İnanan herkesin bildiği-bilmesi, ya da öğrenmesi gerektiği gibi, 20 Aralık 1871 tarihinde doğan ve hayatının her ânı mücadele, muhasebe ve murakabe ile geçen Mehmed Akif Ersoy; 27 Aralık 1936 târihinde de âhirete irtihal etmiş ve o çok sevdiği ve özlediği rahmeti Rahmanı ile birlikte sevgili Peygamberine kavuşmuştu! O nedenle ben daha yazımın başında, ilk çocuğunun ismini Mehmed Akif koyacak kadar Akif tutkunu bir kişi olarak Merhum’u rahmet, minnet ve şükranla anıyor; ‘Cenab-ı Allah Kedisinden ebeden ve daimen razı olsun’ diyor, Kendisinden bizlere olan tüm haklarını helâl etmesini diliyorum… Şimdide merhum hakkındaki sınırlı bilgi, sığ görüş ve şahsî düşüncelerime geçmek istiyorum:
İSTANBUL’UN FETHİ FÂTİH’E, İSTİKLÂLİMİZİN ŞİİRİNİ
YAZMAK İSE MEHMED AKİF ERSOY’A NASİP OLMUŞ!
Bilindiği gibi, İstanbul’un fethi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) tarafından bizzat müjdelenmiş bir hakîkattir… Yani, Peygamber Efendimiz sağlığında “İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, asker ne güzel asker, ordu ne güzel ordudur.” şeklinde müjdelenmiş ve Hz. Fatih de 569 yıl sonra o müjdeyi gerçekleştirmişti! Yani İstanbul’un fethi Hz. Peygamber tarafından ve asırlar önce müjdelenmiş bir fethi mübindir! Ancak, Kurtuluş Savaşı’nın ne zaman ve nasıl yapılacağına, kazanılıp kazanılmayacağına, dolayısıyla da İstiklâl Marşı’nın kim tarafından yazılacağına dair hiçbir ayet, hadis ya da rivayet yoktur… Varsa bile ben bilmiyorum. O nedenle ben ‘Kurtuluş Savaşı’nın yapılacağına, savaşın Ülkemizin zaferiyle müjdeleneceğine dair herhangi bir bilgi, belge veya ipucu olmamasına rağmen; Savaşın kazanılması gerektiğine ve kazanılacağına inanan asil ve necip milletimiz; Ordumuza güç verecek ve askerin motivasyonunu artıracak, kırılan cesaretini tekrar kazandıracak, millî birlik ve beraberliği sağlayacak ya da güçlendirecek bir İstiklâl Marşı’na gerek duymuş.
Daha doğrusu, Kurtuluş Savaşı’nın en çetin ve en kanlı günlerinde millî bir marşa ihtiyaç duyan dönemin Genel Kurmay Başkanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı, 1921 yılında bunun için bir yarışma açmış! Ve hemen herkesin bildiği gibi, Mehmed Akif’in yazdığı mükemmel şiiri, birbirinden güzel 724 şiir içinden seçilmiş ve TBMM Genel Kurulu tarafından “İstiklâl Marşı’’ olarak kabul edilmişti! Kabulünün ardından da yazılışında büyük emeği bulunan dönemin Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver Marşı tok sesi ve kendine özgü aksanıyla ve üst üste 4 kez okumuş, milletvekilleri de Marşı ayakta dinlemiş ve coşkulu bir şekilde alkışlamışlardı…
AKİF ‘‘MİLLÎ ŞAİRİMİZ’’ OLDUĞU GİBİ, İLİMİZİN DE
İLK MİLLETVEKİLİDİR… O NEDENLE MEHMED AKİF
BURDURLULAR TARAFINDAN ÇOK SEVİLİR SAYILIR
Merhum Akif, milletimizin tamamının sevdiği saydığı bir şair, edep ve edebiyat insanıdır… Ancak, Akif, Burdur’umuzun ilk milletvekili olması hasebiyle, yani en çetrefilli bir dönem de İlimizi TBMM’de temsil etmesi nedeniyle hemşerilerimiz tarafından daha çok sevilir sayılır! Bunun içindir ki, İlçelerimizdekiler hariç, Merkez ilçemizde sokak ve caddelerimizden tutun mahallesine, ilk ve ortaokuluna ve üniversitesine varıncaya kadar birçok yere Mehmed Akif Ersoy adı verilmiştir!
Her neyse, Kurtuluş Savaşımızın manevî dinamiği, İstiklâl Marşımızın yazarı Mehmed Akif Ersoy 11 yıl ‘canından çok sevdiği vatanından yurdundan, devletinden ve milletinden’ ayrı bırakılmış ve 11 yıl aradan sonra Ülkemize ağır hasta olarak dönmüştü! Hastanede ve hasta yatağında kendisiyle röportaj yapan bir gazetecinin “Türkiye’yi özlediniz mi?” şeklindeki sorusuna Akif, “Özlemek mi evlâdım, özlemek mi? Mısır’dan üç gecelik bir yolculuğun sonunda Ülkeme geldim ama o üç gün bana OTUZ ASIR kadar uzun geldi! Mısır’da 11 yıl kaldım ..fakat bir 11 gün daha kalsaydım çıldırırdım… Şu anda Cennet misâli yurdumdayım ya… Çok şükür. Dalağım ve karaciğerim şişmiş olarak Ülkeme geldim, hastaneye yattım ve burada müşahedeye alındım, gerisini Allah (c.c) bilir…” diyerek memleket hasretini ve millet aşkın dile getirmişti! Akif, o röportajdan sonra fazla yaşamamış ve rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu!..
Velhasıl-ı kelâm; Kurtuluş Savaşı esnâsında köy köy, kasaba kasaba dolaşarak Anadolu insanına moral destek veren Mehmed Akif Ersoy’un asıl mesleği baytar-veteriner hekim olmasına rağmen savaş yorgunu halkımızı bir ruh doktoru, psikiyatr veya sosyolog gibi motive edip barışın İslâm da-îman da, dayanışma da, yani meslektaşı ve dava arkadaşı Abdülhak Molla’nın “Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh; (Hazır ol cenge ister isen sulh-ü salâh) sözünde saklı olduğunu hatırlatmış ve cayır cayır yanmakta olan bir ülkenin veya milletin küllerinden dirilmesine vesile olmuş millî bir şair, mükemmel bir edep ve edebiyat insanıdır…
BÜGÜN ‘COĞRAFYAMIZIN’ OLAĞANÜSTÜ ŞARTLARI
CENGE HAZIR OLMANIN ÇOK ÇOK ÖTESİNE GEÇMİŞ
Bu gün ülkemiz son yıllarda da büyük bir Kurtuluş Savaşı vermektedir ve barışı tesis etmenin tek yolu da, bu savaşın neticesi de bizlerin takınacağı tutuma bağlıdır. O nedenle ben ‘zaman teferruatlarda mülâyim, esaslarda ise mukavim olma zamanıdır…’ diye düşünüyorum:
M. AKİF, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE BİLE DEVLET
MİLLET HASRETİYLE YANIP TUTUŞUYOR!
Hülâsâ-i netice; ömrünü kurban olduğu Allah’ının yolunda geçiren ve yine çok sevdiği Peygamberinin yaşında (63) vefat eden Mehmed Akif Ersoy’u her zaman analım ama önce anlamaya çalışalım, sonra da anlatalım!’ diyor, herkese ‘Akif’li saygılar sunuyorum.
KÖTÜLERİN ZULMÜ DEĞİL, İYİLERİN
SESSİZLİĞİ İNSANI KONKUTUR…
NE HARÂBİ, NE DE HARÂBİYİM,
KÖKÜ MÂZİDE OLAN ÂTİYİM…
ASIM’IN NESLİYİM… DİYORDUM YA,
NESİLMİŞ GERÇEK: İŞTE ÇİĞNETMEDİ
NAMUSUNU ÇİGNETMEYECEK?
GİRMEDEN TEFRİKA BİR MİLLETE
DÜŞMAN GİREMEZ. TOPLU VURDUKÇA
ONU TOP TÜFEK SİNDİREMEZ…
SAHİPSİZ BİR MİLLETİN BATMASI HAKTIR
SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR
Mehmed Akif Ersoy
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Küçük bir bypass yeli, bizi büyük bir şehre savurdu' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Sevgili okurlarımdan, '2-3 haftalığına' izin istiyorum' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Hem evlenenlerin sayısı hem de nüfusumuz azalıyor' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bahçeli, 'Sana söylüyorum kızım gelinim sen anla...' dedi!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'BM'nin yaşı 80, gramı ise 80 kuruş' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Bedeni açarak medeni olunamayacağı gibi; soyunarak da çağdaş olunamaz!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Yavuz Savcı, yenidoğan çetesini bastırmış!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'Deniz ateş alır mı? almaz! Ya alacak olur n'olur? Onu da bekleyip göreceğiz!' adlı köşe yazısı Devamı
2024
Taceddin Akbaş'ın 'İmam Hatipliler'in haftaları kutlu tüm İmam Hatipliler mutlu olsun!' adlı köşe yazısı... Devamı
2024
Taceddin Akbaş 'Mülakat olmalı ama torpil olmamalı!' adlı köşe yazısı... Devamı
Yorumlar (0)