Hemen herkesin bildiği ya da bilmesi gerektiği gibi, Türkiye’de her 18 Mart tarihi sembolik ya da klasik bir şekilde de olsa, “Çanakkale ve Şehidleri Anma Günü” olarak kutlanıyor… O nedenle ben, daha yazımın başında ‘bir Çanakkale Şehidi torunu ve yılların gazetecisi bir vatandaş olarak’ şehidlerimizle birlikte rahmete kavuşmuş olan tüm gazîlerimize ve diğer ölmüşlerimize ganî ganî rahmetler diliyor, sözü şimdi de Çanakkale’yi İmankale, artı ‘geçilmez’ yapan ruha-atalarımıza getirmek istiyorum:
ÇANAKKALE’Yİ YAZMAK, YAPMAK KADAR ZOR
OLMASA DA, PEK ONDAN DA GERİ KALMIYOR!
Ben nâçiz, yıllardır ve her 18 Mart tarihinde Çanakkale’yi değerlendiren yazılar yazar, yorumlar yaparım… Ve yorumlamakta âciz kaldığım yazıların başında da, adı üzerinde bir Destan olan Çanakkale Destânı gelir… Yani bana göre, Çanakkale Destânı’nı yazmak, yapmak kadar zor olmasa da, ondan geri kalır yanı da yoktur!.. Ancak ben ‘ülkemizin genel nüfusunun 10-11 milyonlarda seyrettiği bir devirde, yani Çanakkale Savaşlarının kıran kırana geçtiği esnâda, annesinin babasını, İsmail dedesini ve 20-21’li yaşlarda ve kimine göre 250 bin, kimine göre ise 450-500 bin kişisini şehid vermiş bir ülkenin ferdi olarak böyle büyük, hattâ mûcizevi bir destanı az veya çok, iyi veya kötü bir şekilde değerlendirmemek olmaz-olamaz…’ diye düşünüyorum. Ki, İstiklâl Marşımızın Yazarı, Burdur’umuzun ilk Milletvekili, büyük bir edep ve edebiyat insanı olan merhum Mehmed Akif bile Çanakkale savaşçılarını veya savunucularını Bedrin Arslanlarıyla kıyaslıyor ve “Bedrin Arslanları ancak bu kadar şanlıydılar…” diyor…
O GÜN ÇANAKKALE.. GEÇİLMİŞ OLSAYDI, BUGÜN
BİZ HAYATTA OLMAZ-OLAMAZDIK ALLAHUÂLEM!
Bendenize Destanın geçtiği yerleri gidip görmek, topraklarına basmak, oraların havasını teneffüs etmek ve şehid İsmail Dedemin mezarını bulmak için iki defa Çanakkale’ye gitmek nasip oldu ki, mümkün olsa değil 2 defa daha, 200 defa daha giderim-gitmek isterim… Ancak, 250 binlerle, hattâ 450-500 binlerle ifade edilen Çanakkale şehidlerinin içinde dedemin mezarını bulmak bana nasip olmadı! Fakat orada yatan tüm şehidler bizim dedemiz mesabesinde idi ve biz onların tamamı için Fatihalar okuyup dualar ettik elhamdülillah… Çünkü o gün dedelerimiz ya şahid ya da gâzî olmamış olsalardı, bugün bizim ülkemiz olmaz, olsa bile bizim olmaz-olamazdı Allah’hualem!
Bugünkü yazımı, Çanakkale’yi ilk gittiğim de gördüğüm bir manzara ile özetlemek ve orada bizlere Çanakkale’yi âdeta yeniden yaşatan bir hatıramla noktalamak istiyorum:
Yılını tam hatırlamıyorum ama Çanakkale’ye ilk gittiğim de aracımız Araba Vapuruyla karşıya geçti. Karşıdan da kara yoluyla Şehidliğe hareket ettiğimiz anda bir Yunus balığı suyun içinde ve suya dalarak çıkarak bizimle beraber şehidliğe kadar geldi! Ben de o anda ‘bu balık görünümündeki canlı bir şehidin, hattâ İsmail Dedemim kendisi olmalı dedim! Yani İsmail Dedem’in bir Yunus Balığı suretinde bize göründüğünü, bizi selâmladığını ve ‘hoş sefa geldiniz sevgili torunlarım..!’ dediğini düşündüm, dolayısıyla da gözyaşlarımı tutamadım…
Ve ‘şehidlerin tamamı ölmez, ama Çanakkale şehidlerinin hiç biri ölmez herhalde!’ diye düşündüm… Çünkü İstîklâl ve İstikbal Şairimiz Mehmed Akif Ersoy bile Çanakkale şehidlerini, İslâm’ın ilk savaşçısı olan Bedir Savaşçılarıyla kıyaslıyor veya onlara benzetiyor…
Her neyse; bugünkü konum çok ağır, konuklarım ise konumdan daha ağır! O nedenle ben bugünkü yazımı, Çanakkale’yi olabildiğince anlatan veya canlandıran bir Çanakkale Türküsü ve iki şiirle noktalamak istiyor, herkese saygılar sunuyorum
GÖZÜ DÖNMÜŞ DÜŞMAN ASKERLERİ
ÇANAKKALE’YE CEHENNEM ATEŞİ SAÇTILAR
NİCE SEYİT ONBAŞILAR, HASAN ÇAVUŞLAR,
KINALI KUZULAR SAVAŞTILAR,
SANCAĞIMIZI GÖKLERDE ve ÖZGÜRCE
DALGALANDIRLAR…
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
ZAFERLERİN EN GÜZELİ, ÇANAKKALE ZAFERİ,
MEHMEDLERİN EN GÜZELİ, ÇANAKKALE MEHMEDLERİ!
ÇANAKKALE KAN DÖKÜYOR, ANALAR AĞLIYOR,
KURŞUNLAR DURMUYOR, YÜREKLER YANIYOR.
İKİ DAMLA GÖZYAŞI, DURMAZ KANLARI,
SAYIKLANIR ADLARI, YÜREĞİYLE ACILARI
BASBAS BAĞIRIYORLAR, GÜNLERCE SOLUYORLAR,
ÖLÜME DALIYORLAR, GÜNLERCE ÖLÜYORLAR…
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ,
ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR BENİ.
OF GENÇLİĞİM EYVAH!
ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ DARDIR GEÇİLMZEZ,
AL KAN OLMUŞ SULARI BİR TAZ İÇİLMEZ.
OF GENÇLİĞİM EYVAH!
ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI,
ANA BEN GİDİYOM DÜŞMANA KARŞI.
OF GENÇLİĞİM EYVAH!
ÇANAKKALE’DEN ÇIKTIM YAN BASA BASA,
CİĞERLERİM ÇÜRÜDÜ KAN KUSA KUSA.
OF GENÇLİĞİM EYVAH!
ÇANAKKALE’DEN ÇIKTIM BAŞIM SELÂMET,
ANAFARTA’YA VARMADAN KOPTU KIYÂMET.
OF GENÇLİĞİM EYVAF!
ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ,
ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR BENİ.
OF GENÇLİĞİM EYFAH!
ÇARAKKALE İÇİNDE SIRA SÖĞÜTLER,
ALTINDA YATIYOR ARSLAN YİĞİTLER.
OF GENÇLİĞİM EYVAH!..
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)