Taceddin Akbaş

Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)

Taceddin Akbaş'ın 'Vakıflar haftamız kutlu hayatımız vakıf olsun(!)' adlı köşe yazısı

Taceddin Akbaş

VAKIFLAR HAFTAMIZ KUTLU HAYATIMIZ VAKIF OLSUN(!)

Herkes bilmese de ilgililerin ve az ya da çok, hayır veya yardımsever insanların ise çok iyi bilecekleri, bilmeleri gerektiği gibi, 6 Mayıs Pazartesi günü başlayan ‘’Vakıf Haftası’’ 12 Mayıs Pazar günü sona erdi… Ve bu bir haftayı Ülke genelinde ve İlimiz özelinde kim, hangi kurum veya kuruluş ne yaptı ya da nasıl kutladı veya kutlamadı onu bilmiyorum… Ama bu iyi güzel, yerli-yerel ve olabildiğince millî olan mirasımızın, ata yadigarı geleneğimizin, göreneğimizin, kısaca kadim vakıf medeniyetimizin kutlanması veya kutlanmaması hakkında benim bilgim ya da haberimin olmamasını ‘kendi adıma’ üzüldüm! O nedenle ben daha yazımın başında bu haftanın değerlendirmesinin gazasını yapmak ve bu iyi güzel örfün, millî geleneğin, kadim medeniyetin seleflerinden de haleflerinden de af ve özür dilemek istiyorum:

Şimdiler de var ise de vakıflar eskiden genelde İslâm ülkelerinde yaşayan toplumların ve İslâm Dîninin öngördüğü kurallar çerçevesince hayatın emniyetli ve sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi-sürdürebilmesi için gerekli şartlar ile kurumları oluşturması ve bu kurumların yaşatılması, devamlı korunması mümkün olmayan hallerde insanların imdatlarına yetişen bir kurum idi! O nedenledir ki, genelde İslâm ülkelerinde, özelde de Osmanlı döneminde yöneticiler bu görevi vakıflar aracılığıyla yapılmasını tavsiye ve teşvik etmişler. Yani İslâmî kurallarla yönetilen ya da insanının ekseriyeti Müslüman olan ülkelerde devletler vakıflarla el ele vermişler ve yönetimin ya da yöneticilerin yetersizliği ile kararsızlığı ve geçici karakteri nedeniyle İslam toplumları için gerekli sosyal hizmetler verebilmesini süresiz bir görev saymışlar. Dolayısıyla da çok önemli hizmet alanları ve hayırlı kurumlar bırakmışlar. Ve bunlardan bazıları camiler, mescidler, mektepler, medreseler, Kur’an kursları gibi ibâdethâneler, fakir fukaraların, gurebaların, kimsesizlerin, düşkünlerin ve bakıcısı olmayan yaşlıların geçimleri konusunda yardımcı olunması, yolcuların ve gezici-seyyar sanatkârların barınması için imaret tesislerinin kurulması, hastalar için hastaneler, sağlık evleri yaptırma ve tıbbi hizmetler verme ve malzemelerin temini, hattâ ilaç yardımı gibi hizmetler vermişler…

Kısaca, mükemmel ve örnek bir hayır, yardımlaşma ve dayanışma müessesi olarak İslam’ın ilk ortaya çıktığı andan itibaren uygulama imkanı bulan vakıflar, İslam toplumlarında ve zamanla gelişerek yaygın bir kumum haline gelmiş çok önemli bir müesseselerdir…

Ve Osmanlı Devleti döneminde vakıflar genişleyerek ve gelişerek çeşitli hayır hizmetlerini uhdesine alan kurumlar hâline gelmiş-getirilmişler. Ki, atalarımız bırakın insanları, hasta ve yaralı hayvanların kurtların kuşların tedavileri ile birlikte bakımları için bile vakıflar kurmuşlar ve kurdukları vakıflar da bu hayvanların tedavisi cihetine gitmiş ve ömür boyu bakımlarını yapmışlar.

Demem o ki, atalarımızın, bize yadigâr olarak bıraktıkları vakıflar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerinin barınma, eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı oluşturan, olanları güçlendiren-kuvvetlendiren, toplumsal ihtiyaçları karşılamışlar ve diğer taraftan ve doğrudan ya da dolaylı yollardan ekonomik etkileri olan faaliyetlerini devam ettirmişlerdir.

Hasılı; vakıf müesseseleri, insanların fıtratlarından-yaratılışlarından gelen iyilik, güzellik, yardımseverlik, yardımlaşma ve dayanışma, konuşup görüşme duygusunun içgüdüsünün bir tezahürü olarak ortaya çıkmış olan hayır hasenat kurum ya da kuruluşlarıdır.

Ve kutsal kitabımız Kur’an da ‘’vakıf’’ kelimesi geçmemekle birlikte insanlara iyilik yapmak, sadaka vermek, sadaka-i cariye bırakmak, ihsan, ikram ve infakta bulunmak gibi hasletleri emreden, teşvik ve tavsiye eden âyetler var. Ayrıca Hz. Peygamber (sav) de birçok hadis-i şeriflerinde vakıf ya da vakıf benzeri müesseselerin kurulmasını ve yaşatılmasını tavsiye etmiş. Ve her ayet bizim için bir emir olduğu gibi, Peygamber Efendimizin tavsiyeleri de öyledir… Çünkü ne Kur’an nede Hz. Peygamber bizim aleyhimize olan bir şeyi emir ya da tavsiye etmediği gibi, tam tersine noktasına virgülüne, harekesine varıncaya kadar tamamı bizim lehimize, yararımıza veya hayrımıza olacak naslardır!

Hâsıl-ı kelâm; atalarımız hayatlarını hayır ve hasenat yolunda vakfetmişler ve ‘vakıf arazisinden geçerken paçalarınızı sıvayın ve araziden çıkmadan da üstünüzü başınızı silkeleyin, yani vakıf malının tozunu dahî dışarıya taşımayın!’ derlerken vakfettikleri mallarının kitâbe bölümlerine de ‘Zerresini üzerine geçiren onmasın!’ şeklinde beddualar yazmışlar… Dolayasıyla da vakfın, vakıf mallarının önemine vurgu yapmışlar!

Hülâsa-i netice; ecdat kervanların ve yolcuların geçici güzergâhlarına hanlar, hamamlar yaptırmışlar ve buralarda yolcuların geçici barınmalarını sağladıkları ve kendi yiyecek içecek ihtiyaçlarını (meccanen-bedava) karşıladıkları gibi, hayvanları için de barınaklar yapmışlar ve hayvanların da yiyecek içeceklerini karşılamışlar.

Kısacası, atalarımız hayır da hasenatta ve vakıflar konusunda birbiriyle yarışmış ve bizlere birbirinden değerli binalar, eserler, mâbetler, hanlar hamamlar ve benzer imaretler yapmışlar-yaptırmışlar! Teknolojinin en geliştiği bir dönem de yapılan en sağlam yapılar için bile 30-40 yıl ömür biçilirken ve bu binalar orta ölçekli bir deprem de bile domine misali yakılırken, atalarımızın asırlar önce yaptığı-yaptırdığı vakıf binaları bugün dimdik ayakta duruyor elhamdülillah. Bence bunun iki nedeninde biri yapılara haram ve hîle karıştırılmaması, diğeri de besmele, hamdele ve salveleyle yapılmasıdır! Ve bugün birçok işe olduğu gibi, besmele çekilmiyor, hem de tepeden tırnağa varıncaya kadar hîle karıştırılıyor. O nedenle ben, ‘bizler kendilerimizi vakfedemesek bile, vakıf mallarına sahip çıkalım!’ diyor, herkese ‘vakıflı’ saygılar sunuyorum.

GELECEĞE IŞIK TUTAN BİR VAKIF…

İNSANA DEĞER VEREN BİR VAKIF…

İNSANI MERKEZE ALAN BİR VAKIF…

İNSAN HAKLARINA SAYGILI BİR VAKIF…

VAKIFLA UMUTLAR GERÇEĞE DÖNÜŞÜR…

SOSYAL SORUMLULUKTA ÖNCÜ BİR VAKIF…

İYİLİK ZİNCİRİNE KATILMAK İÇİN DAVETLİSİNİZ!

Vakıflar Haftası sloganlarından seçmeler…

Bu içerik size ne hissettirdi?

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ÜZÜLDÜM
  • 0
    KIZDIM
  • 0
    ŞAŞIRDIM
  • 0
    BEĞENDİM
  • 0
    BEĞENMEDİM
  • 0
    GÜLDÜM
  • 0
    ALKIŞ

Yorumlar (0)

Bu içerik ile ilgili henüz yorum yazılmamış

Taceddin Akbaş Diğer Yazıları

22
ŞUBAT

2025

BUTSO ile MAKÜ 'Örnek bir' kararın altına imza atmış

Taceddin Akbaş'ın 'BUTSO ile MAKÜ 'Örnek bir' kararın altına imza atmış' adlı köşe yazısı... Devamı

21
ŞUBAT

2025

Burdur Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüğü, adıyla mütenasip hizmetler vermeye devam ediyor

Taceddin Akbaş'ın 'Burdur Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüğü, adıyla mütenasip hizmetler vermeye devam ediyor' adlı köşe yazısı... Devamı

20
ŞUBAT

2025

Hayvanlarımıza 'İyi bakalım ki' onlar da bize hizmet etsinler

Taceddin Akbaş'ın 'Hayvanlarımıza 'İyi bakalım ki' onlar da bize hizmet etsinler' adlı köşe yazısı... Devamı

19
ŞUBAT

2025

Bu gidişle ya Trump ABD'yi yer ya da ABD Trump'ı

Taceddin Akbaş'ın 'Bu gidişle ya Trump ABD'yi yer ya da ABD Trump'ı' adlı köşe yazısı... Devamı

19
ŞUBAT

2025

Uyuşturucu bataklığı kurutulmalı ki gençler bu bataklıktan kurtulsunlar

Taceddin Akbaş'ın 'Uyuşturucu bataklığı kurutulmalı ki gençler bu bataklıktan kurtulsunlar' adlı köşe yazısı... Devamı

17
ŞUBAT

2025

Mesai saatleri yazın ayrı kışın ayrı düzenlenmeli!

Taceddin Akbaş'ın 'Mesai saatleri yazın ayrı kışın ayrı düzenlenmeli!' adlı köşe yazısı... Devamı

15
ŞUBAT

2025

Düğün değil, bayram değil TÜSİAD birilerini niye öptü?

Taceddin Akbaş'ın 'Düğün değil, bayram değil TÜSİAD birilerini niye öptü?' adlı köşe yazısı... Devamı

15
ŞUBAT

2025

Ailemizi ve kadınlarımızı 6284 sayılı yasayla değil; 1424 ya da 1446 yıllık yasalarla çok daha iyi koruruz!

Taceddin Akbaş'ın 'Ailemizi ve kadınlarımızı 6284 sayılı yasayla değil; 1424 ya da 1446 yıllık yasalarla çok daha iyi koruruz!' adlı köşe yazısı... Devamı

14
ŞUBAT

2025

Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz

Taceddin Akbaş'ın 'Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz' adlı köşe yazısı... Devamı

12
ŞUBAT

2025

Sevgililer Günü kutlu Berat Gecemiz mübarek olsun

Taceddin Akbaş'ın 'Sevgililer Günü kutlu Berat Gecemiz mübarek olsun' adlı köşe yazısı... Devamı

İlgili Haberler

Karın germe ameliyatları kadın ve erkekleri vücutlarıyla barıştırıyor
Sağlık

Karın germe ameliyatları kadın ve erkekleri vücutlarıyla barıştırıyor

Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hayati Akbaş, vücudundan özellikle de karın-bel bölgesinden memnun olmayan kadın ve erklerin geçirdikleri karın germe ameliyatları ile vücutlarıyla barıştıklarını söyledi. Detaylar haberimizde..

Antalya'da sosyal medyadan tanışıp evlenen 62 yaşındaki adam 4 aydır arabasında hayat mücadelesi veriyor
Bölgesel

Antalya'da sosyal medyadan tanışıp evlenen 62 yaşındaki adam 4 aydır arabasında hayat mücadelesi veriyor

Antalya'da, eşi tarafından hakkında alınan uzaklaştırma kararı sebebiyle hurdaya dönmüş bir aracın içinde hayatta kalma mücadelesi veren 62 yaşındaki emekli Necdet Tilif, 4 aydır devam eden zorlu yaşam şartlarıyla kamuoyunun dikkatini çekiyor.

Antalya'da 63 yaşındaki adam 4 yıldır falezlerin tarihi surlarında hayatını sürdürüyor
Bölgesel

Antalya'da 63 yaşındaki adam 4 yıldır falezlerin tarihi surlarında hayatını sürdürüyor

Antalya'nın falezlerindeki tarihi surlarda bulunan bir oyukta 4 yıldır hayatını sürdüren 63 yaşındaki Hüseyin Urlu, sade hayatı ve hayvan sevgisiyle dikkat çekiyor

Antalya'da 17 yaşındaki gençten acı haber! Baba hayatının şokunu yaşadı
3. Sayfa

Antalya'da 17 yaşındaki gençten acı haber! Baba hayatının şokunu yaşadı

Antalya Gazipaşa’da motosiklet ve kamyonetin çarpışması sonucu ağır yaralanan 17 yaşındaki Egemen Ceylan, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kazanın ardından gelen baba büyük bir şok yaşadı.

Burdur’da kar kalınlığı 50 cm oldu Kar altında yaban hayatı mesaisi
Bölgesel

Burdur’da kar kalınlığı 50 cm oldu Kar altında yaban hayatı mesaisi

Burdur’un Eşeler Yaylası’nda kar kalınlığı 50 santimetreyi buldu. DKMP ekipleri, yaban hayvanlarına yem desteği sağlarken kaçak avcılıkla mücadele ediyor. Detaylar haberimizde!

Savaşın izlerini silmek! Emine İsmail'in hikayesiyle 5 bin çocuğa umut olundu
Yaşam

Savaşın izlerini silmek! Emine İsmail'in hikayesiyle 5 bin çocuğa umut olundu

Suriye'de evlerine düşen bomba sonucu patlayan sobadan yaralanan ve Türkiye'de tedavi edilen Emine İsmail'in hayat hikayesinden etkilenen gönüllü doktorlar, kurdukları dernekle 5 bin çocuğun derdine derman oldu. Detaylar haberimizde..