Nasip kısmet olursa ki, inşaAllah hepimize nasip kısmet olur, bu akşam (Çarşamba) bu yılın ilk teravih namazını kılacak, yarın sabah ta (Perşembe) sahura kalkacak ve bu yılın ilk ramazan orucunu tutmaya başlayacağız ki, o da bizi tutar inşaAllah… O nedenle ben daha yazımın başında 11 ayın sultanı olan bu mübârek ay’a ‘merhaba, hoş sefa geldin, sen de bizi hoş sefa bulursun inşaAllah’ diyor ve Cenab-ı Hakk’tan bizleri daha nice nice mübârek ay, gün ve yıllarda ve tabii ki sağ salim bir şekilde kavuşturmasını, buluşturmasını, konuşturup görüştürmesini niyaz ediyorum. Ve bu konudaki yazıma, geçen hafta geldiğim Başkent Ankara’da yaşadığım ilginç bir olayı siz sevgili okurlarıma özetleyerek başlamak istiyorum. Çünkü yaşadığım ilginç o olayı böylesi mübârek bir günde siz sevgili okurlarıma aktarmadan geçmek istemiyorum:
MÛ’MİN FERÂSETİ, VELÎNİN KERÂMETİ
DEDİKLERİ ŞEY BÖYLE BİR ŞEY OLMALI!
Şöyle ki; bu yıl kimya mühendisi olarak mezun olmasını beklediğimiz torunumuzun ikâmet ettiği Çankaya Mebusevleri’nin yanındaki Metrodan bindiğim Ankaray’la-hızlı trenle Kızılay’a gittim. Oradan da, Ulus’ta türbesi bulunan Hacı Bayram Velî Hazretlerini ziyârete gidebilmek için bir halk otobüsüne bindim. Ancak dalgınlığıma gelmiş olacak ki, ben bir durak fazla gitmiş ve yolumu Hazret’in Türbesinden bir hayli uzaklaştırmışım… Otobüsten indikten sonra bir markete mal teslim ettikten sonra hareket etmek üzere olan bir aracın sürücüsünü gördüm ve kendisine, ‘Hacı Bayram Velî Hazretlerinin Türbesine nereden veya nasıl gidebileceğimi?’ sordum… 40’lı yaşlarda olan o aracın sürücüsü de bana yolu tarif ederken bir anda ‘gelin ben sizi Türbeye kadar götüreyim’ dedi. Bende aracında firma logosu bulunduğu ve şahıs da simâen güven verdiği için araca bindim. Ve o kişi yolda bana niçin oraya gittiğimi ve Hazretten herhangi bir şey isteyip istemeyeceğimi sordu, artı bunun günâh, hattâ şirk olduğunu hatırlattı! Ve bende kendisine maksadımın Hazretten bir şey istemek veya dilemek olmadığını, çünkü bunun insanı şirke götürebileceğini, dolayısıyla da günâha sokabileceğini bildiğimi, o nedenle böyle bir düşüncem olmadığını izah ettim ve niyetimin sadece mübârek Zatı ziyaret etmek ve kabri başında dua etmek olduğunu îzah etmeye çalıştım! Ve o kişi de benim verdiğim cevaplardan ve yaptığım açıklamalardan tatmin veya memnun olmuş olacak ki, bana kalacak bir yerim, yemek param veya harçlığım olup olmadığını sordu. Ben de kendisine herhangi bir şeye ihtiyacım olmadığını söyledim ve kendisine teşekkür edip Hazret’in Türbesinin yanında beni indirmesini, hakkını da helâl etmesini rica ettim. Beni Türbenin yanında indiren kişi benden, kendisi için de dua etmemi istedi. Ben de kendisine, duaların müşterek olduğunu hatırlatarak yanından ayrıldım…
Bunu anlatmamın sebebine gelince; Ankara gibi büyük bir şehirde ve yakıt fiyatlarının pik yaptığı bir devirde bir sürücü hiç tanımadığı bir kişiyi aracına bindiriyor ve oldukça uzak bir noktaya ‘sırf Allah (c.c) rızası için’ götürüyor ve yolda önemli tembihlerde veya hatırlatmalarda bulunuyor. Bu durum da ülkemiz de daha insanlığın ölmediğini gösteriyor. Ayrıca bu durum bana Hacı Bayram Velî Hazretlerinin kerâmeti gibi geliyor… Dolayısıyla da beni hem memnun ediyor hem de Allah (c.c) dostlarına olan sevgimi saygımı artırıyor…
Benim bu yaşadığım olaya bazı okurlarımdan çeşitli itirazlar gelebilir. O nedenle ben bunu bir kerâmet ehli ile mûridi arasında geçen şu konuşmayla cevap verebilir veya îzah edebilirim:
Şöyle ki; bir kerâmet ehline müritleri, “Üstad! Bunca yıllık evliyâsın ama bu güne kadar herhangi bir kerâmetini görmedik, duymadık! Mâdem sen de bir evlîyasın, bir kez olsun biz de Senin kerâmetini görelim!” derler. O mübârek Zat da, “Evlâtlarım! Bunca mâsivâmıza-günâhımıza kusurumuza rağmen ayakta kalışımızdan, yıkılmayışımızdan.. daha büyük ve daha canlı kerâmet olur mu?” der!
Ben mücrim de, Ankara da yaşadığım o olayın Hacı Bayram Velî Hazretlerinin bir kerâmeti olup olmadığını bilmiyorum ama ülkemizde insanlığın daha ölmediğini-ölmemiş olduğunu söyleyebilir ve sözü şimdi de başı rahmet, ortası af ve mağfiret, sonu da Cehennemden âzad olma ayı, yani 11 ayın sultanı olan mübârek Ramazan Ayına getirebilirim:
HER ANIMIZ... OLDUĞU GİBİ, BU RAMAZAN AYI DA
SON RAMAZAN AYIMIZ.. OLABİLİR! O NEDENLE BU
AYI İYİ BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRELİM İNŞAALLAH
Hepimizin mâlûmu olduğu üzere, geçtiğimiz yıl, bu ay ve günlerde aramızda olup da şu anda aramızda olmayan, ya rahmeti Rahman’a kavuşmuş olan, ya da kimseyle konuşup görüşemeyecek kadar ağır hasta olan çok sayıda uzak yakın akrabamız, eşimiz dostumuz ve konu komşumuz olduğu veya olabileceği gibi; Allah herkese uzun, hayırlı uğurlu ömürler, sağlık ve âfiyetler versin ama aramızda gelecek ramazan ayına, bu ay ve günlere yetişemeyecek kişiler de vardır!
Yani, geçen ayki ramazan ayı geçmiştir, gelecek yılki ramazan ayının gelip gelmeyeceği, ya da kimlerin o mübarek aya yetişip yetişemeyeceği belli değildir… O nedenle biz içinde bulunduğumuz ayı, haftayı, günü, hattâ ânı iyi değerlendirelim!’ diyor, herkese şimdiden hayırlı ramazan ve mutlu bayramlar diliyor, tüm okurlarıma saygılar sunuyorum.
KİM FAZÎLETİNE İNANARAK VE KARŞILIĞINI ALLAH’TAN
(c.c) BEKLEYEREK ORUCUNU TUTARSA, GELMİŞ GEÇMİŞ
GÜNÂHLARI BAĞIŞLANIR. VE ORUÇLUNUN RAHATLAYACAĞI
İKİ SEVİNÇ ÂNI VARDIR; BİRİSİ İFTAR ETTİĞİ ZAMAN, DİĞERİ DE
ORUCUNUN SEVABIYLA RABBİNE KAVUŞTUĞU ANDIR!..
Hz. Muhammed (sav)
EN BÜYÜK KERÂMET DE, EN BÜYÜK NÎMET DE İSTİKÂMETTİR..!
Anonim
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)