Dünyanın her yerinde, şöyle ya da böyle ama mutlaka bir iktidar vardır. Ancak, her iktidar da muktedir olamaz! Meselâ bir zamanlar Cezayir’de ve demokratik bir şekilde yapılan bir genel seçim sonucunda İslâmî Selâmet Partisi, geçerli oyların %80’inden fazlasını almasına rağmen, dünyadaki müesses nizamın sahipleri ya da bunların yerli-yabancı mûtemetleri, satılmış insanları; Siyonist ve Emperyalistlerin destekleriyle birlikte o partinin iktidar olmasını önlemişlerdi! Yine bilindiği gibi Mısır’da vb. ülkelerde de durum aynı idi! Maalesef ki maalesef durum ‘yeniye gelene kadar’ bizde de farklı değildi..!
‘Nasıl yani?’ diyecek olan sevgili okurlarıma şöyle izah etmeye çalışayım:
İç ve dış politika ile az çok ilgilenen herkesin bildiği gibi, önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan, okuduğu yasal ve güzel bir şiir nedeniyle Başkanlığı elinden alınan, sonra da hapse atılan Recep Tayyip Erdoğan, hapisten çıktıktan sonra da, evvelâ Başbakan, daha sonra da Cumhurbaşkanı oldu! Ve Erdoğan geçtiğimiz Mayıs ayının 28’in de yapılan seçimlerde de 2. Kez Cumhurbaşkanı seçilerek, seçimleri tesadüfen değil, hak ederek kazandığını dosta düşmana gösterdi. Yani Rize gibi küçük bir Anadolu kentinden kalkıp Metropol şehir İstanbul’a gelen ve onca bâdireden sonra T. C Devleti’nin 2. kez Başkanı-Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan 20 yıldan fazla bir süredir iktidar da olmasına rağmen, muktedir olabildi mi, ona bir bakalım:
Birinci paragrafımda da ifade etmeye çalıştığım gibi, küresel sistemin başrol ve figüran oyuncuları, 20 küsur yıldır Türkiye’yi yöneten, daha doğrusu yönetmeye çalışan Tayyip Erdoğan’a; ülkemizin ekonomisine, basın yayın organlarına hâkim olan Siyonist ve Emperyalistler, baronlar ve masonlar göz açtırmamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Yani ekonomiyle birlikte basın yayın organlarına da hâkim olan çevreler, bürokrat ve teknokrat atamalarında da etkili oluyorlar; dolayısıyla siyasilere de, bürokratlara da akıl ve yön verip yol gösteriyor, hattâ bazen racon kesiyorlar! O nedenledir ki, Erdoğan sık sık bakan, Merkez Bankası Başkanı ve bürokrat değiştirmek zorunda kalıyor!
Kısacası ve açıkçası; bürokrasiye ve ekonomiye de, medya da ve siyasete de hâkim olan bahsime konu güç odakları ülkemizin bazen görünür, bazen de görünmez yönetiminde de, denetiminde de kuvvetli bir şekilde söz, etki ve yetki sahibi durumundalar maalesef! Ve onların tek amaçları var, o da her noktada ele geçirdikleri iktidar imkânlarına daha fazla sahip olmak, iktidarın nimetlerinden fazlasıyla yararlanmak ve borularını her devir ve her yerde öttürebilmek! Bunun için de önlerinde âdeta bir bariyer gibi duran yüce İslam’ı ve dimdik duran samimi Müslümanları, inançlı îmanlı siyasileri ve yöneticileri tamamen saf ya da devre dışı bırakmaya çalışıyorlar!
Yani yerli ve yabancı hainlerin asıl maksatları ve nihai hedefleri başta ülkenin yerli ekonominin, İslâmi sermayenin, millî eğitim ve iyi-güzel kültür olmak üzere tüm dinamiklerin, maddî mânevi varlıkların köküne kibrit suyu dökmek! Fakat toplumumuzun çok az bir bölümü bu sinsi senaryonun ve gizli oyunun farkında ama bu durumun farkında olan mû’minler İslâm’dan uzaklaşıldığı takdirde istiklâlden de istikbalden de uzaklaşacaklarının bilincindeler... Dolayısıyla da devletimizin ve milletimizin, din ve diyânetimizin korunması için ellerinden geleni yapıp var güçleriyle çalışıyorlar! O nedenle, her gün yağmur gibi yağan zamlara ve çektikleri maddî mânevî sıkıntılara rağmen, Tayyip Erdoğan’dan umutlarını kesmiyorlar ki, Kendisini 20 küsur yıldır başlarında tutuyorlar!
Velhâsıl-ı kelâm; millî ve dînî hassasiyetlerinden kolay kolay taviz vermeyen ülke insanımız,.; İslâm’la, dinle diyanetle ilgisini ve alâkasını kemsek isteyen dâhilî ve hâricî düşmanlara, 15 Temmuz 2016’da olduğu gibi bu günde fırsat ve imkân vermedi, yarında vermeyecektir inşaAllah. Çünkü bizim insanımız; bizim en sağlam tutkalımızın ve güç kaynağımızın İslâm olduğunu bilir ve (muhafazanAllah) İslâm giderse ülkenin de, devletin de, dolayısıyla kendisinin de gideceğine inanır!
Hülâsa-i netice; küreselleşme süreci, bizi küreselleşmeyle birlikte yeni bir dünya düzenine, daha doğrusu Emperyalist, kapitalist, materyalist ve Siyonist bir düzene doğru itmeye çalışıyor. Çünkü iki gözleri kör, dilleri lâl olasıca, elleri kolları kuruyasıca, ayakları kolları kırılasıca küreselciler, Emperyalistler, Siyonistler, hayâlet avcıları, gölge boksörleri, yalancı pehlivanları, maşaları, masalcıları veya hikâyecileri; kısaca yenidünya düzenin hayalcileri amansız bir şekilde İslâm’la ve Müslümanlarla; ‘yükselen dövizler ve artan hayat pahalılığı üzerinden de’ Müslüman yöneticilerle savaşıyorlar! Amma ve lakin kendilerinin bir hesapları olduğu gibi, Allah’ın da (c.c) bir hesabının olduğunu ve O’nun hesabının bütün hesap ve kitapları bozduğunu, alt üste ettiğini ya bilmiyorlar ya da unutuyorlar! O nedenle ben, ‘biz, bize-üzerimize düşeni yapalım, gerisini Allah’a (c.c) bırakalım!’ diyor, bugünkü yazımı yaşanmış bir hikâye ile noktalamak istiyorum:
Bahsime konu çevreler, bir zamanlar İnançlı imanlı kesimin dişinden tırnağından artırıp oluşturdukları sermayeleriyle kurdukları büyüklü küçüklü işletmeleri.. ‘YEŞİL SEVMAYE…’ diyerek kategorize etmişler, ötekileştirmişler; dolayısıyla da Anadolu sermayesini ve insanını olabildiğince itibarsızlaştırarak ve moralini bozarak işletme kurumaz, kursa bile çalıştıramaz, iş göremez hâle getirmişlerdi! Aynı kesimler şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez Ülkelerine ‘beraberindeki kalabalık ve teknik bir heyetle’ gerçekleştirmekte olduğu, kamuya ve basına açık ziyaretini de sanki kozmik bir gezi imiş gibi gösteriyorlar ve milyarlarca dolarlık anlaşmaları veya Ülkemizde yapılacak olan yatırımları ‘Arap Sermayesi…’ gibi söylemlerle gölgelemek, hattâ engellemek istiyorlar… Ben de onlara paranın veya sermayenin helâli haramı olur ama rengi olmaz!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
HAYIRLI İŞLERİN ÇOK MUZUR MÂNÎLERİ OLUR!
Said-i Nursî (r.aleyh)
ŞARKA BAKMAZ, GARBI BİLMEZ, EDEPTEN YOK PÂYESİ
BİR KIZIRMAZ YÜZ, BİR YAŞARMAZ GÖZ BÜTÜN SERMÂYESİ!
Mehmed Akif Ersoy (r.aleyh)
AKIL ve ÎNANÇ YİĞİDE SERMÂYEDİR… Atasözü
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)