Genelde herkesin, özelde de gâzîlerin ve yakınlarının bildikleri gibi, Ülkemiz de her 19 Eylül tarihi ‘Gâzîler Günü’ olarak kutlanıyor… O nedenle ben daha yazımın başında gazâ ile birlikte gâzîliğin kısa bir tarifini yapmak, daha sonra da konu hakkındaki nâçiz görüş ve düşüncelerime geçmek istiyorum:
Şöyle ki; Gazâ, İslâm Dîni’ni korumak veya yaymak amacıyla gayrimüslimlere karşı yapılan savaşın adıdır; Gâzîlik de, din diyânet, devlet ve millet, bayrak ve sancak, can, mal, ırz ve nâmus gibi kutsal değerler uğruna savaşanların unvanları; özellikle Türkler tarafından ve mücâhid karşılığında kullanılan bir sıfat ve unvandır. Ayrıca gâzîlik, Osmanlılar da din için yapılan savaşı ifâde eden ve bir fetih ideolojisi hâline gelen, nefisle mücadele, İslâm’ı tebliğ ve düşmanla savaşma anlamında da kullanılan bir terimdir…
Diğer savaşların gâzîlerinden yaşayan hayatta olan kişi olmadığı gibi, Kore gâzilerinden de hayatta olan var mı, varsa bile bunların yaşlarını ve sayılarını bilmiyorum. Ancak ülkemiz de ve şu anda çok sayıda Kıbrıs ve terör, artı görev gâzîsi olduğunu biliyorum. Ve bunlardan en iyi bildiklerimin ve devamlı konuşup görüştüklerimden biri büyük Dünürümüz ‘rahmetli’ Süleyman Demirkaya’nın Burdur’un Kemer İlçesindeki Esenli Çiftliğinde ve kendisine ait evinde yerinde ikâmet eden Dayısının Oğlu Suat Özdöl, diğeri de Köylümüz ‘Düğerli’ ve kapı komşumuz olan Süleyman Kabak… Burdur Muhârip Gâzîler Derneği Başkanı Hasan Okyar Kardeşim ise saygın kişiliğinin yanı sıra, ikâmetgâhının da, Derneğinin de Şehir Merkezi’nde olması hasebiyle sık konuşup görüştüğüm ve muhabbet ettiğim Kıbrıs Gâzîlerinin başında gelir! O nedenle ben yaşayan tüm gâzilerimize sağlık, sıhhat ve âfiyetler, vefat etmiş olanlara da ganî ganî rahmetler ve kendilerinden şefaatler diliyorum… Ve benim de çok istememe rağmen gâzi olma şerefine nail olamadığımı hatırlatmak istiyorum:
Nedenine gelince, birinci nedeni jandarma sınıfından olmam, ikinci nedeni de Şanlı Ordumuzun Kıbrıs’a yaptığı çıkarma benim vatâni görevimi tamamladıktan sonraki döneme tevavuk etmesi, ayrıca ihtiyat askerlere ya da takviye kuvvete ihtiyaç duyulmaması…
Büyük Devletimiz ve asil Milletimiz aziz şehidlerimizi ve yakınlarını olduğu gibi kahraman gâzîlerimizi de hiç unutmuyor ve hep yanlarında duruyor. Dolayısıyla onları madden de mânen de destekliyor… Ancak, akrabaları, eş ve dostları arasından herhangi bir şehidi ya da gâzîsi bulunmayan kişiler bu insanların veya kesimlerin dertleriyle yakından ilgilenemeyebilir, ilgilense bile bu ilgileri kısa sürebilir veya yeterli olmayabilir… Bu da öte dünyada Peygamberimiz (sav)’le yan yana olacak ‘belki şu anda bile beraber’ olan kahraman şehidlerimizin kemiklerini sızlatabilir, gâzîlerimizi veya yakınlarını üzebilir! O nedenle ben, yakın akrabalarım arasında herhangi bir gâzîm olmasa da bir Çanakkale Şehidi torunu olarak tüm şehid ve gâzîlerimizi birinci derecede akrabam gibi gördüğümü, vefat edenlerini hep rahmet, minnet ve şükranla andığımı, hayatta olanlarına ise sevgi ve saygı da kusur etmediğimi hatırlatmak isterim!
Cenab-ı Hakk Mâide Sûresi’nin 54. Âyet-i Kerîmesinde, “Onlar (şerefli mû’minler) hiç kimsenin kınamasından çekinmeden ‘Allah (c. c) yolunda cihad ederller…”, Enfal Sûresi’nin 74. Âyet-i Kerîmesinde, “Îman edipte Allah yolunda hicret edenler, cihad edenler ve bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mû’min bunlardır…” buyururken, Tevbe Sûresi’nin 24. Âyet-i Kerîmesinde, “Deki, eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşîretiniz (hısım, akraba ve yakınlarınız) kazandığınız malların kesata uğramasından, korktuğunuz ticâret ve hoşlandığınız meskenler, sizi Allah’tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevimli (geliyor) ise, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fâsıklar güruhunu hidâyete erdirmez…” buyuruyor… Yani, Yüce Yaratıcı ve Sevgili Peygamberi, şehidleri ve gâzîleri övdükleri gibi, bunlara yardım eden kişileri de övüyor-kutluyor ve Cennetle müjdeliyorlar… Ben mücrim de Cenab-ı Hakk’ın ve sevgili Peygamberinin övgüsüne ve sevgisine mazhâr olan tüm şehid ve gâzîlerimizi yürekten kutluyor, yakınlarından ölmüş olan 40, hattâ 70 kişiye-mû’mine şefaat etme hakkı tanındığı veya tanınacağı şehidlerimizi rahmetle anıyor, gâzîlerimizi günlerini tekrar tekrar kutluyor, kendileriyle birlikte hayatta olan tüm yakınlarına ve sevdiklerine sağlık, sıhhat ve âfiyetler, vefat etmiş olanlarına da rahmetler diliyor, herkese saygılar sunuyorum.
ALLAH (c. c) YOLUNDAKİ BİR SAVAŞTA BİR SAAT
DURMAK, 60 YILLIK (nâfile) İBÂDETTEN ÜSTÜNDÜR…
ALLAH YOLUNDA BİR OK ATAN, BİR KÖLE ÂZAD ETMİŞ
GİBİ SEVAP KAZANIR… Ve CİHADA ÇIKAN BİR GÂZÎYİ
DONATAN, CİHAD ETMİŞ GİBİ ECRE KAVUŞUR!
Hz. Muhammed (sav)
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)