Hemen herkesin bildiği, gördüğü veya duyduğu gibi, dünyanın süper gücü olarak bilinen, öyle lânse edilen ve gizli servis elemanlarıyla da ünlenen Amerika Bitişik (!) Devletleri’nin (ABD) Başkanlarını ve Başkan adaylarını korumakla görevli olan, bunun için sıkı bir eğitimden geçen ve süper de bir maaş olan polisleri; eski Başkanları olan ve önümüzdeki Kasımın 5’inde yapılacak başkanlık seçimlerinde de seçilme ihtimali en yüksek adaylardan biri olan Donald Trump’ı korumakta ya aciz kaldılar ya da kasten; yani Trump’ı bir gayeye mâtuf olarak korumadılar-korumak istemediler!
Daha açık yazmam gerekirse ki, gerekebilir! Kendilerini Dünyanın jandarması olarak gören ABD’nin anlı şanlı korumaları, gizli servis elemanları; şu anki Başkan adayları ve muhtemel Başkanları Donald Trump’ın peşinen, yani fincancı katırlarını daha fazla ürkütmeden, testileri kırmadan ve çamları devirmeden kulağının çekilmesine, delinmesine veya kesilmesine göz yumdular!
Ve su-i kast girişiminin ardından tıpkı Ülkemizde olduğu gibi Amerika’da da, Avrupa’da da komplo teorileri devreye girdi… O nedenle ben de bu konuda küçük bir teori ortaya koymak ve koskoca ABD’nin gizli servis elemanlarıyla bizim >Gece Bekçisi< dediğimiz sevgili çarşı ve mahalle bekçilerimizi kıyaslamak istiyorum:
Şöyle ki; Amerikan Gizli Servisinin iri kıyım, simsiyah gözlüklü, kurşun geçinmez kasklı, elleri ve belleri silâhlı elamanları Trump gibi bir ihtiyarı koruyamasalar büyük bir acizlik, korumasalar ise büyük bir hainlik olurdu herhalde! Onun için, Trump’ın sadece kulağından vurulması ve sıkılan 3 kurşundan veya atılan 3 mermiden bir tanesinin bile onca kalabalık içinden bir kişiye dahî isâbet etmemesi insanın aklına Amerika Derin Devletinin birilerine, bir yerlere mesaj vermesi gibi anlamlara geldi! Ama her ne olursa olsun o mermiler Trump’ın seçilme ihtimali yükseltirken, genelde ABD’nin, özelde de Gizli Servisin itibarını yerlerde ve yüzüstü süründürdü!
Her neyse; bu su-i kast girişimi konusu dış politika uzmanlarının işi, o nedenle ben o ‘oyun’ mu desem, ‘oyuncak’ mı desem, yoksa başka bir şey mi desem ne desem bilmiyorum ama ‘Trump gibi bir ihtiyarı veya şalgam gibi bir moruğu bizim bıyıkları henüz bitmiş ve mesleğine de yeni başlamış olan, artı birbirinden daha dinamik ve daha yakışıklı olan gece bekçilerimiz çok daha iyi koruyabilirlerdi!’ diyorum.
Elinde koskoca tüfekle Trump’ın konuşma yaptığı platforma 100-150 metre kadar yaklaşması koskoca bir soru işareti, O’nu beyni veya kafası yerine kulak memesinden vurması ise bambaşka bir soru işareti? Ki, yaşım ilerlese ve uzun zamandır elime silah almasam, o sözde su-ikastcının yerine ben olsam ve asıl maksadım da O’nu vurmak olsa, kulak memesinden değil, beyninin veya kalbinin tam ortasından vururdum herhalde! Yani, o acemi ya da danışıklı dövüşlü saldırganın bu kadar yakın bir mesafeden iri kıyım bir yapıya sahip olan Trump’ı kulak memesinden vurabilirken, öldürücü noktasından vurmaması bana inandırıcı gelmiyor! Çünkü saldırgan ile Trump arasındaki bir mesafeden vuramadığı silahı tam 30 mermi alıyormuş ve emniyetçiler, Trump’ı o mesafeden en acemi ABD askeri veya en yeni bir Amerikan polisi bile vurabilirdi!’ diyorlar!
Su-i kast girişiminin ardından hastaneye kaldırılan Donald Trump, daha önce böyle bir şey görmediğini ve yaşamadığını ifade etmiş ve “Hastanedeki doktor bana bunun bir mucize olduğunu söyledi ve ben de ‘benim şimdi ölmüş olmam gerekirdi dedim” diyerek bence ya şaşkınlığını gizleyememiş ya da hedef saptırmak istemiştir!
Trump saldırı sırasında gömleğinin düğmelerini açarak sağ kolundaki morluğu gösterdiği gibi o anda kaybolan kunduralarının nedenini de şöyle açıklamış.
“Ajanlar beni kurtarmak için üzerime öyle bir atladılar ki, ayakkabılarım ayağımdan çıktı ve inanın bana benim ayakkabılarım çok sıkıydı. Gizli servis elemanları beni çok iyi korudu, kahramanca savundular” demiş!
Trump’ın birçok sözüne, hal ve hareketine olduğu gibi, bu açıklamasına da kargalar bile güler herhalde!Yani Trump, eli silahlı bir su-ikastcının onlarca gizli servis elamanın gözü önünde koskoca ABDnin eski Başkanı ve Bakan Adayının konuşma yaptığı kürsüye 100-15 metre kadar yaklaşıyor ve Başkan Adayına 3 el ateş ediyor ve öldürücü yerinden değil kulağının kenarından vuruyor ve Bay Trump bu korumaları yereceği yerde övüyor! O nedenle ben bu girişim su-i kast girişimi falan değil, tam bir danışıklı dövüş!’ diye düşünüyorum.
Kısacası ve açıkçası; dünyanın süper gücü ve jandarması gibi efelenen bir ülkenin anlı şanlı ajanları veya gizli servis elamanları eski Başkanları ve yeni Başkan adaylarından birini bile korumakta aciz kalmışlar! Oysa ben ‘Trump’ı bizim belinde bir tane 7,65 mm’lik tabancasından ve elinde plastik copundan başka bir silahı olmayan ve devlet büyüklerini koruma gibi bir eğitim de almamış olan 3-5 kahraman bekçimiz veya jandarmamız bile daha iyi korurdu!’ diye düşünüyorum.
Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; yukarıda da vurgulamaya çalıştığım ve hemen herkesin görüp duyduğu gibi, ABD’nin Başkanlığını kazanmaya en yakın adaylardan biri olan Ronald Trump, halka açık bir meydanda ve halka hitap ettiği sırada bir silâhlı bir saldırıya uğramış ve o saldırıda sadece kulak memesi zarar görmüştü… Ve Trump konuşma yaptığı esnada sözü birden bire göçmenler getiriyor ve danışmanlarından göçmenlerle alâkalı bilgi notunu alabilmek için başını sola doğru çeviriyor ve tam o anda sıkılan 3 kurşundan sadece biri kulağını sıyırıp geçiyor!
Bütün bu olanlar da çeşitli soruları beraberinde getirdiği gibi, başı yerine kulağından vurulması ise kafaları karıştırıyor. Ki, bu durum ABD’de de dünya kamuoyunda da alay konusu olmaya devam ediyor…
Bu konu da bendeniz de ‘Şeytan’ın kulağına kurşun isâbet etmiş ama, Trump’ın hayatını, hiç hazzetmediği, dolayısıyla da ülkesinde görmek istemediği göçmenler kurtarmış! O nedenle ben ‘Bay Trump hayatını o çok övdüğü gizli servis elamanlarına, saha ajanlarına veya ‘dur’ ihtarına uymadığı ya da en küçük bir mukavemette bulunduğu için acımasızca öldürülen, üzerine kurşun yağdıran Ülkesinin azman ve acımasız polislerine değil, gariban göçmenlere borçlu!’ diyor, herkese saygılar sunuyorum.
GÜVEN BİR AYNA GİBİDİR. BİR KEZ ÇATLADI MI
HEP ÇİZİK GÖSTERİR!.. Hz. Mevlânâ (r.aleyh)
HAYAT BAZI ŞEYLERİ KAFANA VURA VURA,
BAZI ŞEYLERİ DE KALBİNİ KIRA KIRA ÖĞRETİR!
YAŞIN DEĞİL, YAŞADIKLARIN ÖĞRETİR SANA HAYATI!
BEŞER ZULMEDER, KADER ADALET EDER..!
Özlü sözlerden
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)