZ ZAPTEDER,
İPSİZ BAĞLAR!.. Tolstoy
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)