Bugünkü konum İstiklâl Marşımızın Yazarı ve Burdur’umuzun ilk Milletvekili olan, İlimizin ilk ve tek üniversitesine de ismi verilen Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ); Konuğum ise bu Üniversitemizin Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar olacak. O nedenle ben konuma ve konuğuma geçmeden önce, bilmeyen veya unutun sevgili okurlarıma Üniversitemizin kısa bir tanıtımını yapmak istiyorum:
Şöyle ki; bir zamanlar turizm şehri Antalya, tekstil şehri Denizli ve Demirel torpilli Isparta gibi her bakımdan gelişip büyümüş illerin ortasında sıkışıp kalmış olan İlimizi bir üniversiteye kavuşturabilmek için vakıflar kurduğumuz; (Burdur Yüksek Öğrenim Vakfı-BURYÖV) kulisler yaptığımız ve çalmadık kapı bırakmadığımız Burdur’umuz bundan daha 18-19 yıl kadar önce, yani 1 Mart 2006 tarihinde bir üniversiteye kavuşmuştu! (Ki, o yıllarda doğan çocuklardan bazıları bugün bu Üniversitemiz de öğrenim görmüş ya da görüyor olmalılar…)
Ve Üniversitemiz 2024 Webometrics Dünya Üniversite sıralamasında ‘bir önceki yıla göre’ 104 sıra birden yükselerek çok önemli bir başarının altına imza atmış… Yani 18-19 yaşına henüz girmiş olan, dolayısıyla da delikanlılığa yeni ‘merhaba’ diyen Üniversitemiz; dünya genelinde yaklaşık 30.000 (30 bin) üniversite arasında 2 bin 545. sıraya yükselmiş ve yüzde 10’luk dilim içinde yer alma başarısını göstermiş bir üniversite. Aynı sıralamaya göre Üniversitemiz; görünürlük, şeffaflık ve mükemmellik gibi başlıklar altında değerlendirildiği için Asya’daki 16 bin 501 üniversite arasından 938., Avrupa’daki 5 bin 987 üniversite arasından 882 ve Türkiye’deki 209 üniversite arasından 77. sıraya yükselebilme başarısını göstererek kendisini ispatlamış.
Söz sultanlarının söyledikleri gibi, başarı bir varış noktası olmamalı, başarılı olmak içinde de arılar gibi çalışılmalı! O nedenle ben sözün burasında Üniversitemizin Kurucu Rektörü Prof. Gökay Yıldız Hocam, daha sonraki Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatçı Hocam, bir önceki Rektörü (şu anda Burdur Milletvekili) Prof. Dr. Adem Korkmaz Hocam, şu anki Halefi Prof. Dr. Hüseyin Dalgar Hocam olmak üzere kurulma aşamasından tutun Üniversitemizin bu güne kadar gelmesinde emeği, maddî mânevî katkısı bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluş temsilcilerini; Üniversite’nin Genel Sekreterlerini, hocalarını yürekten kutluyor, gönülden teşekkür ediyor; vefat etmiş olanlarına Cenab-ı Hakk’tan ganî ganî rahmetler, hayatta olanlarına ise sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyorum. Şimdi de Rektör Prof. Dr. Hüseyin Dalgar’ın geçtiğimiz Cuma Günü öğleden sonra ve 17. Yüzyıldan kalma Osmanlı Mîmârisi’nin, Türk-İslâm eserlerinin en güzel örneklerinden biri durumunda olan Taşoda Konağı’nda gerçekleştirdiği basın toplantısına geçmek istiyorum:
Şöyle ki; emsal illerimize göre geç kavuşabildiğimizden, yani çok hasretini çektiğimizden dolayı olsa gerek; biz Burdurlular Üniversitemizi hep bağrımıza bastık, ama bizim gibi küçük illerin ölçeğine göre yerleşkenin şehir merkezine uzak bir noktada olması gibi nedenlerden dolayı Üniversite ile gerekli iletişimi kuramadık, ulaşımı ve yeterli birlikteliği sağlayamadık maalesef! Konu hakkında fakülte dekanlarımız, etkili ve yetkili hocalarımız bugüne kadar ne yaptılar veya yapmadılar onu bilmiyorum… Ancak, bu problemlerin veya noksanların farkında, fevkinde ve bilincinde olan Üniversitemizin gelmiş geçmiş Rektörleri bu açıkları kapatmak için ellerinden geleni yaptıklarını biliyorum. Ama 18-19 yılın verdiği imkân ve edinilmiş tecrübelerden büyük ölçüde istifâde ettirildiği anlaşılan Üniversitemizin şu anki Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Dalgar’ın Taşoda Konağında ve geçtiğimiz cuma günü gerçekleştirdiği basın toplantısından; Yani Rektör’ün ‘kendine olan özgüveninin ve konusuna olan hakimiyetinin yanı sıra Üniversite’nin geldiği noktayı uzunca bir açıklamayla ve detaylı bir şekilde, artı büyük bir moral-motivasyon içinde yaptığından bahsetmeyeceğim. Çünkü Hoca’nın yaptığı o uzunca açıklamasını ve verdiği detaylı bilgileri gazetelerimiz ve haber sitelerimiz ya yayınlamışlardır ya da yayınlayacaklardır… O nedenle ben o açıklamanın kendisini değil, orada edindiğim intibamı siz sevgili okurlarımla paylaşmak istiyorum:
Üniversitenin gastronomi, hayvancılık ve uluslararası tanıtımı ve benzerleri hakkında geniş geniş açıklamalar yapan ve oldukça detaylı bilgiler veren Dalgar, “Evrensel bilgi ve Toplumsal Katkı” ilkesi doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüklerini hatırlattı ve “MAKÜ’nün gastronomik bilgilerinin İlimizin yerel değerlerine yansıtılmasını hedefliyoruz. Bu kapsamda gastronomi ve somut olmayan Kültürel Mîras Müzesi kurma çalışmalarına hız verdik…” dedi ve bu açıklamalar bile beni mutlu etmeye yetti...
Velhâsıl-ı kelâm; bundan 1,5 yıl kadar önce MAKÜ’nün Rektörlüğe getirilen Hüseyin Dalgar; Taşoda Konağı’nda yaptığı basını bilgilendirme toplantısında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanlığından devir aldıkları Salda Bilim Merkezi’nden tutun, Hollanda ile ortaklaşa keçi genetiği üretme, Bölgesel kalkınmanın yanı sıra uluslararası tanıtıma ve başlatacak oldukları mikro yeterlilik programına, yapay zeka ve damızlık düve üretim merkezi kurma çalışmalarına varıncaya kadar bir çok konuda bilgi verdi, dolayısıyla da diğer meslektaşlarımı olduğu gibi beni de ziyadesiyle mutlu etti.
Ve ben, Hüseyin Hocamın o açıklamalarını ‘kendi zayıf hafızama rağmen’ not alıp kayıt tutmadığım için, verdiği bilgilerin birçoğunu kaçırmış ya da unutmuş olabilirim… O nedenle ben sadece aklımda kalanları ve kendimce önemli bulduğum hususları siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim. Amma velâkin, yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı siz sevgili okurlarımı yeterince bilgilendiremedim, detaylandıramadım, dolayısıyla da aydınlatamadım. Ancak, dileyen okurlarımın bugün ya da yarın yayınlanacak olan yerel gazeteler veya haber sitelerinde Dalgar Hoca’nın, Üniversitesi hakkında verdiği tüm bilgileri alabilir veya öğrenebilirler…’ diyorum. O nedenle ben ‘satırlarımı burada noktalamak istiyor, noktalarken de ‘uzun zamandır gerekli binaların yapımı ve donanımı ile birlikte ihtiyaç duyulan cihazların alımı veya kurulumu gibi işlerden dolayı fonksiyonunu tam olarak icra edemediğini sandığım Üniversitemiz; şimdilerde yerleşimini ve sairesini tamamlamış olacak ki, fonksiyonunu ifâ etmeye, yani aslî görevini yerine getirmeye başladığını sanıyorum. Ve bu konuda son olarak, başta Rektör Hüseyin Dalgar Hocam olmak üzere, Üniversitemizi emsallerinin üstüne çıkarmaya çalışan tüm yardımcılarına, hocalarına ve diğer çalışanlarına kolaylıklar diliyor; Cenab-ı Allah’ın tüm hayırlı işlerinde kendilerinin yar ve yardımcısı olmasını niyaz ediyor, herkese saygılar sunuyorum.
NEREDE OLURSANIZ OLUN, ELİNİZDEKİLERLE
YAPABİLECEĞİNİZİ YAPIN…
İNSAN SAHİP OLDUKLARININ TOPLAMI DEĞİL
FAKAT HENÜZ GERÇEKLEŞTİREMEDİKLERİNİN
TOPLAMIDIR…
COŞKU ZEKÂDAN DAHA ÖNEMLİDİR ve ARZU
VARSA, ÇÖZÜM DE VARDIR…
OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİ ZİHİNSEL CANAVARLAR
HÂLİNİ ALMADAN ÖNCE YOK EDİN!
DURMAK ÖLÜM, TAKLİT UŞAKLIKTIR, ÇALIŞMAK
VE YETİŞMEK İSE HAYAT VE HÜRRİYETTİR:
Özlü sözlerden seçmeler
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)