Bize göre son birkaç yıldır, uzmanlara ve işinin ehli çiftçilere göre ise ülkemiz de bu ‘kış dâhil’ yaklaşık yarım asırdır ciddi bir kuraklık yaşanıyordu ki, Nisan’da başlayan Mayıs’ta da yağmaya devam eden son yağmurlar genelde ülkemizin, özelde de çiftçimizin can suyu yerine geçti elhamdülillah… Çünkü bu yıl barajlarımız, göl ve göletlerimizde toplanan sular neredeyse tükenme noktasına gelmişti! Çünkü kışımız da tıpkı yazımız gibi kurak-karsız yağmursuz geçmişti! Hal böyle olunca da birçok ilimiz, ilçemiz ve yerleşim merkezimiz bırakın sulama veya kullanma suyunu, içme suyunu dahî bulamama tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı! O nedenle ben kendim olmasam veya suyla herhangi bir işim olmasa bile, çiftçi bir ailenin evladı olarak ve susuz bir dünyanın ayakta kalamayacağını bilen kişilerden biri olarak Cenab-ı Hakk’tan bu yağmurların zararsız ziyansız bir şekilde devam etmesini, dolayısıyla da beldemize, bölgemize, ülkemize ve gönül coğrafyamıza bereketlere vesîle olmasını niyaz ediyorum…
Konuyu daha da açmak gerekirse şunları söyleyebilirim:
Şöyle ki, 3’ü oğlan, biri kız olmak üzere 4 çocuklu, orta halli, köylü ve çiftçi bir ailenin en küçük evlâdı olduğum, dolayısıyla da aile içinde ve dışında sevildiğim için olsa gerek, babaların babası ve adamın hası olan rahmetli babam bana bir gün bile çiftçilik veya işçilik yaptırmadı… O nedenle ben çiftçiliği çok bilmem-bilemem, ama çiftçilerimizin veya ziraatçılarımızın hal ve ahvallerini az çok bilir veya tahmin ederim…
Yani genelde kentliler, özelde de kuraklığın ne demek olduğunu bilmeyen kesimler çok, hattâ hiç farkında olmasalar da, dünya genelini bilmiyorum ama ülkemiz de veya coğrafyamız da ve yarım asırdır devam eden kuraklığın-yağmursuzluğun tarımımızı tehdit etmeye, hattâ birçok yerleşim yerimizi içme suyuna bile muhtaç hâle getirmeye başladığını bilirim! Bunun böyle olmasından endişelen, dolayısıyla da ‘ve haklı olarak’ paniğe kapılan, hattâ dehşete düşen çiftçiler veya ziraatçılar; adına ‘rahmet’ dedikleri yağmurların bir an önce gelmesi, dolayısıyla da ziraat alanlarının suya doyması için dualar ediyorlar, Cenab-ı Allah’a yalvarış ve yakarışlarda bulunuyorlardı! Allah (c.c)’ta bu duacıların dualarını kabul etmiş olacak ki, Nisan ayında başlayan rahmet yağmurları Mayıs ayında da devam ediyor ve uzun bir süre daha devam eder inşaAllah… Çünkü canlılar açlığa belli bir süre dayanabilseler bile, susuzluğa fazla dayanamıyorlar!
Hâsılı; yağmursuzluğun çeşitli sebepleri var ama ben bugün bunun en önemli sebeplerinden biri olan bir konuyu aşağıda tekrarlamak ‘sözüm okurlarımdan dışarı’ nemmamların dikkâtlerini çekmek istiyorum:
Şöyle ki, Hz. Mûsâ (a.s) döneminde de bugünküne benzer bir kuraklık yaşanır… Kuraklığın sıkıntısını iliklerine kadar hissetmeye başlayan Mûsâ (a.s)’ın kavmi bir gün Kendisine giderek, kuraklığın tehlikeli boyutlara ulaştığından, kendilerinden ziyâde hayvanlarının yiyecek ve içeceksizlikten telef olduğundan-öldüğünden yakınırlar ve kendisinden bir yağmur duası yapıvermesini isterler… Hazret, belde halkının dileğini yerine getireceğini ve bunun için halkın istisnâsız bir şekilde ve uygun bir meydan da toplanmasını ister… Hz. Mûsâ’ da halkın uygun bir meydanda toplandığını ve tembihinin aynen yerine getirildiğini, yani duanın ÖN şartlarının yerine getirildiğini görür ve kapsamlı bir yağmur duası yapar! Ancak bir damla bile yağmur düşmez… Kavmine karşı mahcup olan Mûsâ (a.s)’da Cenab-ı Hakk’tan yağmur yağmamasının hikmetini sorar! (ki, peygamberler Allah ‘c.c’ ile konuşabilirler) Cenab-ı Hakk da, “Aranızda bir nemmam var! Siz o nemmam’ı aranızdan çıkardıktan sonra dua edin ki, duanızı öyle kabul edeyim…” buyurur! ((Nemmam, koğucu, lâf getirip götüren, dolayısıyla da insanların birbirleriyle aralarını açan kişi)) Hz. Mûsâ’da, “Sen o nemmam’ın kim olduğunu bize bildir ki, biz onu aramızdan çıkaralım Ya Rabbi!” der… Cenab-ı Allah da, “Olmaz Yâ Mûsâ! O zaman (haşa) ben nemmam durumuna düşerim…” uyarısında bulunur! Hz. Mûsâ da, “O zaman biz ne yapalım da dualarımız kabul olunsun Ya Rabbi?” diye tekrar sorar! Allah (c.c)’da Hz. Mûsa’ya, “Önce topluca tövbe-i istiğfar edin, sonra dua yapın, ondan sonra duanızı kabul edeyim..!” şeklinde nidâ eder! Ve Mûsâ (a.s), Cenab-ı Hakk’ın emrini uyguladıktan, yani orada bunan kavminin tamamına istiğfar ettirdikten sonra yağmur duasını yapar! Ve Cenab-ı Hakk, Mûsâ (a.s)’ın duası daha biter bitmez bereketli, zararsız ziyansız yağmurlarını yağdırır, dolayısıyla da beldeyi ölümcül bir kuraklıktan, dolayısıyla da kıtlıktan kurtarır!
GÜNÜMÜZ NEMMAMLARININ KULAKLARI
ÇINLASIN ve ALLAH ‘ONLARI’ İSLAH ETSİN!
Allah (c.c) hepimizi affetsin ama bazen bizlerde benzer şeyler, yani dedikodular yapıyoruz fakat günümüzde bu işi meslek edinen veya alışkanlık hâline getiren insanlar var ve bu insanlar diğer insanların aralarını açmak için ellerinden gelini yapıyorlar maalesef…
Ve Hz. Mûsâ dönemindeki bir tane koğucu, lâf getirici götürücü bile uzun süreli bir yağmursuzluğa neden oluyorsa ki, olmuş! O zaman sayısını bizim de bilmediğimiz dönemimizin koğucuları, lâf taşıyıcıları derhal tövbe etsinler ve sevgili hocalarımız ve ağzı dualı insanlar bol bol dua etsinler! Masum çocuklar da ‘ÂMİİİNNN’ desinler ki, Cenab-ı Hakk üzerimize yağmur rahmetini yağdırsın!
Bazı okurlarımın aklına bir iki haftadır devam eden yağmurlar için ‘aramızda nemmam kalmadı da mı Mevlâ yağmur yağdırmaya başladı?’ gibi sorular gelebilir! Ben de onlara ‘keşke öyle olsa, ama bu mümkün değil! Mevlâmız bu yağmurları büyük bir ihtimalle, biz günahkârların hatırına değil, mâsum çocukların, ağzı dualı büyüklerin, beli bükülmüş, saçı sakalı dökülmüş ya da ağarmış ve dil ağız bilmez hayvanların yüzü suyu hürmetine veriyordur!’ diyebilirim.
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; genelde 40-50 yıldır, özelde de 5-10 yıldır ülkemiz de, bölgemizde ve ilimizde şiddetli bir kuraklık hüküm sürüyor… Ancak çok az kişi bu kuraklığın, dolayısıyla da gelmesi muhtemel kıtlığın farkına varıyor… O nedenle ben sevgili hocalarımızdan arada bir yağmur duası yapıvermelerini, ayrıca cemaatlerine su kullanımı konusunda ‘âzamî derece de’ tasarrufta bulunmaları yönünde tavsiye ve telkinlerde bulunmalarını istirham ediyor, herkese ‘rahmet dolu’ saygılar sunuyorum.
ONLARDAN ÖNCE NİCE NESİLLERİ HELÂK ETTİĞİMİZİ GÖRÜP HİÇ DÜŞÜNMEZLER Mİ? ÜSTELİK BİZ ONLARA YERYÜZÜNDE SİZE VERMEDİĞİMİZ İMKÂNLARI VERMİŞ, ÜZERLERİNE BOL BOL YAĞMURLAR YAĞDIRMIŞ, EV VE BAĞLARININ ALTINDAN IRMAKLAR AKITMIŞTIK. EVET, GÜNÂHLARI SEBEBİYLE ONLARI HELÂK ETTİK VE ONLARIN ARDINDAN BAŞKA NESİLLER MEYDANA GETİRDİK… En’âm Sûresi, âyet 6
ALLAH’IM! (c.c) BU YAĞMURU BARDAKTAN BOŞANIRCASINA YAĞDIR VE HAKKIMIZDA HAYIRLI KIL! Hz. Muhammed (sav)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)